''Sana teşekkür borçluyum evlat.Bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek,ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin.''
--spoiler--
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
--spoiler--
sabahattin ali'nin bir romanı diğerinden kötü değildir elbette. ancak, hepsinin tadı birbirinden farklı...
okuduğumda hem hüzünlendiren, hemde sinirlendiren romandır.
çok sevdiğim kitaplardan biri. bir kısım not aldığım yerleri;
çocukların nasıl olup da başka birine bu derece ehemmiyet vererek bütün kafalarını onunla alakadar edebildiklerini anlayamıyordu. Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi? Halbuki bütün arkadaşlarının gözünde sanki sihirli bir gözlük vardı ve onların kendilerini görmelerine mâni oluyordu. Bu kadar ahmakça bir körlüğe başka türlü mana verilemezdi.
Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Bunun dünyanın teşekkülünden beri kaç milyar defa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyleyin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi? Kâinatta hiçbir mevcudun olamayacağı kadar taze ve olgun değil mi?.. Bu öyle bir kelime ki, doğuyor ve doğuşuyla beraber kemali de içinde getiriyor. Sizi seviyorum... Başka ne söyleyeyim?
“Mehtapta gezmekten hep hoşlanırız. Bu sırada yanımızda biri bulunmasını da müthiş surette isteriz, fakat iki aptal herif, romanlarında mehtaplı aşk sahnelerinden bahsettikleri için bu muazzam zevki, bu şiddetli ihtiyacı gülünç buluruz. Görülüyor ki hamakat{47} sade ahmaklara değil, akıllı olduklarını sananlara da hükmediyor!”
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak...
Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakâr diyoruz.”
--spoiler--
''içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… içimizde şeytan yok… içimizde aciz var… tembellik var… iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçınmak itiyadı var.''
--spoiler--
içimizdeki şeytanın şeytan değil iradesizliğimiz olduğunu anlatan kitaptır.koca kitabın tek cümlelik özeti.bu kitaptan sonra daha iradeli oldum diyebilirim hatta kitabı okurken içki içiyordum sayesinde içkiyi falan bıraktım nefsime söz dinlettirmeye başladım kafa nereye eserse değil benim istediklerim yere esmesini sağladım bu yönden iyi bir kitaptır irade sahibi değilseniz irade sahibi olabilirsiniz.
Her insanın içinde bir şeytan vardır mutlaka ve her insanın içindeki şeytanın boyutu, rengi, şekli de değişebilmektedir. Bazıları onu kendi yönlendirir bazıları için ise durum tam tersidir.
Hatta bazıları vardır ki; sadece bir tane şeytandan ibaret değildir, içlerindeki (!)
--spoiler--
''insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.''
--spoiler--
içinden yüzlerce paragraf alınıp paylaşılabilecek nadir kitaplardan biri olmasına rağmen Sabahattin Ali'nin diğer iki kitabı Kürk Mantolu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf kadar bilinmeyen ve okunmayan derin güzel bir edebi eser. Kitabın bir derdi var bunu size anlatmaya çalışıyor maalesef bunu yer yer oldukça rahat fark edebiliyorsunuz(edebi eserlerde bunun çok alttan işlenen bir mesajla yapılması gerektiği kanaatindeyim) nazarımda kitabın tek eksi yönü budur.
Bir iki ay önce 76. Sayfasına kadar okuduktan sonra sıkılıp bıraktığım, bu gün ise yeniden başladığım kitaptır. Yine çok yavaş bir giriş var sabahattin ali'nin bu kitabında ve bu okuyucuyu yoruyor bir süre sonra. Evet efendim devamını okuyup göreceğiz.