otobüsün terminale varmaysıyla içimi enteresan bir heyecan ve kaygı sarmıştı. uzun süredir hiç bu kadar ayrı kalmamıştım ailemden. sürpriz yapacak olmamdan ötürü kimseye haber vermemiştim. terminalde elimde valizler ortada öylece kalakalmıştım. küçük bir karın doyurma faslı ile kendimi sokaklara, ait olduğum yollara atıvermiştim. hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum! buz.. hava tabiri caizse göt kesiyor. rüzgarın benimle konuşmaya çabalarcasına uğultusu ve fısıltısı eşliğinde kendimi bir minibüse zor attığımı hatırlıyorum. en arka 4 lü koltuğun sol cam kenarındaki koltuktan 1 kişi uzattıktan sonra nihayet doğduğum sokağa, ait olduğum toprağa gelmiştim. kapı zilini çalmamla içimi ele geçiren çocukluğum yüzümde aptal ama masum bir mana bırakmış kapıyı açan annemin sevinç çığlıkları ve sesli gülüşleriyle daha da anlam kazanmıştı. ve nihayet evimdeyim, içimin bu denli donmuş olduğu 1 geceden sonra sıcacık hissttiğim yerdeyim evet evimdeyim...
kış aylarında bilimum kapalı alanlar. kafesi, lokantası, muayenehanesi, berberi cartı curtu. köklüyorlar baba ısınma sistemlerini, saunaya gitsem bu kadar fenalık basmaz. yazarken bile nefes alamadım.