hangi birini saysam yerli yerine oturur beni yaşamın seğirtken damarının üzerinde iğreti durmaktan kurtarır ki.
deli işte... adı üstünde... ne tam manasıyla gelen, ne gitmeme izin veren. ne anlaşılacak gibi konuşan, ne de cızırtı yapmadan bi saniye olsun durabilen. hep arafta, hep aklımdan tarafta... öldürecek beni bu içimdeki müntehir deliler.
zaman zaman zihnimi ele geçiren o gaipliğin suretleri... unutturan hani çaresizliği, ümitsizliği unutturan hep onlar! tam da kaybedecekken insanlığımı sakinleştirenler beni. evet sizden bahsediyorum içimdeki deliler... göz kapaklarıma yerleşen sizlerden. kulaklarımda çınlayan kahkahalarınızdan... hiç umulmadık şeyler yapmaktan korkuyorum, ellerimi sallayanlar da sizsiniz! ne vakit gözlerimi gök yüzüne çevirip seyredalsam bir bulutu... üzerime akın akın yağan sizdiniz... son sigaramın, son nefesinde tam da... boşalan dumanımda sızan sizdiniz... neredesiniz? ne de çok özledim sizleri; bir bilseniz...