--spoiler--
30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkesi hükümleri Birinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin Osmanlı Devleti'ni parçalamayı öngeren ve toprakları paylaşmaya uygun hale getirecek bir zemin yaratmıştı. Mondros Ateşkesinden önce yaptıkları gizli antlaşmalar ile menfaatlerini ve nüfuz bölgelerini aşağı yukarı belirlemişlerdi. Mondros Ateşkesi ise bu belirlenen bölgelerini işgalini meşrulaştıracak bir zemindi.
Rusya'nın ihtilal nedeni ile Birinci Dünya Savaşından çekilmesinden dolayı imzasının bulunmadığı Saint Jean De Maurienne gizli antlaşmasında Batı Anadolu'nun izmir'den Konya'ya kadar geniş bir bölgesi italyanların nüfuz bölgesi olarak tespit edilmişti. ingiltere ve Fransa Batı Anadolu'da italyan gücünü görmek yerine sözlerini dinletecekleri Yunanlıları görmek istiyordu ve Rusya'nın antlaşmada imzasının bulunmaması hukuken bu isteklerini mümkün kılmaktaydı.
Mondros Ateşkes Antlaşması Hükümlerininde yardımıyla savaş zamanı yapılan gizli antlaşmalar ile belirlenmiş yerler işgal edilmeye başlanmıştır. ingilizler ve Fransızlar bu doğrultuda Ortadoğu'da daha önce belirledikleri toprakları işgal etmişler ve Anadolu'da stratejik bölgeleri küçük birliklerle denetim altına almaya başlamışlardı: Fransızlar Dörtyol, Mersin, Afyonkarahisar istasyonu'nu, Adana ve yörelerini; ingilizler Batum, Antep, Cerablus Kentlerini, Konya istasyonu'nu, Maraş, Birecik, Urfa ve Kars illerinin merkezlerini işgal etmişlerdi. italyanlar ise Antalya, Kuşadası, Fethiye, Bodrum, Milas, Marmaris ile buralara yakın yöreleri ele geçirmişlerdi. italyanların Antalya gibi önemli bir yeri işgal etmesine müttefikler ses çıkarmamış ama St. Jean De Maurienne gizli antlaşmasına göre sıra italyanların izmir'i işgal etmesine gelince ingiltere ve Fransa buna rıza göstermemiştir. Öyle ki Amerika Cumhurbaşkanı Wilson bile Batı Anadoludaki Rumların, Türklerin boyunduruğundan kurtulduktan sonra italya boyunduruğuna terk edilmemesi ve bu insanların yaşadığı Türk topraklarının Yunanistan'a bağlanması kanaatinde idi.
Mağlup devletler ile imzalanacak olan antlaşmaların hazırlanması ve Osmanlı Devleti'nin paylaşımını netleştirmek için Paris Barış Konferansı toplandı. Bu konferansın başında Almanya meselesi ile uğraşılmış Alman meselesi bitince Avusturya, Bulgaristan, Macaristan ile savaşı bitiren antlaşmalar imzalanmış ve artık Doğu Meselesi olan Türkiye ile ilgilenilmeye başlanmıştır. Türkiye'nin en sona kalmasının nedeni hasta adam olan Osmanlı'nın mal varlığının paylaşılmasında ortaya çıkacak zorluklar idi. Bu nedenlerden dolayı Osmanlı Devleti'nin paylaşımı geciktirilmiştir.
izmir'in Yunanlılara bırakılması düşüncesi ise daha öncelerden düşünülmüş ve bu düşünce Çanakkale deniz savaşı yenilgisinden sonra Mark Sykesın 1 Nisan 1915 tarihinde ingiltere meclisi üyesi ve Osmanlı sempatizanı Herbert'e gönderdiği mektupta görülmektedir. Bu mektupta izmir Yunanlılara, Adana italyanlara, istanbul Ruslara verilecektir denilmiş ve çok önemli noktaların paylaşamının daha önceden yapıldığını göstermiştir. Paris konferansında 24 Şubatta izmir hakkında varılan sonuca göre, izmirde Türk varlığı sembolik olacaktı, yönetim Yunanistana ait olacaktı, Yunan garnizonları bölgede kurulacaktı, Rumlardan ve Türklerden oluşan bölgesel bir parlamento kurulacaktı ve bu parlamento iki yıl son¬ra enosis için Milletler Cemiyetine başvuracaktı.
Paris Barış Konferansında kararlaştırılan izmir işgali'nin fiilen uygulanma emri 12 Mayıs 1919'da müttefikler tarafından Venizelos'a verdi. Bu karar Türkiye'deki Yüksek Komiser Calthorpe'a bildirildi. izmirli Rumlar ise işgal haberini 13 Mayıs Salı günü öğleden sonra Aya Fotini Kilisesi'nde Mavrudis tarafından okunan Venizelos'un beyannamesi ile öğrenmişlerdir. -Bu beyannamede Yunan menfaatlerine uygun davrananlara eşitlik, emniyet ve adalet bahşedeceklerininden bahsedilmektedir- 14 Mayıs sabahı saat 09.00da izmir Valisi izzet Beye 17 nci Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşaya, saat 11.00de de Sadrazam Damat Ferit Paşaya izmir istihkâmları ile civarı ve müdafaa tertibatını haiz bulunan arazi Mondros Mütarekesinin 7nci maddesi gereğince bugün öğleden sonra 14.00te itilaf devletleri tarafından işgal edilecektir şeklinde bir nota vererek bildirdiler.
Türk idari Makamlarına Yunan işgalini bildiren nota şöyleydi:
1- Mütarekenin 7nci maddesine göre müttefik hükûmetler izmirin Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmesine karar vermişlerdir.
2- Nakledilen askerler 15 Mayıs sabahı saat 8de izmirde olacaklardır. Yunan deniz birlikleri çıkartma hareketine hazırlık yapmak ve sahil tesislerini işgal etmek için saat 7de karaya çıkacaklardır.
3- Muhtemel üzücü olayları önlemek için Türk birlikleri Punta ve Gümrükteki kışlalara saat 7den evvel geri çekilecek ve dışarı çıkmamaları sağlanacaktır.
4- Herhangi bir hadisenin izmir ve civarında heyecan ve karışıklık yaratacağından dolayı valilik sükûneti muhafaza etmelidir. Hiç kimsenin iç bölgelere alarm haberleri göndermemesi için telgrafhane yarın sabah erkenden ingiliz Deniz Birliği tarafından işgal edilecektir. Türk resmî telgraflarının gönderilmesine mâni olunmayacaktır.
5- Limanda kuvvetli müttefik donanmasının bulunmasının teskin edici bir tesir icra edeceğine inanıyorum.
Esaret altında yaşayan kardeşlerimizi kurtarmaya gidiyoruz diyen Albay Nikolas Zafiriosun komutasındaki 1. Yunan tümeni Selanikten on sekiz gemi ile daha önce kararlaştırılan işgal yeri Sancakkaleyi almak için yola çıkmıştı. Amiral Calthorpe ile 14 Mayıs günü öğleden sonra görüşen Vali izzet Bey, Yunan işgalinin Türk halkının üzerinde çok kötü bir etki yaratmasından korkmaktaydı. Calthorpe ise Vali izzet Beyden müttefikler ne karar alırsa alsın halkı sakin tutması konusunda söz almıştı. Vali izzet Bey sözünde durmuş ve 15 Mayıs tarihli gazetelerde sükunet verici haberler yayımlatmıştır. Halk ise işgale dair haberleri söylenti olarak işitmekteydi. 14 mayıs günü işgal haberinin doğrulanması üzerine halk önce Hükümet Meydanında daha sonra ise lise binasında toplanmaya başladılar. Valiliğe gönderilmesi için bir heyet oluşturdular. Hükümete ve valiliğe işgal esnasında sükunetin korunması ve itilaf devletlerini gücendirecek hiçbir olaya meydan verilmemesi öğütlenmişti. Valilikte bu verilen öğüde uyarak bazı kişilerin bu tarz yalanlar çıkardığını, Yunanların izmiri işgal edeceğini haberinin bir gerçeklik payı yoktur. diyerek heyeti yarım saat sonra geri göndermişti. Oysa bu sırada Yunan monitörleri izmir Limanına demirlemişlerdi. Tekrar Park Kıraathanesinde toplanan halk, memur ve subaylardan oluşan grup, hükümetten bir yardım alınamayacağı anlamış ve halktan işgale ses çıkarmamalarının söylendiğini görmüştür. Bunun üzerine eli silah tutan herkesin işgale karşı koyması gerektiği fikrinde birleşmişlerdir.
izmir halkı işgale karşı koyma kararı alarak işgali beklemeye başlamış ve işgal bu gelişmelerin ışığında başlamıştır.
--spoiler--