Eski Diyanet işleri Başkanlarından Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun var olan tespiti başarılı bir şekilde yorumlamasıdır. şöyle ki;
--spoiler--
Müslümanlar dünya ahiret dengesini yitirdiler. Kuran-ı Kerim ile aramız açıldı. islam ahlakı eksik olduğu için kör bağnazlıklar ahlakımızı da buharlaştırıyor.
Dini bilgi üretiminde metot kalmadı. Serbest pazar mantığı ile fetva arayan, müşteri memnuniyetine göre fetva verenler kapladı ortalığı
islam alimleri görevlerini kaybetmek pahasına karşılarındaki güce de doğruyu söylemek zorundalar.”
Ekranlar, asılsız kutsallıklar üreterek, kendi din ticaretleri için müşteri artıranlarla dolu. Din artık melankoli ve gözyaşı içerisinde sunuluyor ve öyle algılanıyor. Böyle bir din anlayışı nasıl bir fayda sağlar?
islam’ın ana kaynaklarının verdiği mesaj sosyal adalet ve hakkaniyet eksenindedir. Ama ne hikmetse sosyal adalet fikri, fakirin ve mağdurun yanında olma fikri zayıfladı, giderek güçlünün yanında olan bir din söylemi gelişti.
Her geçen gün din anlayışımız sığlaşıyor. Şeklen artan bir dindarlık var.
insanlar kendi çıkarları, konumları, hesapları söz konusu olduğunda her türlü iftirayı atıyor, her yolu meşru görüyor. Artık FETÖ’cülük bir maymuncuk gibi, herkesin kendi konumunu güçlendirmek için ötekine doğrulttuğu bir silah oldu.
Günümüzde dindarlık şekil yönüyle arttıkça içi boşalmaya başladı. ibadete yoğunlaşan bir dindarlık anlayışımız var. Namaz kılıyoruz, sık sık Umre’ye gidiyoruz, Kuran-ı Kerim’i okuyoruz, gözümüzden yaşlar akıyor. O seccadeden başımızı kaldırdığımızda, ticarete başladığımızda, trafiğe çıktığımızda, ilişkilerimizde başka bir insan oluyoruz. Biraz önce Allah’la buluşan insan gidiyor, acımasız ve kibirli bir insan geliyor.
--spoiler--