denizi özlemek, kordonda çimenlerde umursamazca oturup arkadaşlarla şarap içmeyi özlemek, sevgiliyle özgür olmayı özlemek, alsancağı özlemek, kaosu özlemek, kybeleyi özlemek, beri blues u özlemek, ooze da dungeon da zıplamayı sonra da çıkıp közde çorba içmeyi özlemek, rüzgarın yüzüne çarpışını özlemek demek, ne halde olursan ol insanların sana bakmamasını özlemek demek...
izmir garip bir şehir, insanı kendine bağlama yönünden istanbul'a benziyor.
izmir'e bir kere gece gittim ama o günden beri özlüyorum. Allahtan sabah görmemişim, yoksa kordona yapışıp kalacaktım demek.
edit:..bir kere gece gittim. Şimdi bu cumle devriğin dik alası olmuş. Yanı efendım, bir kere gittim, ondan da geceydi, 2 saat durduk döndük gibi birsey anlatmaya calışmıştım.
kilometrelerce uzakta, alakasız bir şehirde, dışarı çıkıldığında kalbe doğan özlemdir, tutkudur.
markete sigara almak için girersiniz, vern schillinger' e çalan bakışlarla sigara veren kasiyer, izmir' in güleryüzlü esnafını aratır.
arap şükrü' ye girip çevreye bakarsınız, başları her daim havada, gözleri dimdik ilerde kızlar, izmir' in her daim gülümseyen güzeller güzeli kızlarını aratır.
sıkışmış trafiğin içinde, dolmuşun içinde, izmir' in akan trafiği, kırmızı ışıkta beklemeyi bilen insanları aklınıza gelir, içinizi çekersiniz.
bir de sadece ege' nin değil, avrupa' nın en güzel ve en etkileyici liman şehirlerinden birinden koptuğunuz hatrınıza düşer, kafayı yiyecek gibi olursunuz.
--spoiler--
izmir' e bir kez ayak basan, kalbinin bir parçasını mutlaka orada bırakır.
--spoiler--