Hayatımın ilk 7 yılı bir ufak sakatlık uğruna hastanelerde çocukluğumun çürümesidir. 2006 yazında çok büyük ve ölme riski yüksek ameliyat geçirmiştim ben :(
Allah'ıma şükürler olsun zor zamanlarımı atlattım :-)
babamla görüşmediğimizden dolayı babamın adı mehmet olduğundan takside bir adamı işaret ederek "babam mı?" demiştim. taksicinin adı da mehmet'ti. pazarda bebek arabasıyla giden bir kıza "koca bebek" demiştim.
ilk karnemi almış eve koşmuştum. Hepsi pekiyi olan karnem, kosarken yerden sicrattigim yagmur suyuyla okunamaz hale gelmisti. O donemde bizde kalan yavsak dayım karnemin hepsinin zayif oldugunu, bilerek su sicrattigimi soyleyip 10 gun boyunca beni aglatmisti. Hayattaki tek zevki kucuk bir cocugu aglatmak olan, az gelismis bir tasraliydi kendisi. Buyudum, baska bir sebeple yine sevemedim bu sahsiyeti, 15 yildir gormedim kendisini.
benden üç yaş büyük buhst kuzenime kumandalı araba aldılar. bende de fasulyeden plastik yan sanayi otomobil var. her ne kadar dil döksem de kumandayı verip kullanmama izin vermedi. arabamı arabasının arkasına iplikle bağlamayı teklif ettim; kabul etti. o sürdü ben izledim. mazi kalbimde yaradır!
mahallenin güzel kızı vardı ceyda diye (yaşlarımız 5) öpücem diye kovalamıştım o da cami bahçesine kaçmıştı ben de peşinden tabi. sonra bizimkiler de kaybolduk diye bizi arıyormuş. çok curcunalı gündü.
sokaktaki çocukları döverdim, adımla dalga geçerlerdi, tek arkadaşımla dalga geçerlerdi, deli derlerdi, ben de hepsini düzenli olarak döver eve gidince de milletin çocuğunu dövüyorum diye annemden dayak yerdim.