sunulan pek çok dayanağıyla onayladığım, alışveriş merkezi eksikliği esprisine bayıldığım (alışveriş çılgınlığı köyde olmaz tabi), altyapı sorunları, ve yükselen milliyetçilikten dolayı hayal kırıklığına uğradığım, yine de ülkenin şehirlerinden, nefes almak, beynimi tembellikten kurtarmak, sinirlerimi cahillikten korumak, karı-kız yerine; sanat, felsefe, edebiyat, doğru kavramlarıyla siyaset sohbetleri içerisinde, günahkarlık korkusu taşımadan, angut bakışlara, tacizlere maruz kalmadan rakımı yudumlamak için geri dönmeye uğraştığım köyümün, kabaca tanımlaması. insanlığımı unutturmadıktan, arada zorlasa da insanlığımdan utandırtmadıktan sonra varsın, üzerine yapışsın yaşadığım yerin denilesi tanımlama.
keşke bütün iller köy olsa dedirten şehir.izmir tek başına kahpeliklere rantlara sömürülmeye dayatmaya yobazlığa direnmektedir.işte bütün bu saldırılarda bundandır.
izmir nohuta bulgura oy satmaz
muhallebiciyi belediye başkanı yapmaz
belki de bu kadar kirlenmemiş bir şehir olmasının sebebi bazı konularda hala ''köy'' olmasıdır. kim bilir. hep bu kadar güzel olacaksa bırakın köy kalsındır.
şehirleşme kriterini herşeyin gereksiz miktarda olmasına bağlayan insan söylemidir. izmir'deki alışveriş merkezleri ve gerekli mağazaların sayısı izmir için yeterli miktardadır. ayrıca kaliteli alışveriş yapmak için gerkekli mağazaları merak ettim? kaliteli alışveriş için gerekli mağaza kriteri zara mıdır? bir yerin kent sayılabilmesi için, o yerde istanbul'da olduğu gibi halkın çoğunluğunun sömürülmesi ile kazanılan paralar aynı kalitede daha uygun fiyatlısı varken çoğu insanın aylığının yetmeyeceği kıyafetlerin alımına mı harcanmalıdır? kendi üretemediğimiz eskimiş teknolojileri son hızla evimize döşemek için yurtdışına daha çok para saçmamızı sağlayacak daha çok mu dükkan gereklidir?
izmir'de herkesin her istediğini bulabilmesi için yeterli mekan vardır. daha fazla starbucks olamamasının nedeni, izmirlilerin bunu tercih etmemesidir. alsancaktaki starbucks şu an zarar etmekte olduğu halde şirket prensibi nedeniyle kapatılmamaktadır. çünkü izmir'de gidilecek bir çok güzel mekan vardır ve hiç bir izmirli kendini starbucks'a gittiği için daha kentli hissedecek kadar mal değildir. hiç bir izmirli eve otobüsle giderken yanından geçen son model arabaların sayısına bakarak kendini daha şehirli hissedecek kadar mal değildir. izmir kalabalık, yorgunluk, karışıklık ve aşırı suç oranı içinde yaşayan bir şehir değildir ve bu nedenle diğer büyükşehirlerimizden farklıdır.
not: özellikle daha çok bu aşırı pahalı mekanların üstünde durdum çünkü izmirdeki alışveriş merkezleri, dükkanlar ve pazar sayısı düşünülünce kastedilenin o olamayacağı çok açık.
izmir türkiyenin en güzel şehirlerindendir.
egenin incisidir.
türkiyede en kalabalık üçüncü şehirdir.
gerek alt yapısı gerekse çarpık kentleşme neticesinde izmir dünyanın en büyük köyüdür...
bu şehre bok atanlar aynı zamanda attığı bokun savunmasını da yapamayıp iyice sıvazlarlar. niçin mi?
şundan dolayı;
ben o dediğini burada da içerim, burada da çekerim, burada da denize bakarım diyerek mesela. güneşin batışını da mesela evet her yerde izleyebilirsiniz, fizik olarak bu imkansız değildir.
Ve gerçekten tek tarihi değer olarak saat kulesini biliyorsa bu bok atan şahıs, ne yazıktır ona ki bilgilenmeden eleştiri yapıyordur. bunlar her şeyi buraya dökmemizi beklerler.
ben bu saydığım şeylerin sadece izmir'de yapılmadığını biliyorum. yani bir nargile sadece izmir'De çekilmez elbette, bunu böyle idrak etmiş olan insanın beyninin sol lobunda sorun var diye düşünüyorum, aynı şey diğerleri için de geçerli. bunlar ille de açıklama beklerler her şeye.
çünkü sol lob çalışmayınca, sağ lob'a yoğunlaşıyor ve doğal olarak ortaya şöyle bir bakınız çıkıyor;
elime bir nargile alıp bunu en kuytu köşede, dağda, köyde, kırda, bayırda da çekebilirim ve o zaman eşitlenmiş mi oluyoruz.
karşıma bir güneşi her yerde alırım, bunun batışını izlemem eşitlendiğimizi mi gösterir.
türkiye'nin 3 bir yanı denizlerle kaplı, her yerde deniz var, sen ordaki denize bakınca, eşitlenmiş mi oluyoruz.
farkı bilmeden, çekememezlik yapma.
birincisi körfez senelerdir bok felan kokmuyor, bir zamanlar kokmasının sebebi de, bu çamur atanlar gibi çocuksu savunmalarla oraya buraya sıçan insanlar yüzündendir. aziz beyle konuşabilir inanmayanlar.
bazısı sıçmakta zorluk çekmek zorunda kalsa da ( ki biz buna tıp dilinde hemoroid, halk dilinde mayasıl, benim dilimde hazımsızlık, ve yine benim dilimde ''soda vereyim mi'' diyoruz)izmir'in köy olmadığını ve türkiye'nin nadide illerinden biri olduğunu kabullenmek zorundadır.
ha elin zavallı, mesleği ona buna çamur atıp prim yapmak olan troll ile asıl ben muhattap olacak değilim, şizofreni belirtileri ve aşağılık kompleksli duygularıyla başbaşa bırakıyorum.
bir yandan da saygı duyuyorum bu troll kişisine, çünkü diyoruz ya troll bu. amaç nedir ? sözlükte var olma sebebi nedir ? bu ikisinin sebebi, olay çıkarıp, toplumun kabullendiği gerçeklere ve normlara bok atıp, marjinal kılmaktır kendini.
ama şunu söylemeliyim ki, yolun ortasında donunu çıkarıp sıçsa bu kadar kötü olmazdı düştüğü hal.
hadi hadi marjinalsın, trollsun, ''bok'' olayları tamamen senin işindir. yanlış anlaşılmasın, atma, sürme gibi...
gerizekalı insanların "amuha goim burada kimse benim götüme pandik atmıyo. sokakta rahat geziyorum. aaa önümü tinerci kesip para mı da gasp etmedi" şeklinde düşüncelerle izmir sokaklarını köye benzetmesi durumudur. oysa ki bilmiyorlar ki burası güzel insanların yaşadığı size göre köy bize göre dünyanın merkezidir.
ayrıca: izmir'de insanlar kendilerini alışveriş mağazalarına kapatmazlar, fuarda gezer, bornovada içer, kordonda kestirirler.
evet izmir de tıpkı istanbul gibi altyapı ve belediyecilik vb. konularına bakıldığında bir köydür ama kültürel ve sosyal açıdan gelişkin insanların yaşamayı tercih ettikleri bir tatil köyüdür.
kendini avrupalı sanan bir grup köylünün gerçeklerle karşılaştığı durum.
izmir köydür, ben denize kıyısı olan her köyde güneşin batışını çok güzel izleyebiliyorum. (burhaniye diyelim mesela.)
küçük ve büyükpark'ın sikindirik nesquikli sütünü milkshake diye dünyanın her yerinde içerim. (hayatında milshake içmemişler tabi buna milkshake diyebilirler.)
karadenizin herhangi bir köyünde takaya binip nefis deniz kokusu çekebilirsin ciğerlerine. izmir'in bok kokulu denizi ve körfeziyle kendini zorlamana gerek yok.
yine denize kıyısı olan her köyün mutlaka ama mutlaka denize bakan bir kıraathanesi vardır, gidin nargilenizi çekin.
dünyanın hiçbir yerinden insan gelmeyen nasyonelleşmiş izmir fuarının tadına bakakoyun siz, istanbulda herhangi bir ayakkabı tanıtımına bile emin olun izmir fuarının 3 katı ziyaretçi, her milletten gelmektedir. (kendinizi enternasyonel diye kandırmayı sürdürün.)
bir şehrin sahip olduğu tek tarihi doku saat kulesi ise, orası hakikaten köydür.
çeşme türk insanının çok bildiği, ancak avrupalının, rusun, adını bile duymadığı güzel bir plajdır. izmir'in köysel imajının altında ezilmiştir. bu yüzden tüm yabancılar, turistler antalyayı tercih etmektedir. (siz beachlerinizde abazalar önünde göt dansı yapmayı sürdürün, orda hepiniz türksünüz unutmayın.)
hangi insan köyünde kendini bu kadar rahat hissedermiş? emin olun, dünyanın en rahat yerleri insanın köyleridir. bu kadar at gözlüğüyle bakmamak gerek olaylara.
her neyse, izmir'in hemen her köyde, her küçük şehirde mevcut olan yapısını mübalağalı anlatımlarınıza katmışsınız. izmir'i son 6 senede bir bokmuş gibi göstermişsiniz. tebrik ediyorum sizi, ne bütün bu mübalağalı anlatımlara cevap verecek halim var, ne de aptal "izmirin havasını çektin mi ciğerlerine vay anam vay.." cümlesiyle başlayan salak kompozisyonlarınızı dinleyecek mecalim kaldı.
emin olun izmir, bir avrupa köyünün ötesinde değildir. zaten sebepleri yazmışım, çizmişim konuşacak pek bir şey de yok. 2 metre genişliğindeki yollarınız, 3km'lik metronuzla güzel köyünüzde mutluluklar dileriz.
ulan insan çekemediği ve hazmedemediği için izmir'e her türlü boku atar, asılsız yalanlar söyleyerek kötülemeye çalışır ama bu kadar da değil.
ağzı olan konuşuyor değil artık ağzı olan çamur atıyor.
birincisi izmir'i gezip gören ve objektif olan hiç kimse izmir'e köy diyemez. izmir köy ise diğer köyler nedir ?
hangi insan köyde vapura binip martılara simit attıktan sonra güzel deniz kokusunu içine çekip karşıya geçmiştir ?
hangi insan köyde konağın o eşsiz manzarası içinde kordonda masalara oturup, nargilesini çekerken çayını yudumlamıştır ?
hangi insan köyde alsancakta güneşin batışına bu kadar derinden şahit olmuştur ?
hangi insan köyde varyant'dan inerken dünyadaki eşi bulunmayan bir manzara ile karşılaşmıştır ?
hangi insan köyde forum bornova'da takılmanın eşsiz ayrıcalığını tatmıştır ?
hangi insan köyde buca forbes'in güzel mekanlarında dolaşıp gezme fırsatını yakalamıştır ?
hangi insan köyde bornova küçük ve büyük parkta bir milkshake içme farkını hissetmiştir ?
hangi insan köyde kız arkadaşıyla vazgeçilmez, namı her yere yayılan sevinç pastanesi ve ykm önünde buluşup o ayrıcalığı tatmışlardır ?
hangi insan köyde izmir fuarı açıldığında oraya doluşan farklı farklı ülkeler de dahil, milyonlarca insana sitem etmiştir ?
hangi insan'ın köyünde dünyanın en değerli fuarları arasında yer alan izmir enternasyonel fuarı vardır ?
hangi insan'ın köyünde bu derece kente ve şehre yakışan eşsiz güzelliği ile saat kulesi vardır ?
hangi insan köyünde denize bu kadar yakın olabilmiştir ?
hangi insan köyde türkiye'nin 1 numaralı ve dünyada da adını duyurulan çeşme gibi bir tatil beldesine sahip olmuştur ?
hangi insan köyünde bu kadar demokratik, laik ve açıksözlü olduktan sonra ''gavur'' sıfatını yemiştir ?
hangi insan kendini köyünde bu kadar rahat hissedebilmiştir ?
hangi insan izmir'li insanlar ile uzun süre birlikte olabilmişte hala böyle konuşuyordur ?
ulan hangi insan köyde bu kadar güzel kız görmüştür ?
sorarım sana bunları hangi insan tatmış, yaşamıştır köyünde. o eşsiz köyünde.
sorarım sana hangi cüretle bu şehri yoktan sayarsın, varlığını kabullenmeyip türkiye adına bir şans olduğunu kabul etmezsin ?
sorarım sana, izmir'i nasıl antipatik bulursun...
her şey bir tarafa, vapura bindiğinde bir elinde çayın bir elinde sigaran ile o eşsiz 5-10 dakikayı yaşamak yeterlidir.
her şey bir tarafa, izmir'i dinlemek, hissetmek kısacası yaşamak yeterlidir.
her şey bir tarafa bu izmir düşmanlarını ya da çekemeyenleri duymamak yeterlidir.