Zordur içine kapanmak. Bir zamanlar içi içine sığmaz biriyken içini küçücük bir bedene hapsetmek. Umutsuzluğun her parçanı toz zerresi kadar küçültmesi ne acı.
gün gelir dersin ki hep ben mi üzüleceğim. isyan çığlıkları koparır için. Kalbinin her atışını depremdeki korkunç ses gibi duyarsın. Sonra dersin ki neden hep mutsuz olan ben olmak zorundayım. Hayatının içine eden insanlar çoktan yolunu bulmuş, mutluluk denen lokmanın hepsini senin boğazından alıp tek hamlade yutmuştur. Sana kalan kırıntıları yemeye kalksan boğazına takılır. Nasıl bir haktır bu? o lokmayı hakeden senken, senin hayatın sikilmiş ve acıyı çeken senken mutluluk sofrasında aç kalan yine sen olmuşsundur.
hani adaleti sormak bize düşmemiş. dünyanın kanununu çözecek biz değiliz. ama böyle böyle soğuyor insan hayattan. yeri geliyor büyük bir suç işlemiş gibi insanlarla göz göze bile gelemiyorsun bir yolda, bir caddede. gözlerdeki o feri kıskanıyorsun. yalnızlık zahmetli iş. Büyük lüks...
' sometimes i dream of a world that people are dancing and touching each other' düşüncesini, olmayacağını bildiği halde benimsemiş inanmış insan tipinin vahim sonu.
Süreci olan bir eylemdir. Bugüne kadar hiç bilinçli içine kapananı görmedim ve bundan zevk alanı. Zorunluluk ve çaresizlik sebebi hep. Ama şu var ki çoğu düşünür kendini izole etmeyi tercih etmiştir toplumdan ama fikirlerini duyurmak için verdikleri mücadele onların içine kapanmadığının kanıtı olsa gerek.
insan için, bir daha asla, dışa dönük ve girişken olamayacak durumu değildir. içine kapanık olmak farklı şey, içine kapanmak farklı şeydir. içine kapanık olmak, düğümü kolay çözülemeyen, anlaşılması zor biri olmaktır. ama içine kapanmak olayında, kendinizi zaten bilirsiniz de, başka birisi ise bu, nedeninin neden olduğuna dair fikir yürütmeniz daha kolay olacaktır.