sadece izmir'de bulunacak güzelim koku... ah, keşke şimdi izmir'de olsak da güzelim bok kokusu alsak. güzel izmirimin bok kokusu başka şehirlerin bok kokusuna benzemez. izmirli olan bilir anca bu bok kokusunun, başka bir bok kokusu olduğu. ey be izmir, bokuna bile kurbanım senin. bi konya boku, bi maraş boku senin gibi kokmadı. kokamadı.
tanım: izmirde var olan kötü koku. fakat şöyle bir durum var kadının gidip bunu yazı konusu yapması çok saçma çünkü bu koku sadece izmir'de değil istanbul'da da ve buna benzer birçok şehirde de var. özellikle bu ablamız gelsin bir vapura binsin kadıköy den karaköy'e doğru yol alırken haydarpaşa taraflarındaki kokuya baksın bakalım. bu kokunun izmirle orayla burayla alakası yok heryerde var. sadece konuşmak için konuşmuş böyle insanlarıda yazar yapıyorlar ya...
yıllar önce izmire her gidişimde,
uyurken bile izmirin hudutlarina girdiğini anonos edip uyandiran kokudur, izmir ile özdeşleşen kokudur, hafizalarda yer etmiştir..
izmir kordon'da değil çınarlı'ya gelmeden hemen önce duyulan kokudur. şimdiler de kuraklıktan kokuya neden olan dere kuruduğu için yakınından geçerken burnumuzu tıkamak zorunda kalmıyoruz, rahatız biraz.
yani atacaksınız biraz destekli atın be kardeşim..
Bugün Santral istanbul'da (Bilgi Üniversitesi Sütlüce Kampüsü) hakim olan kokudur. izmir büyük kanal projesi ile malum kokudan 90lı yılların sonunda kurtulmuştur. Darısı kokuşmuşluktan kurtulamayanların başına.
başka bir şehirde uzun süre kalınca adeta burnumda tüten kokudur. özellikle istanbul dan izmir e dönerken arabanın camını sonuna kadar açtırır meret koku. hafiften hafiften alaybey de hissetmeye başlarsın bu kokuyu. önceleri arabada balık yemiş biri osurmuş gibidir. sonra bayraklı da meles deltasına doğru koku iyiden iyiye keskinleşir artık anlarsın ki bu tuzlu-ekşi-ağır koku dışarıdan geliyordur. izmir e yabancıysan arabanın camını açar 'ıyyy bir yerde kanalizasyon patlamış galiba' dersin. sonraları halkapınar civarında koku arabada tuzlanmış ceset saklanıyor havası verir ki işte o noktada etrafına bakarsan günde ortalama birer defa sıçan 3.5 milyon izmirlinin boklarının körfeze doğru yol aldığı kanalları görebilirsin. ben yanında olsam sana dönüp şöyle derdim welcome to izmir.
ahmet piriştina döneminde tamamen ortadan kaldırılan ancak parasızlıktan arıtmalar yarım çalıştırılınca tekrar oluşmaya başlayan bu bok kokusu aynı zamanda bir izmirli ölçer dir. şöyle ki bu kokudan iğrenip rahatsız olan izmirli gerçek bir izmirli değildir. kokuyu duyunca 'bokuna gurban izmirim' diyerek havayı ciğerlerine dolduranlar ise sapına kadar izmirli , onlar ki kabak çiçeği dolması , onlar ki zeytinyağlı deniz börülcesi, onlar ki ısırgan otlu börektirler.
başlığı açan ya da gazetede o yazıyı yazan vatandaşın bir yerlerinden gelen kokudur o. ya da izmir sınırlarına girdiğinde geldiği şehirde göremediği rahatlığı izmir'de bulan yazarın altın kaçırması durumudur. o kokuyu kordondan sanmaktadır! zira izmir'de böyle bir koku yok şu anda.
tövbe ya, akşam akşam güzelim izmir manzarası eşliğinde yazdırdığın şeye bak ey başlık sahibi yazar!
"abi senin bokun ! bokunuzu sahiplenin !" denilecek kokudur. o koku bile hatırlatır bazı şeyleri. o koku hatırlatır belki geçmişi. en azından gitmeyecek olan tek kokudur..