izmir'de yasadiktan sonra bu sehri sevme olasiligim nedir diye tasindigimizdan beri -ki bu temmuz ayina tekabul etmekte- kara kara dusunduren sehir. nasil seveceksem zaten, nefret etmemem yeterliydi gerci.
Hayatimda gordugum en yobaz sehir simdilik. iftardan once yemek yemek icin girmedik cafe kalmadi. Neymis disarda yiyemiyormusuz oruc tutanlara ayip olurmus yok efendim iftardan once servis acmiyolarmis prensip meselesiymis. Geri kafali pis yobazlar sizin yuzunuzden nefret ettim resmen izmitten. Dogru duzgun yemek bile yiyemedik sizin yuzunuzden.
istanbul cakmasi bi sehir hicbir nanesi yok. Yasanilir gibi degil. Apaciden de gecilmiyor zaten.
Sabahtan beri yagmuru dinmeyen sehir. Tamam ben yagmur yagmasin demiyorum ama gok gurlemesin artik. Kulaklarimi kapayip bagira bagira sarki soyluyorum ama yine duyuyorum su sesi. Gercekten cok korkunc olmaya basladi.
belsa plaza içinde bulunan internet kafelerinde inanılmaz mp3 arşivi bulunan şehir. gidince uğrayıp usb belleğinize muhakkak birkaç şarkı atın buradan.
ahalisi çok kötü araba kullanır. ehliyeti texas'tan falan alıyorlar sanırsam. hatta istanbul'da bile 41 plakalı araç gördüğünüzde izleyin şaka gibiler. 41 plakalı en az 100 kişiyle kavga etmişimdir.
aslında güzel bir kenttir. olanakları çoktur ancak insanlarından uzak durun çoğuzüppedir. bunun nedeni yerli nüfusunun az olup sürekli göç almasıdır. ellerinde son model telefonlarla her gittiği yerde durum güncellemesi yaparlar, kitap olarak elif şafak'ı beğenirler, kitaplarını resmini çekip facebook'a atarlar, kafelerden çıkmazlar, ısmarladığı waffle'ı kesinlikle facebook'a atarlar, müzik ile ilgisi olmayan saçma amerikan şarkıcılarının şarkılarını dinlerler, amerikan dizileri ile filmlerini izlerler, o filmlere özenirler, türkiye'yi beğenmezler.
Fransızca ya da ingilizce ders vermek, fransızca çeviri yapabilmek için bir kişi bile bulamadığım evimi içinde bi yerlere sığdırmış ama sindirememiş ilçe. *