izmir'de hayat beklenmez, kovalanmaz da. O zaten sizinle beraberdir. Ufkun ötesini muştulayan bir deniz vardır. Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez. Körfez vapurlarının sakin gidişinde hırslarınız yok olur, kovalamayı bırakırsınız, hatta martılara gevrek atacak kadar iyilikle dolarsınız. Ne varsa bu şehirde, bayatlamış vapur çayı bile nektar olur. Hafta sonları denize doğru bir göç başlar. "Ey hayat, biz Çeşme'ye gidiyoruz sen de arkadan gel" der izmirliler muzipçe. Ve ne gariptir ki hayat, uslu bir çocuk gibi onların peşinden gider.
Ne garip, uçak biletinin üzerinde adımın hemen yanında yazan izm harflerine sevgiyle bakıyorum. Sabırsızım, sevgilisine kavuşacak aşıklar kadar. *
boyoz yemek, kordonda çimlerde sarhoş olmak, kumru'nun en hasını yemek gibi ayrıcalıklarının bir kaçını yaşamaktır. herkese tavsiye ederim... ya da etmem, boşverin, biz boyle iyiyiz...
geceleri esen rüzgarıyla sızıp kalmaktır. dağların denize dik uzanması ne hoş, denizden esen içerilere de giriyor dersin, ancak o dağlar denize nasıl dik uzanmış her iki ayda bir depremle anlarsın. izmir kendi başına coğrafya dersi gibidir.
nefes almaktır. Hayata sadece din- iman-para üçgeninden bakan ibnelerin asla yaşayamayacağı, hissedemeyeceği şehir. Hayatımda 1 kere gittiğim ve Yaşamadığım halde seviyorum bu kenti.
(#15786613) tabi güzeldir izmirde yaşamak. Fakat izmirde şehir içi yolculuk yapmak bir tür işkence. Hele ki öğrenciysen. Sınava hazırlık sürecin yollarda geçiyor. Bir yere gideceksen 2 saat önce çıkman gerekiyor bazen. Ama değmez mi , izmir için herşeye değer.
izmir dışından gelenler için işkenceye dönüşebilecek olan eylemdir. bu işkence iklim özelliklerini ve insan yapısını kapsar. 5 senede edindiğim tecrübe ikisine de güven olmayacağı yönünde.