Giden bir canla daha hırpalandık bugün. Kiminin evladı, kiminin sınıf arkadaşı, kiminin kuzeniydi pınar.
Kötü niyetli bir ton düşünce belirdi herzamanki gibi, vahşice katledilişi gözardı edilerek yargılandı.
Ölmüştü, ötesi yoktu hem de ölümlerin en acısını tadarak.
Okudukça utandım iğrenç zihniyetimizden, gözlerime inanamadım.
Cehenneme direk olması gereken bir sürü insan aramızda dolaşıyor. Sıradaki acaba hangi kadın, anne, evlat. Düşünmeden edemiyor insan.
Pisliğinizde boğulun, siz boğulurken üzerinize tüküreceğim.
geçmiş geçmişte kalmıştır. insan yürürken geriye bakarsa ne olur, yolda ki önünde en küçük taşa bile takılsa takılabilir. ama arkasına bakıp yürümek yerine önüne baksaydı yürüseydi takılmazdı.
Dışarda özgürce kanat çırpan bir serçeyi yakalayıp, ufacık bir kafese kapatırsan ne olur biliyor musun? Kendini parçalar, o ufacık kafesin içinde ölene kadar kanat çırpar ve demir parmaklıklara kendini vura vura öldürür. Peki Okyanusun derinliklerinde yaşayan bir balığı tutup yine ufacık bir akvaryuma tıkarsan ne olur biliyor musun? Biliyorsundur gerçi, onun da sonu serçeninki gibi biter.
insan kadar aklı olmadığı bilinen, en basit zekalı hayvanlar bile özgürlüğünü, yaşamaya alıştığı yeri kaybettiğinde böylesine dehşet bir tepki verip hayatlarına son veriyorken, nasıl olur da insan gibi gezegenin en akıllı canlısının alışması ve kabullenmesi beklenir anlamıyorum.
Canım acayip sıkılıyor. Böyle sanki içimde patlamamış ikinci dünya füzesi gibi bir şey var. Çiğ köfte de yedim gene bir yararı olmadı. Dışarıya da tek başına çıkmak çok saçma. Öf beeh...