özlüyorum .özlememe rağmen hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etmek zorunda olmak çok zor... her sabah hiçbir şey olmamış gibi insanlara günaydın demek, sanki kimse umrumda değilmiş gibi oje rengimi düşünmek, yorgun zihnimle test çözmek, makyajımı yapıp süslenip hayatı takmıyormuşçasına arkadaşlarıma kahve içmeye gitmek ama tüm bunları yaparken kalbimin böylesine acıması canımı yakıyor...
içimin gittiği şey ile kaçtığım şey aynı...
oğlum uyumadan önce çok ağladı "anne okula gitmiyim seni çok özlüyorum" dedi. neler hissettiğini anlayabiliyorum. bu hayatta okuldan çıktığında annesine kavuşamayan çocuklar var nitekim. sonra kendimi sorgulamaya başladım. bana aşırı düşkün olması benim suçum diye. hatalar yapmışım.
düzeltmem gerek.
kopegim gozlerimin icine baka baka oldu, kan icinde 14 yıllık kardesim gitti.
Giderken bile gulumsuyordu, yada ben oyle gordum bilmiyorum. Canim kizim iyiki vardin hep mutlu ol.
Helallik almam gereken biri zor diğeri kolay iki kişi vardı. Kolay olandan direkt, zor olandan dolaylı bir yolla aldım. Yine de içim rahat değil.
En güçlü duygu nefret ya da aşk değil, iğrenmeymiş. Ne kendinizden ne de başkasından iğrenecek şeyler yapmayın. Nefret ediliyor olabilirim ancak hayatıma giren kimseyi kendimden iğrendirecek hatalar yapmadığımı düşünüyorum. Bu sebepten de kimse ahını bırakmadı üzerimde çok şükür.
Hata yapan affediliyor ancak yanlış yapan ince bir tiksintiyle hatırlanıyor sanırım.
hevesler geçicidir dün üşengeç davrandım ve kendi hobime zarar verdim ama kim 8-9 saat gıcık bişey için gıcıklara bir süre daha tahammül etmek için uykusuz kalır ki.
"insanat Bahçesi".. 2125'te dünyaya ziyaret gerçekleştiren Bhamangdor-C002 isimli bir Marslı, atalarının bir zamanlar üzerinde yaşamış olduğu bu gezegenden böyle bahsetmişti torunlarına. Burada marslılık namına hiçbir şey yoktu. Fakirlik-yoksulluk, hırsızlık, bilimsizlik ve ilkel yaşam her yerde kol geziyordu. Marstaki yarı insanlarla fiziksel anlamda hiç benzer yanları yoktu buradaki ucubelerin. insanat denen bu "bahçe" adeta cehennemi andırıyordu. Burada yaşlanma, hastalanma, ölüm denilen ve insana özgü acziyet belirtileri vardı. Marsta ölümün, yaşlılığın ve hastalığın ne olduğu bilinmiyordu ve dünyaya yani insanat "bahçesi"ne gelen her cyborg, buranın semavi dinlerde yer alan "cehennem" olduğunda hemfikirdi.
Gece gece can sıkıntısıyla yazılan bir entry. Neden böyle bir şey yazdım hiçbir fikrim yok, evet.
Zorunluluk hali.
insanı yaşamda yıpratan bir şey. insanların sana yüklediği sorumlulukları yerine getirememek seni gereksiz bir şeymiş gibi hissettiriyor. Herkese ve her şeye bir yüksün. işlevin yokmuş gibi.
insanlar seni sadece bir şeylere faydan dokunduğu zaman ciddiye alabiliyor. Otoriten yükseliyor, sesin daha fazla çıkıyor ve dinleniyorsun.
ilişkileri kasmaya, kurallara bağlamaya gerek yok aslında. Her insanı, mizacı ne olursa olsun sadece dinlemek istemek bile ona dünyadaki yerini hatırlatabiliyor.