fuardaki trene binmiş olmak, sevinç pastanesi'nde tatlı yemiş olmak, izmir sineması'nda film izlemek, fuardaki atlı karıncaya binmek ve babayla kordon'da fayton turu yapmış olmaktır.
ilkokul yıllarında sıra arkadaşımın sürekli izmir fuarından kordondan bahsedip durması üzerine sanki bugünleri görüp başlık altına entry girercesine düşünüp durduğum olgu.*
büyüsen de teleferikte yine çocuk olabilirsin. kordon'da çimenlerde yuvarlanabilirsin. balonlar alabilirsin yürürken kendine kıyıda gün batımında. vapurda simit atarken martılara yine de çocuk olabilirsin izmir'de.
cumhuriyet bayrami'ni ve 9 eylul'u gercekten bayram tadinda yasamak, o gunler en guzel kıyafetlerini giymek, fuar acilacak diye bir hafta oncesinden itibaren uyuyamaktir. ayrica heryeri izmir gibi sanmaktir, ve oyle olmadigini ogrenmek buyumege isarettir.
kız-erkek ayrımı olmadan özgürce çocukluğunu yaşamaktır. büyüdükçe her yerde böyle olmadığını anlayarak, kendini her daim şanslı hissedersin.
(bkz: izmir)
saat kulesinin önünde gecmise ayit bir resmin olmasi.
ve kücük yasdan itibaren midye boyoz denizbörülcesi gibi seyleri yigen cocuk...sebezeyi seven cocuk .