evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. hıdrellez filan gibi mazeretler uydurur, sabaha kadar sokaklarda içeriz. bi oturuşta 60'ar 80'er midye yeriz, istifno severiz, cibez'e bayılırız; gece 3-4 gibi boyoz'a dalmazsak, kan şekerimiz düşer! boş lafa karnımız toktur bu arada, tırışkadan teyyare gibi atasözlerimiz vardır...
*
paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezler; kızlarımızı da tavlayamazsın ha... canı çekerse, o seni tavlar! liseye giden kızının erkek arkadaşının olması kasmaz babaları; kendilerinin de kız arkadaşı vardı lisede... bak iddia ediyorum, okey şampiyonası düzenlense, i̇zmirli kadınlar alır kupayı... erkekleriyle kahveye giderler çünkü... şaşırdın di mi? al buna da şaşır, nargile içerler... askılı giyerler, şortla gezerler, öküz gibi bakarsan, bi çakar, bi de duvardan yersin... gönül yazar'ız, sezen aksu'yuz; bir gül takıp da saçlarına, çıktı mı deprem sanırdın kantosuna, karantinalı despina'yız... sensin varoş! biz tenekeli mahallede bile el ele gezeriz.
*
erkeklerimiz de fena değildir hani... detaya girmeyeyim, ayhan işık, metin oktay, mustafa denizli mesela, bi fikir verir sana... ertuğrul özkök'ün kırdığı cevizleri okuyoruz; eşi kafasına ütü atmış... ayıptır söylemesi, mahsun kırmızıgül'le alişan'ı ayırt edemeyiz biz.
*
gülümseriz.
*
enginarın başkentidir; izmirlidir incir. kazandibi hemşeri... 78 çeşit köftemiz olduğu için, mcdonald's'ın bunalıma girdiği tek şehirdir... zeytinyağı severiz, dünyanın en boktan durumuna bile düşsek, zeytinyağı gibi üste çıkmayı daha çok severiz... sana ne birader, keyfimizin káhyasıyız, yazlıklara gitmek için 8 şeritli otoyol yaptık; güzelbahçe, seferihisar, urla, karaburun, çeşme, öbür tarafta dikili, foça, çipurayız... pak bahadur'u özleriz... durup dururken faytona bineriz, bi yere gitmeyiz aslında, öööle turlarız... hava güzel, daralırız, okulu ekeriz. mezun olduktan sonra öğretmeniyle kadeh tokuşturmayan öğrenciyi zor bulursun i̇zmir'de.
*
siz sembol diyorsunuz ama, saat kaç diye saat kulesi'ne bakanı bulamazsın, altında buluşanlar bile zahmet edip kafasını kaldırmaz, birbirine sorar saati! rahatızdır... çocukları kemeraltı'da kaybederiz, alışverişe devam ederiz, esnaftan biri bulup getirir, çıkışta kemeraltı karakolu'ndan alırız... ağlayıp zırlamak bi yana, çoğu dondurmayı bitirmediği için ayrılmak istemez karakoldan, iyi mi... aceleye gelemeyiz! bir sene önceden duyurmaya başla, de ki, 22 ağustos saat 20'de tiyatro başlıyor... 20.30'da geliriz... sanatçılar da i̇zmirliyse, tiyatro zaten 21'de filan başlar... uçak 6 saat rötar yapsın, istifimizi bozmayız, bizim için ekstra bira içme vesilesidir bu... kuyruk olmaz, çünkü kuyruk varsa, izmirli sıkılır, gider. pratiktir... 201 sokağı bulduysan, yanındaki 202'dir. tek tek isim vermeye üşeniriz.
*
35'imiz var.
35 buçuğumuz da var.
34 plaka gördük mü, kapışırız... arkadan sirenleriyle isterse cumhurbaşkanı gelsin, bana mı sordu, tarladan gitsin, makam arabasına yol vermeyiz.
*
özetle, arızayız!
*
erkek çocuklarına en çok "efe" adı konulan şehirdir orası... zeybek duyduğumuzda, içimiz cız eder, kalkar oynarız. hasan tahsin orada, kubilay orada, latife hanım orada, zübeyde hanım bize emanet, bize... mustafa kemal de, ağlar kadınlarımız... sokak sokak, bulvar bulvar, milli mücadele müzesi'dir... istanbul'daki gibi birinci ahmet çeşmesi falan yoktur orada... ankara'daki gibi cinnah caddesi, arjantin caddesi de bulamazsın pek... recep tayyip erdoğan kavşağı'nı teklif etmez hiç kimse.
kendisine ev sahibi olarak, ayla dikmen'in kordon'da üstü açık otomobille gezerken söylediği ve türkiye'nin anca yıllar sonra keşfettiği parçasını armağan ediyorum: "ben söylerken gülmedin mi? falımızda ayrılık var demedim mi? anlamazdın, anlamazdın..
izmiri çok sevmeme rağmen var olan ve varlığı rahatsız eden durumdur...
çekirdeğe çiğdem, simite gevrek, poğaçaya boyoz dirik; biz çok pis bira içerik, çok piçiz, çok çılgınız baba yauw, bi de bizim orayı chp yönetiyo wazzup, havasında olan bu gençlerin yenmiş çiğdem kabuklarıyla dövülmesi gerekir.
bizim buralarda marifete marifet denir durumu.
ayrıca bence istanbullu olmak da, şanlıurfalı olmak da, eskişehirli olmak da marifettir.
marifet, marifetleri algılayabilmektedir.
izmirli olmak marifet değildir fakat ayrıcalıktır. tabiki insanlar doğmadan önce seçim yapamıyor. o konuda birşey söylemek hata olur. fakat neden istanbul değil ankara değil de izmir diye sormak lazım. başka bir ilde yaşıyorsanız izmire gidip farkı görebilirsiniz. olay sadece denizde, şehrin güzelliğinde falan bitmiyor. insanların *
yaklaşımı, birbirlerine olan saygısı, birçok ilde kısıtlanmış olayların izmirde serbest olması, tam anlamıyla düşünce ve davranış özgürlüğünü benimsemiş halkına " gavur " diye itham edilmesi. bunların hepsi izmir i zaten ayrıcalıklı kılıyor. bu nedenlerle izmirli olmak tabiki de ayrıcalıktır. kıskanmaya gerek yok. sözüm " gevrek, çiğdem, boyoz, domat, asfalya vs. " farklılıkları kaldıramayanlara.
yanlış olan eylemdir.
lan sanki izmir'de doğdun diye her şeyi bilen, oldukça kültürlü bir insan oldun. sanki boyozu sen ürettin, sanki ilk defa sen açık bir alanda öpüştün, bira içtin. izmir güzeldir, ben de bir izmir aşığıyım ve doğuştan izmirliyim ama bu kadar övünmek, diğer şehirlerden üstün görünme çabası bana saçma geliyor.
her şeyi geçtim hadi, fakat bu yanılgının içine düşenler, rakı kordonda içilir gibi şeyler söylerler. işte o zaman kafam allak bullak olur, kendini tek büyük sanan fenerbahçeli'ye bakar gibi bakakalırım karşımdakine.