izmir türkiyenin en güzel şehirlerindendir.
egenin incisidir.
türkiyede en kalabalık üçüncü şehirdir.
gerek alt yapısı gerekse çarpık kentleşme neticesinde izmir dünyanın en büyük köyüdür...
şehirleşme kriterini herşeyin gereksiz miktarda olmasına bağlayan insan söylemidir. izmir'deki alışveriş merkezleri ve gerekli mağazaların sayısı izmir için yeterli miktardadır. ayrıca kaliteli alışveriş yapmak için gerkekli mağazaları merak ettim? kaliteli alışveriş için gerekli mağaza kriteri zara mıdır? bir yerin kent sayılabilmesi için, o yerde istanbul'da olduğu gibi halkın çoğunluğunun sömürülmesi ile kazanılan paralar aynı kalitede daha uygun fiyatlısı varken çoğu insanın aylığının yetmeyeceği kıyafetlerin alımına mı harcanmalıdır? kendi üretemediğimiz eskimiş teknolojileri son hızla evimize döşemek için yurtdışına daha çok para saçmamızı sağlayacak daha çok mu dükkan gereklidir?
izmir'de herkesin her istediğini bulabilmesi için yeterli mekan vardır. daha fazla starbucks olamamasının nedeni, izmirlilerin bunu tercih etmemesidir. alsancaktaki starbucks şu an zarar etmekte olduğu halde şirket prensibi nedeniyle kapatılmamaktadır. çünkü izmir'de gidilecek bir çok güzel mekan vardır ve hiç bir izmirli kendini starbucks'a gittiği için daha kentli hissedecek kadar mal değildir. hiç bir izmirli eve otobüsle giderken yanından geçen son model arabaların sayısına bakarak kendini daha şehirli hissedecek kadar mal değildir. izmir kalabalık, yorgunluk, karışıklık ve aşırı suç oranı içinde yaşayan bir şehir değildir ve bu nedenle diğer büyükşehirlerimizden farklıdır.
not: özellikle daha çok bu aşırı pahalı mekanların üstünde durdum çünkü izmirdeki alışveriş merkezleri, dükkanlar ve pazar sayısı düşünülünce kastedilenin o olamayacağı çok açık.
belki de bu kadar kirlenmemiş bir şehir olmasının sebebi bazı konularda hala ''köy'' olmasıdır. kim bilir. hep bu kadar güzel olacaksa bırakın köy kalsındır.
keşke bütün iller köy olsa dedirten şehir.izmir tek başına kahpeliklere rantlara sömürülmeye dayatmaya yobazlığa direnmektedir.işte bütün bu saldırılarda bundandır.
izmir nohuta bulgura oy satmaz
muhallebiciyi belediye başkanı yapmaz
sunulan pek çok dayanağıyla onayladığım, alışveriş merkezi eksikliği esprisine bayıldığım (alışveriş çılgınlığı köyde olmaz tabi), altyapı sorunları, ve yükselen milliyetçilikten dolayı hayal kırıklığına uğradığım, yine de ülkenin şehirlerinden, nefes almak, beynimi tembellikten kurtarmak, sinirlerimi cahillikten korumak, karı-kız yerine; sanat, felsefe, edebiyat, doğru kavramlarıyla siyaset sohbetleri içerisinde, günahkarlık korkusu taşımadan, angut bakışlara, tacizlere maruz kalmadan rakımı yudumlamak için geri dönmeye uğraştığım köyümün, kabaca tanımlaması. insanlığımı unutturmadıktan, arada zorlasa da insanlığımdan utandırtmadıktan sonra varsın, üzerine yapışsın yaşadığım yerin denilesi tanımlama.
ilginci bir durumdur.
evet bizim köydede 80 tane alışveriş merkezi 36 tanede metro var. hatta bütün sanat sergileri müzik festivalleri bizim köyde yapılıyo. nasıl bi köyüz hala anlamış değilim. inanırmısın marsın en güzel köyü bizimki
3 günlük izmir ziyareti sırasında benimde gözümden kaçmayan durumdur.
Zira taş gibi hatunlar gözleme yapıyorlar köy yolunda. Bindiğim belediye otobüslerindeki köylülerin kızları ile kasabadaki kızların giyim tarzları arasında hiç bir fark olmaması da ilgimi çekti. şort üstü salash tişört.
yalnız en güzel tarafı toplu taşımalarda bir buçuk saat içinde ne kadar aktarma yaparsan yap, ücretsiz.
bir de ilk kez ege denizine girdiğim için sanırım deniz tuzunun gözlerimi ve vucudumu yakmasına ve deniz kestanelerine rağmen mükemmel..
edit : izmirli arkadaşlarımız da sağolsun ayrıca çok misafirperverdiler..