aileden bir kaç nesildir istanbul da yetişmiş, istanbulda yaşayan, istanbulda çalışan, izmire bir kaç kez iş, iki kez de arkadaş ziyareti için, toplasan onbeş gün gitmiş biri olarak, duyduğum histir bu. sokakta yürürken, bir yerde oturup birşeyler içerken, metroya otobüse binerken acayip rahat hissettirir. insanlarda -belki de ege de sahil şehirlerinin tümünde olan, belki yunanistan ın batmasına sebep olan- bir rahatlık, bir acele etmeme durumu var. kesinlikle kapılıyor ve rahat ediyorsunuz.
istanbuldaki o koşuşturmaca yok, otobüse vapura yetişmek için depar atan tipler yok; yerine yabancı bile olsanız gülümseyen yardımcı olmaya çalışan insanlar var.
bir gün iş güç ayarlansa da yaşansa memleketi izmir benim için.
bazı insanlarda mevcut olan durumdur. şehirden mi, yoksa şehrin içindekilerden midir bilinmez felaket bağlanılır kendisine. huzurdur benim için izmir. bu huzuru stabil hale getirene kadar çok uğraşılmış ama başarılmıştır.
lütfen beni bırakma sende olmayınca nefesimi yeterli alamıyorum sanki izmir.
akşamüstü yeni tutulmuş balıkları gün batımı saatinde karaburun'da eş dost balıkçılarla birlikte rakı eşliğinde götürmektir. tam o an bir kadına hayran olmuşcasına bakarsınız egenin sularına.
dünyanın en muhteşem şehrine duyulan sevgidir. kordonda sevdiğinle el ele yürümek, çimlere uzanıp yıldızları izlemek ve daha bir sürü şey... bunlar insanın yaşadığı en güzel anlardır. deniziyle, sokaklarıyla, havasıyla, herşeyiyle mükemmeldir izmir. ondan koptuğunuzda anlarsınız değerini.