nefes alamamak sanki biri boğazınızdan sıkıyormuş gibi bir şey.sebepsiz bir şekilde ağlama isteği mutsuzluk boktan bir durum işte ayrıca sabahtan beri içinde bulunduğum kötü durum.
buhranlardan, kara bulutlardan kurtulamadığın zamanlarda peyda olur, gayri meşru bir çocuk gibi oturur en içine.
öyle çok iç sıkıntım olmaz ama olduğu zaman azgınlığın doruklarında tepeme çıkar. yine öyle dönemlerden geçiyordum. kendi kendime dağıtmam gerekiyor bu sıkıntıyı dedim. iş stresi hiçbir şeye benzemez. ne sevgili düzeltir onu, ne kanka, ne anne, ne baba.
iş çıkışı bindim otobüsüme. yol almaya başladık. sarsılarak. içimin sıkıntısıyla birlikte. birçok şeyden o an vazgeçtim. evet önemli kararlarımı otobüste yolculuk yaparken alırım.
önce hızla yanımdan kayıp geçen tabelaları okumaya başladım. hepsini okumalıyım yoksa lanetlenirim diyerek okumaya devam ettim. taa ki bir tabelayı yanlış okuyana kadar.
tabelada yazan; ömer cömert
benim okuduğum; ömert cömer
her şeyi bitti dedim. her şey bitti, artık lanetlenmiş bir kızdım. tabeleyı yanlış okudum. hem de o tabelaya dikkatlice bakarken gözden birkaç tane tabela kaçırdım. o andan sonra tabela okumayı bıraktım.
yolda yürürken önüme çıkana vurma özelliğim var. taş, cips paketi, karton ve karşıma ne çıkarsa. mesela önüme top geldiği zaman, şuursuzca vururum. genelde çocukların 'abla buraya' demelerini duymam. nereye rast ederse oraya. yine önüme gelene vuruyordum. gözüm ileriye kaydı, az sonra vuracağım nesneyi anlamaya çalışıyordum. anaa kurbağa lan dedim içimden. bir yandan da ağzımdan kurbağa sesi çıkarıyordum, belki bana ses verir diye. yanına yaklaştıkça o nesnenin bir kurbağa değil, bir yaprak olduğunu farkettim ve önümdeki nesnelere vurmama kararım alınmış oldu.
sadece bunlarla sınırlı değil. mesela yerde izmarit gördüğüm zaman baş parmağımı geriye doğru bükerek ağzımdan tuhaf ses çıkarırım.
ve evet, tüm bunları iç sıkıntımın olduğu zamanlarda yaparım. bazen iç sıkıntısından sokağa çıkıp tüm karşıma çıkana 'lan tırrık' deme isteği uyanır. inanılmaz bir istektir o. ama atlatmaya çalışıyorum. ama biliyorum... iç sıkıntısı bir ömür geçmeyecek. ve ben; bu tuhaf davranışlarımla yaşamaya devam edeceğim. aynen sizin gibi.
oyle biseydir ki, atsan atilmaz satsan satilmaz. gelir oturur oylece bogrune. birileriyle konusayim dersin ama anlatacak bisey yoktur ortada. konusmak, gulmek, yurumek ve hayati fonksiyon gostermek istemezsin. yalnizligin tokat gibi carpar yuzune. cok boktan bir durumdur.
An itibariyle kalbimi değişik ritimsiz attıran, ne yaptığını, gelecekte ne yapacağını, elini ayağını bile nereye koyacağını bilememe durumu. Derin bir ooooffff Çektirir.
felsefeyle tanıştıktan sonra hic geçmeyen, kanayan yaram 6 yıl oldu yalnizliktan felsefe kitaplari okumaya baslayali. 6 yıldır icim sıkılır her gun mutlaka, bazen tüm gün bazen arada bi ama her gun mutlaka.
alıştım mi? hayır alışılacak bisey degil bu.
mideye oturan sebepsiz öküzün sebebini araştırmaktır iç sıkıntısı.
--spoiler--
+ne oldu lan yine kimi özledim acaba?
+özleyecek kimsem de kalmadı amk neyin sıkıntısı bu?
+bizimkilere mi bi şey oldu du bakıyım hemen... yok onlara da bi şey olmamış halla alla.
+dur abimi arıyım.
+alo abi napıyon?
-iyi dışardayım.
+hiç öyle bi sorayım dedim.
-tamam hadi görüşürüz.
+lan dur kızı arayım.
+alo nasılsın?
*iyi oturuyorum öyle sen?
+bende oturuyorum öyle evde içim daraldı da bi şey mi oldu diye merak ettim herkesi aradım.
*yok yok bi şey olmadı. ha bi şey var ama.
+ne var, ne oldu?
*biz barıştık onunla...
+varmış demek ki bi sebebi. neyse rahatsız ettim kusura bakma.
--spoiler--
öyle bir an gelir ki nefessiz kalır insan. öyle bir histir ki bu sanki en yakınlarına teker teker bir şey olacakmışcasına. kaçmak ister insan, ama kaçacak ne bir yer vardır ne de neyden kaçacağı bellidir insanın.
her suserin nerden geldiğini bilmiyorum dediği ama illa bir sebebi olması gereken bir şeydir iç sıkıntısı.kimi zamana paranız yoktur ve nasıl kazanacağınızı düşünmek zorundasınızdır. haber beklediğiniz bir işiniz, yapmanız gereken bir ders, çalışılması gereken bir vize, bunların hepsi insanın içinde iç sıkıntıyı oluşturur.
uzun zamandır hissetmediğim için sevindiğim , ama bu gece fena halde bastıran his. böyle sanki insanın göğsüne birisi baskı yapıyor gibi oluyor. kötü yani ağlamaya calısıyorum ama ağlayamıyorum da su an. bir çare bilen yok mudur buna?