içimde 'ölen biri' bile yok...
sadece bi boşluk, bazen yüze takılan o gülen maskeyle doldurulmaya çalışan...
dip not:ilerde, ''niye yazdım la ben bunu, tam bir melankolik emo portresi'' diyeceğimi bildiğim, fakat ısrarla ekle düğmesine tıklayacağım bir entrydir.
içimde ölen biri var.
her ölümde olduğu gibi dirilen biri.
dirildikçe acı çeken,
acı çektikçe üzülen,
üzüldükçe isyan eden,
isyanlarının sonunda hüzünlenen.
bir rakı şişesinde deva arayan biri
yazık derler halime bazıları,
bazıları kadehime kadehini vurur.
her vuruşta bir dertten, bir tasadan kurtulunur.
her vuruşta bir ölüme daha yaklaşılır.
her vuruş bir haz, bir acı...
Ortalıkta leş gibi kokarak dolaşan ve hiç yıkanmayan insanların uydurdukları ve yıkanmamak için mazaret olan bir söz...
_kokuyorsun kardeşim git yıkansana yaaa!
=hayır dostum, koku içeriden geliyor,içimde yıllar önce ölen biri var...
içimde ölen biri var,
dirilmeye çalışıyor her defasında
yine tökezleyeceğini bile bile
ölümü bile kabul edemeyen ölü biri var
içimde, yanımda, başucumda...
içimde ölen biri var,
uzaklara dalıp dalıp gidiyor
şu ölü haliyle bile
hala düşünüyor ve ölümün gözyaşlarıyla
eğleniyor adeta ölüm şarkılarında...
içimde ölen biri var,
ölmeyen bir bedenin
ölmüş bir parçası sadece
hayatının anlamını buluyor
ölümün ölümsüz sessizliğindeki
ölüm kokan gecelerde...
ilk kez ahmet kaya'dan dinlediğimde "ıyyy bu ne böyle way wayy wayyyy" diye tepki verdiğim ve bir daha dinlenmemek üzere rafa kaldırdığım parçadır. sonrasında çevremden gelen "ama bak o şahane bir şarkı" uyarılarını da pek iplememişimndir. meğerki bütün bu direnişim birkaç kadeh içip sözlerini duyarak dinlemeye bakarmış... o zamandan beri bir şarkı nasıl bu kadar çok şey anlatır ve nasıl bu kadar derin olur diye düşünüyorum.
75'lik amcayla parası için birlikte olan lolitanın , cinsel ilişki esnasında amcanın soluğunun birden kesilmesi ile panpası ayça'yı aradığında sarf edeceği ilk cümledir.