zaman zaman zihnimi ele geçiren o gaipliğin suretleri... unutturan hani çaresizliği, ümitsizliği unutturan hep onlar! tam da kaybedecekken insanlığımı sakinleştirenler beni. evet sizden bahsediyorum içimdeki deliler... göz kapaklarıma yerleşen sizlerden. kulaklarımda çınlayan kahkahalarınızdan... hiç umulmadık şeyler yapmaktan korkuyorum, ellerimi sallayanlar da sizsiniz! ne vakit gözlerimi gök yüzüne çevirip seyredalsam bir bulutu... üzerime akın akın yağan sizdiniz... son sigaramın, son nefesinde tam da... boşalan dumanımda sızan sizdiniz... neredesiniz? ne de çok özledim sizleri; bir bilseniz...
hangi birini saysam yerli yerine oturur beni yaşamın seğirtken damarının üzerinde iğreti durmaktan kurtarır ki.
deli işte... adı üstünde... ne tam manasıyla gelen, ne gitmeme izin veren. ne anlaşılacak gibi konuşan, ne de cızırtı yapmadan bi saniye olsun durabilen. hep arafta, hep aklımdan tarafta... öldürecek beni bu içimdeki müntehir deliler.
sen yazma dediler. sonra vaz geçtiler. farkındalık nasıl olsa senin bünyende bir etki yaratmıyor. dök içini rahatla belki bizimle o zaman uğraşmazsın daha rahat oluruz dediler ve gittiler...
uçurum. varmış gibi görünen ama aslında o ince çizgi olan uçurum. ufak sıçrayışlar ve dönülen noktanın aynı olduğunu görünce başlayan kahroluş. bir daha sıçramaya mecalin kalmadığını hissettiren. her seferinde bir sonrası olacağı gerçeğini bir kez daha göz ardı etme ve diğerleri...
göz ardı edilenlerin bıraktıkları. aslında göz ardı edilemedikleri. kendini kandırış. hesapsızca kendini kandırış.
telefonumu duvara fırlatıyorum, birine bağırıyorum, dizlerim seyiriyor. gözlerim daha hızlı hareket ediyor. onlar sevinç çığlıkları atıyorlar. mantığımı arıyorum. hani bir parçacık bulsam salıcam üstlerine. ama nafile.
içimdeki deliler, birbirini ölesiye kıskanır ve severler.
deli bir anne gibiyim, çocuğunu paylaşamayan babasıyla.
o benim dedikçe sanki biri itiyor kucağına.
zorla mı?
içimdeki deliler hep böyle işte. kim dokunsa sevdiğine öldürmek ister bir tanesi. bir tanesi bağırır. dokunsunlar koparsınlar diye.
her gece beraber oturur muhabbet ederler.
anlaşamazlar kavga ederler. uyutmazlar beni.
fırsatları olsa beni de delirtecekler. atacağım kendimi çatıdan.
dur
intihar dediğin kanlı olmalıymış. öyle dedi biri.
delirmedim daha.
uyumamam lazım. aç gözlerini. uyanınca kendimi ölmüş bulabilirim.
her biri bi yana cekiyor beni. biri kalk gurultu yap diyor bana, oturmakla duzelmez hic birsey, digeri otur halt yeme diyor. sonra bi digeri cikiyor aralarindan, karismayin diyor o ne isterse onu yapar.
sonra bi baska deli cikiyor icimden. ben "o"na asik oldum Pinar diyor bana. en cok o susmasin istiyorum ben de. o hep konussun istiyorum. o deliye inanmak hep.
mustakil acilarimi alip gotursun de, bi baska icinde delilerle yasayan "deli sevdicegime" kavusayim istiyorum.
icimdeki diger deliler kiziyor bu ise.
yalniz biri soyluyor: onu sev Pinar, cunku o da seni seviyor!..
doğduğumdan beri içimde bir tanesi yaşar. şizofrenik bir bozukluk gibi yanımda taşırım her yere. tüm mantıkdışı hareketlerin kraliçesi, isteyip de yapamadıklarımın, söyleyip de sustuklarımın efendisidir. her an binbir çeşit sahne koyar gözlerimin önüne, hayal alemine dalarım. herkes gider bir o kalır geriye, ölene kadar benimle...