şu son bir ay hayatımın en kötü dönemlerinden biriydi. Şu son iki gündür ise bu dönemin içinden çıkmaya çalışırken bugün yine çakıldım yere. Yarın yeniden başlayacağım mesela.
Hayatım ileri gitmek yerine, çakılmak ve yeniden başlamak üzerine kurulu. Bu döngü beni çok yordu artık. Yetmiyormuş gibi etrafımdaki insanların eleştirilerine maruz kalıyorum. Ve bunların çoğu ailemin içindeki insanlar.
Küçüklüğümden beri böyle aslında. Sevgiyle büyümediğim için hep kendimi aşağıda ve gereksiz hissettim. Çocukken bile kendi işlerimi kendim halletmeye çalıştım. Hiç anne baba diye koştuğumu hatırlamam. Okulda hep problemlerim olurdu, onları da kendim halletmeye çalışırdım. 9 10 yaşlarında bir kız çocuğu neyi ne kadar halledebilirse işte. Öğretmenlerimden sınıf arkadaşlarıma kadar hepsi kalbimi kırdı benim. Böyle büyüdüm ben. Daha doğrusu büyüyemedim. Şu an bulunduğum yerden ileri gidemememin, sürekli çakılıp yeniden başlamaya çalışmanın, sonra yeniden yeniden yeniden çakılmamın sebebi bu sanırım. Şimdi elimde hiçbir şey yok.
Bugün dışarda yürürken acayip güzel bir kedi gördüm. Tertemizdi zaten, sokak kedisi olmadığı belliydi. Açık gri tüyleri ve yeşil gözleri vardı. Önce bi baktım, neyse dedim yoluma devam ettim. Sonra dayanamadım geri döndüm biraz sevdim. O kadar içine kapanık duruyordu ki, bir derdi varmış da onu düşünüyormuş gibi asmıştı suratını hahahah. Sonra sahibi geldi istersen sana vereyim dedi. Gülümseyip yok dedim beyefendi, annem izin vermez ki hihihi diyip ağlayarak uzaklaştım.
Kule kule kule mari bandare cani bandare kuli bandare
Kuli baka kuli baka bandare cani bandare kuli bandare
Gore gore çapa tipa rota pani ya hey
Gore gore çapa tipa rota hey!
şaka maka nisan geldiiiii ..
2 aya kalmaz, doktora sınavından çıkmış olurum. biraz bu aralar, uzun zamandır kötü giden hayatımın horozu tüylenmeye başladı gibi.. diyorum ki, temmuz gelmek üzere.. ve ben, bunaltıcı bir izmir akşamında, yazlıkta, babamların izlediği diziden sıkılıp, bilgisayarı verandaya çıkarıp, antep fıstığı yerken kendi başıma film izleyeceğim.. ekranın arkasına bir maden suyu zulalamış ve böylece, annemlerin "günde kaç tane içiyorsun sen?" baskısından kurtulmuş olacağım.. arada içeri bakıp; annem, babam ve uçmakta olan muhabbet kuşunu seyredip, bu anın kafama kazınmasını sağlayacağım.