bu ülkede akp'ye öyle ya da böyle bir şekilde karşı çıkan muhalif insanlar yıllardır zaten üvey evlat muamelesi görüyor. bu kez de aslen baskıcı kalıcı sıkıyönetim yasası sözde iç güvenlik paketinin yürürlüğe girmesiyle, evin üvey evlatları can isteyince sopalanmak, can isteyince kimsenin uğramadığı soğuk misafir odasına gönderilip cezalandırılmak isteniyor ki ibreti alem olsun, herkes kırsın dizini uslu uslu otursun. kimse gıkını çıkaramasın. aile reisi de evde geniş geniş at koştursun. bu paketin asıl amacı budur. geniş özet için hukuk 101 niteliğinde şu entry okunmalı:
avukat Yalım Yarkın Özbalcı nın izahları ile birşeyler karalamak gerek.
kobani eylemleri denen eylemlerde bir mekanda oturuyorken olaylar cereyan etti. mekan kepenklerini indirdi ve içeride mahsur kaldık. ben rica edip kepenkin açılmasını uçağa yetişmem gerektiğini belirttim ve dışarı bir şekilde çıktım. sırt çantası ile yol alırken polisler yaka paça yakaladı ve sorgu başladı. polis otobüsüne aldındım ve ufak tefek tartaklanmalara maruz kaldım. çantamdaşirket bilgisayarı ve evraklar dışında birşey çıkmadı. görevli polise uçak biletimi telefonuma indirip gösterdim ve yapacak birşey olmadığını söyledi.
hukukçu değilim ancak savcıdan talimat alınması halinde beni gözaltı yapmasını aksi halde olayla alakam olmadığından kendilerinden şikayetçi olacağımı söyledim.n savcının zaten talimatı olduğunu söyledi. bende henüz adımı bilmeyen savcının beni nasıl gözaltına alabileceğini sordum. inanın görevli polis kanun falan bilmiyordu.
birkaç kelamdan sonra siktiretti beni ve gittim.
peki yasa tasarısı geçerse ne olur:
polis beni herhangi bir olayda savcı izni ve bilgilendirme olmaksızın 48 saat gözaltına alabilir. yanlışlıkla beya bilerek beni vurup öldürmesi halinde elime daha yakılmamış molotof vererek hiçbir kanuni müeyyideye takılmadan soruşturma geçirmez. beraat değil soruşturma dahi geçirmez.
olduki öldürme falan yok benden bir şekilde hoşlanmadılar; eski kanuna göre savcı izni ile önce hastane sonra emniyet sonra yine hastane. aksi olmadıkça 24 saat gözaltı falan.
yeni kanuna göre ise savcı izni olmaksızın hastane ve emniyet olmaksızın 48 saat istediği yerde alıyokabilir.
darp edilebilir, öldürülebilir aklına gelecek her türlü işkenceye maruz kalabilirim. hastaneden gözaltı öncesi rapor almadığımdan bunları kanıtlayamam.
eski kanun maddesine göre avukatında belirttiği gibi polis zaten molotof atana karşı silah kullanma yetkisine sahip. yeni kanun molotof atmasan dahi seni molotof atma potansiyeli ile suçlu gösterebilir.
başınıza gelmeden kanunun eski ve yeni halini adam gibi okuyun. molotofçu muhalefet demek kadar saçma yorumları bir kenara bırakın. ki kanun maddesine destek olanlardan bile ileride yüzlerce kişi mağdur olacak.
bazı ruhu faşist, aklı yarım insanlar tarafından sevinçle karşılanan paket.
ulan dingil, bir bak bakalım geçmişte kolluk kuvvetlerinin faaliyetlerinden en çok kim yakınıyor bu günlerde? bir ipucu vereyim, sen anlamazsın başka türlü. kim bugün paralel yapıdan şikayet ediyor? kim kriptolu telefonların dinlendiğinden dem vuruyor? kim kolluk kuvvetlerinin geçmişte delil karatmasından, sahte delil üretmesinden yakınıyor bu millete?
işte şimdi gelinen noktada kolluk kuvvetlerinin yetkileri, hiç bir hukuk devletinde olamayacak şekilde genişletilmek isteniyor. hukuk devletinde bu işlerin nasıl yürüyeceği bellidir. delilsiz iş yapılmaz bir kere. kolluk kuvvetleri, hukukun gözetiminde yapar eylemlerini. amaç, vatandaşı korumakla görevli ve yetkili olanların bu yetkiyi kötüye kullanmasını ve vatandaşı daha fazla mağdur etmesini önlemektir.
diyorlar ki "elinde molotofla oraya buraya saldıran köpekler için mi kaygılanıyorsunuz?" bre ahmak, benim derdim onlar değil. onlar için, o adamları oraya dikip de eylemi sulandırmak isteyenler düşünsün. çaktın mı köfteyi? benim derdim, eline molotof tutuşturulacak olanlara. çünkü sen bir insanı vurduğun zaman, o iş orada bitmiş oluyor. artık delilden falan bahsetmenin anlamı kalmıyor. madem çok rahatsızsınız molotof atanlardan, yine eski usul yakalansınlar, yakaladığınıza müebbet verin. iyi hal indirimini kaldırın. bunun pek çok yolu var.
eylemde yüzünü örtenlere de en az 3 yıl hapis geliyor. sebep? e sizde yüzünüzü açın bir zahmet. iyi de biber gazı? veya diyelim ki yanımda ne olur ne olmaz diye atkı getirdim. veya belki hava soğuktu, o yüzden getirdim. ama eylem sırasında da yüzümü kapatmadım. sonra polisin birisi sinirlendi, beni yakaladı ve eylem sırasında yüzümü gizlediğimi iddia etti. atkı da ortada. ama ben yüzümü kapatmadım. nasıl olacak? bunun için üç yıl ceza mı yiyeceğim? üstelik neden? yüzümü kapatmak neden 5 yıla kadar hapis yememi gerektirsin? e sen de eylem yapma birader diyenleriniz olacaktır. tamam, peki. bir restoranın dışarısında oturuyorum. bir anda ufak çaplı bir eylem başladı ve polis müdahale etti. ben de soğuk günlerde hep yaptığım gibi atkımı bağladım ve restoranı terk ettim. fakat bir anda olayların ortasında kalıp polis tarafından yakalandım. şimdi ne olacak peki? bu paketi destekleyenler ileride şu duruma düşebilirler: https://www.youtube.com/watch?v=TgMswCVp09Y
bu paket, insanların güvenliğini sağlamak için değil; hükümetin güvenliğini sağlamak için meclise getiriliyor. amaç da çok ama çok açık. malum, önümüz seçimler. ama seçimlere kadar nevruz var, 1 mayıs var, olası eylemler ve yürüyüşler var. eylem ve yürüyüş yapma hakkıysa bizim anayasamızda 34. maddede - Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir- denilerek güvence altına alınmıştır.
hukuk devletinde anayasa maddesinin özüne aykırı, onu kullanılmaz hale getiren kanunlar çıkaramazsınız. ama kim takar ki? burası türkiye nasıl olsa. "izin almadan yürüyüş yapabilirsiniz ama sadece bizim iznimizle. ayrıca eylem yaparken de türlü iftiralara kurban gidebilir, hakkınızı ararken terörist yerine konulabilir ve acımasızca yargılanabilirsiniz." denilmekte şu an millete. yani istiyorlar ki memlekette olan biten her şeye kayıtsız kalınsın, tıpkı şu dayı gibi (http://alkislarlayasiyoru...n-ama-devlete-inanan-dayi ) hökümeti eleştiren hiç bir şeye (hökümetin kendisi bile olsa) inanılmasın. şimdiye kadar akp iktidarı dönemindeki fazla sert ve fazla otoriter bazı eylemler ve söylemler muhalefet tarafından belki haklı olarak belki biraz da abartılarak "faşizm" olarak nitelendirilmişti. ancak bu paket, mübalağaya yer bırakmayacak derecede faşist yönetimlerin üslubunu hatırlatmaktadır. gerçekten de son 15-20 yılda ülkenin gündemine gelmiş olan en otoriter yasa paketidir. inşallah bir şekilde insafa gelinir ya da bir mani gelir bunun kanunlaşmasına. aksi halde geçmişte yaşadığımız acılardan çok daha fazlasını yaşamamız kaçınılmaz görünüyor.
ya siz sabahtan akşama kadar bilgisayar başında siyasi analiz kasıp göt büyüten tayfasınız size ne iç güvenlik pakedinden. ne kadar etkilenebilirsiniz ki yani? sigara almaya molotofla gitmediğin sürece, arabanın torpido gözünde uyuşturucu saklamadığın sürece senin yeni düzenlemelerle ne gibi bi sıkıntın olabilir amına koyim?
Daha çok berkin'ler ölürmüş de bilmem neymiş. Ben niye ölmüyorum amk? Sen 14 yaşında pkk sempatizanlığı yapıp devlete taş atarsan kapsülünü yersin kimse kusura bakmasın.
--alıntı--
"öncelikle polisin şu an sahip olduğu yetkilerle başlayalım:
yakalama: polis suç işleyen kişiyi durdurur. yani onu yakalar ve kaçmamasını sağlar. fakat bir yere götürmez. mesela ben suç işledim. polis yolda kimlik kontrolü yapıyormuş. benim arandığım ortaya çıktı. hop arkadaş gitme hiçbir yere diye durdurdu beni sokakta.
ifade alma: polis bir suça ilişkin benim (ben suçun mağduru ya da suçu işleyen olmalıyım) bilgime başvurur. dediklerimi yazar. bana imzalatır. dosyasına koyar. (sonra bu dosyayı suçu araştırsın diye savcıya verecek) bunu karakoldan başka yerde yapamaz. yapsa bile, hukuka uygun bir ifade olmaz. yani mahkemede işe yaramaz.
gözaltı: herkesin tutuklama ile karıştırdığı bir konu bu. gözaltı dizilerde geceyi nezarette geçireceksin denilen şey aslında. karakolda kalıyorsunuz. niye? çünkü savcı diyor ki, bu adam kaçabilir, suç işleyebilir, delil karartabilir. sen bunu tut. savcı bunu demeyebilir mi? evet demeyebilir. ifadesini al, serbest bırak der. gözaltı süresi 1 gündür. eğer örgütlü suç ise, en fazla 3 güne kadar uzatılabilir. bundan sonra kişinin savcı karşısına çıkarılması gerekir. aksi halde hukuksuzluk olur, polisler suç işlemiş sayılır. kişi gözaltına girerken hastaneye götürülür. oradan çıkarılırken de gene hastahaneye götürülür. böylece, polisin sizi gözaltında dövmesini engellemek istenir. çünkü raporların ilkinde sağlam, ikincisinde dayak yemiş haldeyseniz anlaşılır ki bunu polis yapmış.
arama: bu da polisin sizi, evinizi, üstünüzü, başınızı arayabilmesi meselesi. polis yine bunu savcı derse yapar. bunlardan bazıları için (ev araması vb.) hakimden izin alınması gerekir. eğer hakime ulaşılamıyorsa (aradık açmadı) savcıya sorar polis.
şimdi gördüğünüz üzere sistem şöyle işliyor. savcı polise yap diyor, polis yapıyor.
peki bu niye böyle? polisi bir hukukçu denetlesin diye aslında. polis sayısı çok fazla ama pek azı hukuk eğitimi almış. hal böyle olunca bir sürü yanlış yapabiliyorlar, dahası suç işleyebiliyorlar. ama savcı denetleyince bu oran bayağı düşüyor. çünkü talimatı veren savcı da topun ağzında olduğundan, polisin her canını istediğini yapmasına izin vermiyor. ve bütün işlemler kayıt altına alınıyor. avukat da dosyayı rahat takip ediyor. çünkü muhatabı savcı.
bu sistemi size örnekle açıklayayım bir de.
karakterimiz ayşe bir eyleme katılmıştır. bu eylemde polisler onun suç işlediğini düşünerek yakalar (yakalama). ardından polisler savcıyı arar. savcı ne diyebilir? serbest bırak, ifadesini al bırak, ya da gözaltına al. polis de bu üçünden birini yapar. bu arada üstünü aramak isterse gene savcıya sorar. savcı der ki ara ya da arama. polis duruma göre ayşe'yi ya bırakır, ya karakola götürmek zorundadır. başka bir şey yapamaz.
sistem kısa bir özetle bu.
şimdi yeni tasarı şunu diyor.
polis karakterimiz ayşe'yi eylemde gördü. artık onu yakalayabilir, sokak ortasında bekletebilir, yahut olaydan uzaklaştırabilir. ayrıca isterse savcı'ya hiç haber vermeden, 48 saat kendisi gözaltında tutabilir.
e yani dediğinizi duyar gibiyim?
yanisi şu dostlar,
diyelim ki eylemle meylemle hiç alakanız bile yok. kadıköy'de bira içiyordunuz, polis eylem yapan grupla birbirine girdi. sizi de arada yakaladılar. takarlar bileğinize kelepçeyi, dikerler sokak ortasında. ya da olay yerinden uzaklaştırabilirler. nereye götürebilirler, bu belli değil. isterse gider, ormana götürür ve orada bırakır sizi. yani siz bira içtiğiniz bir akşam kendinizi ormanın ortasında bulabilirsiniz.
hadi bu örneği daha da ileri götürelim.
biz eylemlerde kızları taciz eden, onlara laf atan polislerin olduğunu biliyoruz. diyelim ki kafadar polisler kadınları aldı eylemden. götürdüler ormana. bıraktık diye tutanak düzenlediler. fakat bırakmadılar ve tecavüz ettiler. ya da dövdüler. bunu kim kontrol edebilecek. belli değil. e gözaltındaki gibi bu kişiler hastaneye de götürülmüyorlar zaten. polis dedi ki, valla ben aldığımda dayak yemişti, ben bir şey yapmadım. ya da ben onu ormanda bıraktım, sonra ne oldu ben bilmem dedi. çünkü bu sokak ortasında bekletme veya ormana götürme için hastahane düzenlemesi yok. gözaltı olsaydı olacaktı.
ifade alma işi de serbest olacak böylelikle. adam evine bile girip ifade alıyorum diyerek arama yapabilir. "
--alıntı--
ha keşke sadece kürtlerin götüne girseydi, mamafih durum öyle değil işte.
25 aralık öncesinde savcıların emrinin polisler tarafından dinlenmemesiyle başlayan sivil darbe süreci, bu kanunların geçmeye başlamasıyla rejim değişikliği ile sonuçlanmıştır. götümüze gireceği acı ve kaçınılmazdır. hepimize geçmiş olsun.
şu ana kadar geçen maddeleri, bilal'e anlatır gibi özellikle akp li arkadaşlara açıklayalım.
1-polis,mahkeme emri olmadan istediği saatte kafasına göre evinize girip sizi ve evinizi arayabilir. sizi alıp götürebilir hatta su şişesini 'ateşli silah malzemesi' sayarak terörist sıfatıyla içeri alabilir.
2- bir eylem var, siz sadece şans eseri oradan geçiyorsunuz. polis gaz sıktı ve sizin gözler de telef oldu. korunmak için yüzünüzü kapattınız. işte sıçtığınız an! 3-5 yıl hapis alabilirsiniz.
hava soğuk, yüzünüz donuyor bu yüzden kapattınız veya çocuğunuzu sarıp sarmaladınız.
hatta sen! benim türbanlı bacım! yüzünü kapatmış şekilde yürüyorsun kendi halinde ama o da ne? o, sen veya siz artık bir makul şüphelisiniz ve 3-5 yıl hapis alabilirsiniz.
3-polis sizi durdurdu, kimlik göstermek için elinizi cebinize attınız. artık sizi 'silahı var sandım' diyerek vurabilir. tebrikler! niyazi oldunuz.
4-polise denk geldin, seni sevmedi. sen onları överken 'çekme, senin kitabını sikerim' düşüncesiyle herhangi bir bahaneyle artık sizi savcı kararı olmadan 2 gün göz altına alabilir veya gözaltına alıp 'herhangi bir yere' götürebilir. bulunduğunuzda nasıl olduğunuz onun insafına kalmış. nasılsa ispat edemeyeceksiniz.
5-sapanla kuş avlamaya çıkarsanız, demir bilyeyle oyun oynarsanız, su içerken elinizde şişeyle görülürseniz, hatta bu maddeler evinizde bulunursa öldürülebilirsiniz. şanlıysanız 3-6 yıl arası hapis yersiniz.
6-bir adam seni taciz ediyor ve sen sevgili kadınım, ona biber gazı sıkacaksın.o an polis seni gördü ve sevdindin,dedin ki artık kurtuldum. ama o da ne? aslında sıçtın.sana 3-6 yıl arası hapis verilebilir.
7-çarşı t-shirti mü giydin? fuck the system mi yazdın üstüne? hırsız var diye mi bağırdın? evet, artık hırsıza hırsız derseniz yine 3-6 yıl arası hapis alabilirsiniz.
8-ben bunları yazdığım için alıkonabilir, bir daha da bulunamayabilirim.
Molotofun hali hazırda suç olduğunu bilmeyenlerin desteklediği paket. Şu an zaten molotof taşımak da atmak da suç. Zaten kimse molotofu desteklemiyor o işin kılıfı.
Bir kere artık üst arama, ev arama, göz altına alma işi polisin keyfine kalmış. Siz gürültü yapıyorsunuz diye üst kattaki polis komşunuz evinizi basabilir.
Artık yüz kapatma suç. Hava soğukken yüz kapatmak suç, çarşaflı kadınlar makul şüpheli olacak.
Elinde bilye,sapan, molotof olana polisin vurma yetkisi veriliyor. Yani polis istediğini vurup eline motolof tutuşturabilecek.
6-8 ekim olayları zaten savunulacak tarz değil. 50 kişinin ölmesi, yakılan binalar, arabalar vs. çok vahim olaylar. Ancak polisin silah kullanma yetkisi arttırılarak can ve mal kaybının nasıl azalacağını çözebilmiş değilim.
hani bir ara şu kızlı erkekli ev muhabbeti vardı ya. hah işte o evlere artık mahkemeden , savcılıktan izin almadan emniyet güçleri doğrudan dalış yapabilecek. polis daha sonra evde arama yaparken suç unsuru sayabileceği bir nesneyi alacak ve senide yanına alarak doğruca mahkemeye oradan da cezaevine. hooop evde öylesine otururken ertesi güç kodeste olacaksın. suçunu dahi bilemeyeceksin belki aylar belki yılarca...
Kısa özeti akp güvenlik paketidir. Polisin yetkileri artırılıp askere dönüştürülecek. Polis devleti diye diye başınızın etini yiyen yazarlar vardı hani, siz pek sallamazdınız hatırladınız mı ? Hah işte tam onların dediği şeyin ne demek olduğunu canınız yanınca anlayacaksınız.
Kimler üzerine alınması gerektiğini biliyor zaten.
fakat gerekli midir gereklidir. sakallı diye hunharca adam öldüren zağroslu hayvanlarla, bunun yanında gencecik pırıl pırıl bir insanımızın öldürülmesini sırf ülkücü diye savunan marksist eniklerle aynı ülkedeyiz.
ayrıca büyük usta el atmışken şu polis üniformalarını da değiştirtiver ya hu. lacivert naylonlar, kepler falan hiç hoş değil. avrupalı dostlarıma rezil oluyorum. türk polisini siyah üniforma ve siyah bere ile görmek istiyorum. ayrıca rütbeler de ters olsun.