izmirin kendine ozgu kokusu ve rahatlıgı insanların sosyoekonomik kulturel yapısı bakımından istanbul a ve diger turkiye sehirlerine gore yasanabilecek bir yerdir istanbul ise baslı basına bir ulke olmustur tamamen kendi özerkliğini (illegal olarak da olsa)ilan etmis hızlı ve eger iyi kazanmıyorsan yasayamayacagın bir yerdir ikisini karsılastırmak yanlıstır.
(bkz: kusadasından izmir istanbul yorumu yapmak)
izmir'in bş.belediye başkanı her zaman izmirli'dir. istanbul'un bu ara akp'lidir. bir zamanlar chpliydi. ilerde başka birşeyli de olabilir. hiç farketmez.
saçmadır. şöyle ki:
istanbul, güzelliği dünyaca ünlü, tarihi, masalsı bir şehirdir, aşktır, tutkudur, 5 kıtanın her bir köşesinden turist çeker, göreni hayran bırakır kendine.
izmir ise, sadece güzel bir şehirdir.
bu yüzden, kıyaslama yapmamak gerekir. komik durur, güldürür, gereksizdir.
istanbul yenilikçi, izmir statükocu
istanbul dinamik, izmir durağan
istanbul evrensel -dünya şehri-, izmir yerel.
istanbul kabul eden, genişleyen, dönüştüren.
izmir iten, reddeden, daraltan, kapanık.
ha unutmadan, istanbul'un kendine özgü silüeti * vardır.
istanbul güzelliğini çokca insanın ona güzel demesinden alır. [bilgelerin hem fikir olması] *
izmir'in güzelliği ise kendinden kaynaklanır ve güzelliğini ona buna herkese dünyalara kanıtlamak zorunda değildir. izmir'de bir elin parmaklarının beşini de aynı anda göstermek ayıptır. görünen köy burada klavuz istemez.
saçma salak yorumların yapıldığı karşılaştırmadır.
istanbul güzelliği dünyaca ünlü, masalsı bir şehir falan değildir. yıllarca farklı devletlere başkent olduğu için tanınan-bilinen bir şehirdir. bir avrupalı'nın yanında istanbul ile sıradan bir avrupa şehrini kıyaslarsanız komik duruma düşerseniz. istanbul'u ziyaret eden şu hayran(!) kalmış dünya'nın dört bir yanının insanları genellikle birkaç tarihi eser ile boğaz manzarasına hayran kalır, tuvalet bulamamaktan, leş gibi cafelerden, şehirleşmenin boktanlığından, binaların döküntülüğünden, yolların yarım yamalak ve kazılmış olmasından, hırsız uğursuz tiplerinden, dökük çöp konteynerlerinden vs. bahsederler her zaman. keşke birkaç ziyaretçi ile gerçekten oturup konuşulsa da anlaşılsa şu hayran kalanların demeçleri. tabi ki çoğunluğu sizi kırmamak için "ooo vandırfuulll" diyecektir ancak samimi bir dostunuz ise yukarıda bahsettiğim rezaletleri tokat gibi çarparlar yüzünüze. istanbul'dan kartpostal gönderirken arkasına "kesinlikle fotoğraftakine benzer romantik bir şehir değil" diye not alanlar da bolca görülmüştür.
ha istanbul bu hale getirilmese, nüfus 1-2 milyon olsa, bu kadar rezalet bir şehirleşme olmasa, evet dünyalar güzeli bir şehir olabilirdi. ancak şu anki görünüşü koskoca bir doğu köyünden ibaret. (yılmaz erdoğan'ın bol filtreli ve photoshoplu fotoğraflarına kananlardan mısınız yoksa) ön yüzü bol makyajlı -ki o makyajları da akıyor artık, arkası kasaba gibi.
izmir'e gelirsek, yurtdışından tatil ya da ticari amaçla gelen avrupalı'ların dibini düşüren tek metropol. köyünden kentine düzenli, yolları tertemiz, insanı sıcakkanlı ve medeni. evet aynı istabul'a benzer aksaklıkları var ama insanın gözünü oyarcasına batmıyor. tarih mi? efes desem, selçuk desem izmir medeniyetinin sadece bizans&osmanlı olmadığı görülür. izmir tarihine sahip çıkar. istanbul tarihi surlara çanak anten takıp çamaşır asarken, izmir agora'nın önünün açılması için çevredeki binaları istimlak eder. istanbul'da insanlar koskoca boğazı batırırken izmir'de sos akdeniz hareketiyle insanlar denizin kirletilmesini protesto etmek için sokaklara dökülür. istanbul show yapmak için senelerdir başta olimpiyatlar olmak üzere çeşit çeşit organizasyona talip olup bir halt alamaz, izmir dünya'nın 2 numaralı en büyük organizasyonunu sessiz sedasız alarak kalitesini gösterir. (universiade).
izmir'de deniz kokusu sokaklara yayılırken (hala bok kokuyo diyecek mal var mı acaba), istanbul'da deniz kokusu duymak için sahile indiğinizde kapkaççı çocuklara maskara olursunuz.
istanbul'un tarihi yapıları tartışılamaz ancak hepsi de korumaya alınmaya çalışılır, korunmayanlar gecekondu olur. izmir tarihine sahip çıkar. yunana ait demez, benim der.
karşılaştıranlar bir gece kordon'da ertesi gece galata köprüsünde rakı balık yapsınlar. köprüden aşağıya akan sular eşliğinde mi yoksa karşıyaka sahillerini izleyerek mi tadına varılıyor karar vermek zor değil.
istanbul ırzına geçilmiş bir dünya güzelidir. izmir ise şarap gibi her geçen gün güzelleşen bir taze...
edit: bu arada entrylerin geneline bakıldığında istanbullularda nasıl büyük bir izmir kompleksi olduğu görülecektir. ama ne kadar uğraşırsan köyden kent olmaz...kentliliğin ne olduğunu görmek isteyenler ege'ye doğru insinler yeter.
izmir'in kızları söz edildiği kadar güzeldir,bunun bilincindedirler.ama en güzeli,içleri fesat değildir.
istanbul çıkarcılar şehri olmuş,kızlarının bir suçu yok.kötü olmak zorundalar.
istanbul'un kendine rakip sandığı şehirler londra, new york, paris, tokyo, moskova, pekin, sidney'dir. çünkü istanbullu avanaklar bu şehirleri ve bu şehirlerdeki şehirleşmenin mükemmele ne kadar yakın olduğunu görmemiştir. ayrıca bu şehirlerden çok daha kaliteli şehirler vardır. örnek vermek gerekirse;
ama izmirli şehirleşmenin farkındadır. her tepesi gecekondulardan oluşan birçok köyün bir araya gelmesiyle oluşmuş bir şehirde yaşamazlar. karşıyaka ilçesinde bir tane bile köy yoktur en basitinden. şehirleşme açısından düzen vardır nizam vardır. izmirde herşey denize paralel ilerler. aklınıza gelebilecek herşey.
istanbulluların yanlışı şehirleşme bilmedikleri için tarihte birilerine başkent olmayı nüfusunun -olmaması gerektiği halde- 15 milyondan fazla olmasını bir halt sanmaktadırlar. bu şehrin sokaklarında tarih yatar derler. tarih anca karpuz gibi yatar. zaten tarih dedikleri de 2 tane imparatorluktur.
izmir ise uygarlığın başladığı felsefenin demokrasinin bilimin ve estetiğin doğduğu eski ion şehirlerinden birisidir. bu yüzden de biz imparatorluk başkentiydik demezler. uygarlık bizim topraklarımız da başladı derler. bergama krallığının bugün ki uygarlık üzerindeki etkisini bilirler. dünyanın en büyük kütüphanesinin bir zamanlar bergamada olduğunu da bilirler. bilmeleri de yetmez. "bir zamanlar bunlar vardı" deyip yan gelip yatmazlar. o yolun yolcusu olur o medeniyetin bayrağını taşıma görevini şerefle kabul ederler.
insanlık konusuna girmeyeceğim. istanbul bir barzolar kentidir. ne kadar kabaysam ne kadar sabaysam o kadar iyi mantığıyla yaşar insanları.
izmir de ise bu işler karşılıklı hoşgörü ve samimiyetten ibarettir.
bir de şu var:
izmirli ortaya somut örnek koyar. istanbullu illa tutturur bizim de boğazımız var.
istanbuldaki yeşillik izmirde yoktur.
istanbuldaki tarih izmirde yoktur.
istanbuldaki magandalar izmirde yoktur.
istanbuldaki olaylar izmirde yoktur.
istanbuldaki trafik izmirde yoktur.
istanbuldaki modernlik izmirde yoktur.
istanbuldaki koşuşturmaca izmirde yoktur.
istanbul, izmirli için sadece bir gezme yeridir.
hiçbir istanbullu izmirli insanın izmir hakkındaki düşüncelerini anlayamaz.
''izmir bir çok bakımdan iyi bir şehir değildir, bunu kabul ederim''.bazı özellikleri istanbul un yanında hiç kalır. (bkz: sezar ın hakkını sezar a vermek)
ancak gene de gerçek izmirli yaşadığı kenti terk edemez.etse bile mutlaka geri döner. ve her türlü kötülüklerine karşın bu kenti sever. istanbulda yaşayanlarda bu ruh yoktur.
ayrıca istanbullu yaşadığı kenti terk ederse geri dönme ihtimali çok azdır.
herşeye rağmen yaşadığım kenti seviyorum. evet izmirliyim.
not:izmirin hemen hemen hepsi bu kentin bütün güzelliklerini ortaya koyar ve bilir.
ancak çok az istanbullu yaşadığı kentin farkındadır.yaşadığı kentin güzelliklerinden bihaberdir.
ayrıca istanbul dünyanın başkenti falan değildir. sadece istanbullulara öyle gelir. istanbul dan çook daha güzel şehirler vardır.
istanbullu avanakların saçmaladıkları ve hatta komik duruma düştükleri karşılaştırmadır.
istanbul kavimler kapısıymış, tek saray binası binlerce yılın anlatamadığını anlatırmış...işte bu yüzden istanbul barzolar kenti diye anılıyor. tek bildikleri bizans ve osmanlı olduğu için ve onları da işine geldiği zaman sahiplenip, işine gelmediği zaman yıktığı için...
istanbullu haliç der, köprüden aşağı boca edilen suların altında rakı içmeyi marifet zanneder, kordon'un asaletinden bihaber yaşar.
istanbullu boğaz der, boğazın içine ettiğinin farkında bile değilken ege'nin hatta akdeniz'in en güzel 3 körfezinden birine "amaan o da ne ki" deme andavallığını gösterir.
istanbul insanı "istanbul beyefendisi" falan değildir, saçmalayıp komik olmayalım. istanbul insanı işi gücü, tası toprağı olmadığı için köylerden kopup gelmiş ve kendi kültürünü de koca şehre zorla kabul ettirmiş hanzoların çoğunlukta olduğu bir kavramı ifade eder. en basitinden şu anda istanbul'da yaşayan sivaslıların sayısı yedi göbek istanbulların sayısından fersah fersah fazladır. o gerçek istanbullu beyefendiler de seneler önce terkedip gitmişlerdir şehri zaten...
istanbul büyüktür evet, çok büyük bir kasabadır. kentli olma kültürünü bu ülkeye izmir öğretmiştir.
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar.
içimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki istanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
istanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
istanbul,
istanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
ille istanbul`da bul!
istanbul,
istanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
istanbul,
istanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;
Güleni şoyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
istanbul,
istanbul...
