Her insanın, zaman zaman ihtiyaç duyduğu, yenilendiği, tazelendiği, kendini sorguladığı, çitileyip, yıkadığı dönemdir..
Bu süreci uzatmadan, kantarın topuzunu kaçırmadan yaptığınız sürece faydalıdır...iyi gelir, arınmanın, dinlenmenin en iyi yoludur...
Sahip olunan alanda (genellikle oda) kendimize güvenli bir dünya yaratıp bu dünyayı kimsenin ulaşamayacağını hissettiğimiz yere koyarız benimkisi uzay boşluğunda süzülüyor. Kendi dünyamı anlatayım kısaca;
Tek bir güvenlik parolam var bunu bilen 2 kişi var hayatımda yalnızca onlar gelebiliyor. Zaten dışarı baktığımda sadece yıldız ve galaksiler.
ilkokulda belli bir dönemde öyle bir içe kapandım ki...
kaç yaşındaydım hatırlamıyorum, insanlar bana naber dediklerinde bile ezik büzük bir sesle ''hiiiiiç'' diyodum. sanki 3 çocukla sokağa terk edilip ortada kalmış dul kadın gibiydim. niye böyleydim bilmiyorum ama 1-2 sene kadar bu içe kapanıklık tabiri caizse pısırıklık sürmüştü üstümde. sonradan geçti tabi. geçmek zorundaydı, çünkü bilirdiniz ki geçmezse insanlar üstünüze gelirler, nasılsa tepki vermiyo diye çok dayak yiyebilirsiniz. bu başıma geldi mi evet geldi, 2 kişi beni dövdü ben de mal gibi durup dayak yedim. niye duruyosun gerizekalı 2 tane de sen vursana ama nerde o kafa bende. dediğim gibi 1-2 sene kadar sürmüştü iyi ki atlatmışım o günleri, yoksa bu günlere gelemezdim. bu günler derken daha bi yere gelmedim tabi ama en azından artık o eski ben yokum insanların karşısında. hatta ortaokulda, ''açılmış bu çocuk'' diyolardı benim için arkamdan. şimdiki halimle geçmişe gitsem eski halimi karşıma alıp önce bir konuşur sonra da gel benimle tartış, gerekirse kavga et derdim. çünkü ilkokulda pek kavgaya karışmadığım için insan kendisini savunmasını da bilmiyomuş. hani derler ya dayak yemeden dayak atmasını öğrenemezsin diye. ben ortaokula geçene kadar hiç dayak yememişim, o 2 hırtın beni dövdüğünü saymıyorum orada tepki vermedim ama ortaokulda vermiştim..