bu ne demek derseniz, 100 gram havanın içinde 94 gram su var demek. kalan 6 gram kuru havanın da yaklaşık %20'si oksijen diye düşünürsek, 100 gram havadaki 1.2 gram oksijeni çekmem gereken şehir. çekemiyorum.
bana hep eski sevgilimi, bol güneşli ve neşeli günleri hatırlatan fahri memleketim. istanbul'dan severek ve mutlu bir şekilde gidebildiğim tek şehirdi bir zamanlar. halen de öyle ancak şehirler arası yolculuk nedeniyle kenarından kıyısından geçmelerim dışında 4 senedir gitmediğimi farkettim.
yürüyüş yolu, fethiye caddesi, marina ne kadar güzel ve cıvıl cıvıldır şimdi. çok özledim be..
ömrümün şehri. can atıyorum gitmek için fakat ekonomik şartlar izin vermiyor. Şehir hakkında söylenecek çok söz var fakat kısa kısa şöyle özetleyebilirim;
-Azıcık dürüm severseniz katık döneri kesinlikle denemelisiniz. kime sorsanız gösterir yerini.
-Sessiz sakin, kitap okumalık, kafa dinlemelik bi mekan arıyosanız sanat sokağında bi kafe var ismi su. Yok ben daha hareketli bi yer isterim derseniz genelde motorcuların veya genç metalcilerin takıldığı pati kafe var barlar sokağında tavsiye ederim.
-Güzel tişörtler aksesuarlar alabileceğiniz yegane yer belsa plaza içindeki ıvır zıvır rock market. Müzisyenseniz bilimum müzik aleti ve yedek parçası bulunur.
-Eğer kısa süreli kalıcaksanız ve izmit içi otobüs yolculuğu yapacaksanız kentkart bayiilerinden tek kullanımlık bilet almalısınız. Otobüse parayla binemezsiniz kurallar katı. Ama gebze, gölcük gibi yerlere gidecekseniz para kabul ediliyor.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. daha sonra tekrar ekliyeceğim