olay anından 30 dakika sonra sözlükte paylaşılmış ancak evden dışarı çıkamayan sözde sosyalistler tarafından sözlükte yalanlanmış ertesi gün entryleri çatır çatır sildirtmiş saldırıdır.
daha dün aynı meydanda omuz omuza direnen iki siyasi partinin üyelerinin birbirine neden böyle düşmanca baktığını anlamanın güç olduğu durum.
ha siz bizim amacımız komünizmi getirmek, bizim amacımız sosyalizm vatan millet umrumuzda değil diyorsanız ben sizin amınıza koyayım ozaman her iki parti mensubu da siktirip gitsin bu halkın direnişinden uzak dursun.
ulan zaten kıçıkırık götten uydurma siyasi ideolojilerin peşinden gidiyorsunuz bari ergen gibi hareketlerle binbir güçlükle birleşmiş direniş hareketini bölüp karalamayın.
hele hele bu çocuklukları izmir'de yapıyorsunuz. bak oralar tehlikeli. oraların %80'i ideolojisiz, partisiz vatanın, milletin, halkın faydası ve yararı için hareket eden insanların yaşadığı şehir. size orada bayrak pankart açtırmazlar yarın öbür gün. ha açmaya diretirsiniz orada gündoğdu meydanı'nda polisten yardım dilenmeye başlarsınız. itlik yapmayın da birlikte neler yapabiliriz onu düşünün. **
iki sol görüş arasındaki bireysel bir olayı "linç" ve faşist saldırı" gibi ahmakça aşırılmış ve abartılmış terimlerle kullanarak nifak yaratrmak için insanın gerçekten siyasi ahlaktan yoksun olması gerekir. iki grup arasındaki olayla ilgili olarak tkp ve sdp ortak bir bildiri yayınlayarak aralarındaki sorunu çözdüklerini kamuoyuna açıklamışlardır.
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) genel merkezleri tarafından yapılan ortak açıklama şöyle:
"Devrimci Kamuoyuna,
29 Haziran akşamı izmir'de partilerimizin asla tasvip etmediği ve mazur göremeyeceği üzücü bir olay yaşanmıştır. Söz konusu üzücü gelişmeden hemen sonra SDP Merkez Yönetimi ile TKP Merkez Yönetimleri bir araya gelerek ortaya çıkan sorunu birlikte değerlendirmiş, ortak bir açıklamayla sorunu çözdüklerini duyurma kararı almışlardır.
Sosyalist Demokrasi Partisi ve Türkiye Komünist Partisi, aralarında ortaya çıkan bütün sorunları devrimci hukukun gerektirdiği çerçevede çözecek olgunluk ve yetkinliğe sahip iki devrimci partidir.
Her iki parti merkez yönetimleri, üyeleri arasında ortaya çıkan tasvip edilemeyecek bu olayı devrimci sorumlulukla değerlendirmiş ve derhal sonlandırılması konusunda fikir birliğine varmıştır.
Dün yaşanan olayla ilgili olarak TKP, eylem sırasında yaşanan gerginlik sonrası ortaya çıkan fiziki saldırıdan dolayı üzüntülerini ve özürlerini iletmiş, her iki parti olayla ilgili olarak gerekli hassasiyeti göstereceklerini dile getirmiştir.
SDP ve TKP politik duruşlarında farklılıkları olan iki ayrı partidir. Bu farklılıklar siyaset düzleminde kuşkusuz eleştiri konusu edilebilir ancak her iki partinin de karşılıklı olarak hiçbir zaman küfür, hakaret ve şiddet gibi devrimciler arası hukukta yeri olmayan davranışlara başvurmaları söz konusu olamaz. Özellikle içinde bulunduğumuz, mücadelenin yükseldiği şu günlerde, bu konuda özel bir duyarlılık içinde olacağımızdan dostlarımızın şüphesi olmamalıdır. Bu üzücü olayı fırsat bilip devrimciler arasında düşmanlık geliştirmeye çalışanların hevesleri kursaklarında kalacaktır.
sol cenahta yapılan faşist saldırıya karşı tepkiler çığ gibi büyümektedir. SDP izmir il kadın koordinasyonu da faşist saldırıya ilişkin çarpıcı bir açıklama yapmıştır.
--spoiler--
29 Haziran tarihinde izmir Parklar Bizin Platformunun çağrısıyla gerçekleşen mitinge yaşana şiddet olayı gölge düşürmüştür. Miting öncesinde tek pankart ve flamasız yürüyüş kararı ortak eğilim olarak belirlenmiş ve mitinge katılan tüm siyasi çevreler bu kararın arkasında durmuştur. Fakat Ortak Pankartın arkasında var olan ve üzerlerinde Boyun Eğme tişörtleri giyen 60 yakın bir grup ortak pankart arkasında kendi parti sloganları atarken Karşayaka forum sekreteryasında bulunan Erkan Çınar tarafından uyarılmış ve bu ortak karara uyma çağrısı Boyun Eğme tişörtü giyenlerce şiddet gerekçesi sayılarak linç girişimine dönüşmüştür. Bu güruh ortak karara uymak yerine faşizan yöntemlere, açık olmayarak , vur-kaç yaparak pusuya yatmışlardır. K.yaka forum sekretaryasından Erkan Çınar başta olmak üzere Akademisyen kimliğiyle tanınan ve Erkan Çınarın eşi Emine ve yanında bulunan arkadaşlarına pusu atmışlardır. Yaklaşık otuza varan sayıları ve üzerinde Boyun Eğme" tişörtleriyle saldırıya geçmişlerdir.
Öncelikle bilinmelidir ki tüm coğrafyada düzenlenen forumlar Taksim direnişinin ve o barikatlarda Taksimi ve Gezi Parkını savunanların ruhunu yansıtmaktadır. Taksimde ,Kızılayda, izmirde barikatların arkasında yaşamı ve mücadeleyi savunamayanlar bugün emeksiz siyaset yapmak çabasındadırlar. Fakat dost ve düşman o barikatların arkasında yaşamı savunanların kimler olduğunun gayet iyi bilmektedir. Ve bu üzerlerinde Boyun Eğme" tişörtleriyle gezen güruh en önemli olanı unutmuştur. Taksim de Kızılay da izmir de o barikatlarda kadınlar en militanca savaşmış ve Taksimi Gezi parkını kazanmıştır.Kadınlar barikatların arkasında devlette savaşırken aynı zamanda Küfürle değil inatla Diren şiarını yükselterek mücadele etmiş ,barikatların ardında sadace devletle değil erkek egemenliğiyle savaşmıştır.
Peki 30 Haziran mitinginde ne olmuştur. Boyun Eğme tşhirtiyle gezenler erkek eğemenliğe faşizan yöntemlerle boyun eğerek bir kadın yoldaşımızı, arkadaşımız, bu coğrafaynın aydın bir akademisyenini, bir gezi direnişçisini, Ethem Sarısülüke ve nicelerine sahip çıkan bir eylemciyi faşizanca, erkce, erkek egemence yöntemlerle saldırmıştır. Yanında ki yoldaşını barikatlardaymış gibi savunan Emine tekmeleyerek, elindeki izmir Parklar Platformuna ait flamasını almaya çalışarak darp etmişlerdir.
Biz kadınlar olarak (SDPli kadınlar olarak )) yaşanan bu linç girişimini şiddetle kınıyoruz. Sisteme, devlete karşı kurduğumuz barikatları aynı zamanda sistemin devamcısı erkek zihniyeti, erkek egemenliği ve buna boyun eğen tüm siyasi eğilimlere karşı barikatlar arkasında kazanana kadar mücadele edeceğimizi haykırıyoruz.
Dün, izmirde, şehrin çeşitli ilçelerinde forumlar düzenleyen Parklar Bizim izmir platformunun çağrısıyla Konaktan Gündoğdu Meydanına bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi. Yürüyüş öncesinde alınan karar, Parklar Bizim izmir flaması dışında herhangi bir bayrak taşınmamasıydı. Bu karar doğrultusunda siyasi çevreler de yürüyüşe flamaları olmaksızın kortejlerin en arkasında katıldılar (buluşma noktasına bayrak getirenler de bayraklarını kapattılar). Ben de yürüyüşe, ilk gününden bu yana katılımcısı ve sonrasında sekretaryada yer alan dostların talebi ile sekretarya üyesi olduğum Karşıyaka Halk Forumu pankartı (tüm forumlar ortak pankart arkasında kendi pankartlarıyla yürüyebiliyorlardı) arkasında katıldım. Şunu belirtmeliyim ki, daha önce bazı siyasi çevrelerin foruma ağırlık koyma, gidişatı yönlendirme çabaları olsa da forum katılımcıları ve sekretaryası Gezi Parkında bir arada olanların (siyasetle yeni tanışanlar, ulusalcılar, sosyalistler ve hatta forum başlangıçlarında, son bir ayda yitirdiklerimiz anısına gerçekleştirdiğimiz her saygı duruşumuzda, bizim yumruklarımız havadayken kendisi de bozkurt işareti yapan, ancak hiçbir şekilde forumu sabote girişimine, demokratik işleyişe aykırı, buna engel olan davranışına rastlamadığımız bir MHP üyesi) küçük bir yansımasıdır. Yürüyüşe dönecek olursak; yürüyüşün ortalarına doğru Karşıyaka Halk Forumu pankartı arkasında yaklaşık 40-50 kişilik, üzerlerinde TKPnin Boyun Eğme tişörtleri bulunan, parti sloganları atan bir kitle belirdi. Bunun üzerine kendilerine siyasi çevrelerin en arkada yürüdüğünü ve ana pankartın arkasında sırasıyla ilçe forumlarının yer aldığını belirterek, halk forumlarının hiçbir şekilde bir siyasi çevrenin kendine yedekleme/özel politik rant sağlama çabasının hedefi olmaması gerektiğini ve arkadan yürümeleri gerektiğini belirttim. Bu uyarımın ardından gençlik şefi olduğunu sandığım 25 yaşlarında biri üstüme yürürken, forum pankartı arkasında yürüyen dostlarımızın araya girmesi ile olay büyümeden önlendi.
Bu olaydan sonra söz konusu partinin üyeleri tarafından yürüyüş sonuna doğru tarafıma yönelik bir taciz daha gerçekleştirildi. Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesinden iskeleye çıkan sokaktan (ÖSYM bürosu yanı) geçildiği esnada köşede bekleyerek tehditkâr bakışlarla beni süzen TKP üyesi gence (daha sonra saldırıda yer alanlardan) yavaş adımlarla yaklaşarak sert ve saldırgan olmayan bir biçimde Bir sorun mu var arkadaşım sorusunu sormamla birlikte Senin bir sorunun mu var, sen ne yapıyorsun yanıtını almam ve ilgili güruhtan 5-6 gencin etrafımı sarıp üzerime yürümesi sanırım 15 saniye sürdü. Kendilerine, yaşananın bir halk hareketi olduğunu hatırlatırken, Hadi ya, senden mi öğreneceğiz şeklinde bu çevreden alıştığımız ve tarzları haline gelen ukalaca cevaba tepkim Şu yaptığınızdan beli ki öğrenememişsiniz, bu durumda elbette benden öğreneceksiniz şeklinde oldu. Tehditleri ve saldırgan tutumları karşısında ben de sinirime hâkim olamayarak ki bu, siyaseten hatalı olduğumu düşündüğüm tek noktadır- Akıllı olun, hesabını sorarım şeklinde, saldırganların delikanlı tavırlarıyla eşdeğer düzeysizlikte bir cümle kurdum. Yine forum bileşeni dostlarımızın tepkisi ve araya girmesiyle bu tartışma da bir arbede yaşanmadan sona erdi. Olayın ardından kortej Gündoğdu Meydanına ulaştı ve sahne etkinliği devam etti. Biz ise eşim, Halkevleri üyesi bir çalışma arkadaşım ve şehir dışından gelen bir kadın dostumuzla birlikte meydandan ayrılarak bir yerde oturup çay içme kararı aldık. izmiri bilenler için söyleyeyim: Gündoğdu Meydanından Sevinç Pastanesine çıkan (köşesinde Ziraat Bankası ve barlar bulunan) geniş caddede ilerlerken eşim ve diğer arkadaşımız şapka satılan işporta tezgahına göz atmak istedi. Ben de bunu dinlenme fırsatı olarak değerlendirdim ve kendilerini ortadaki çiçeklik etrafında bulunan bankta beklemeye karar verdim. Oturmamın üstünden henüz 1 dakika geçmemişken üzerlerinde Boyun Eğme tişörtleri olan 15-20 kişilik (ne daha az, ne daha fazlaydı sanırım) bir grup ortaya çıktı. Doğrudan oturduğum yere yönelen ve içlerinden 22-23 yaşında olanı gelir gelmez Sen ne artistlik yapıyorsun lan diyen grup karşısında, çantamı oturduğum yere bıraktım ve ayağa kalkarak provokasyonlarına fırsat vermemek adına ellerimi cebime koyarak (aksi halde gerginliğin artacağını düşünerek) konuşmaya başladım. işin komik ve rezil taraflarından biri şudur ki, ellerim cebimde olmasına rağmen, ilk anda konuşan tip, elini yüzüme doğrultarak Ellerini indir lan şeklinde soytarıca, delikanlıca bir tavırla beni provoke etmeye çalıştı. O sırada arkadan bir başka linççinin TKPye küfrettin, edemezsin dediğini hatırlıyorum. Şunu belirteyim ki, zaten mevcut siyasi hattıyla devrimci, demokrat, sosyalist çevrelerin gözünde zerre itibara sahip olmayan SiP/TKPye her üç noktada da hiçbir şekilde küfretmedim, herhangi bir hakarete başvurmadım. Tüm bunların yanında bir diğer linççi/saldırgan ise sadece 45 saniye-1 dakika gibi bir zaman devam eden tartışmanın sonlarında doğru Hani, ne için geldik buraya, döveceksek dövelim, saldıralım dedi ve bu sözlerin üstünden çık kısa bir süre geçmişken tüm grup bir anda saldırıya geçti. Bank ile grup arasında ilk anda aldığım darbelerle yere düştüm ve ardından ayağa kalkarak meydana doğru yaklaşık 5-10 metre ilerledim. Fakat bu sırada da peşimi bırakmayan linççi/saldırgan güruh bir kez daha beni yere düşürmeyi başardı ve yerde tekme tekme atmaya devam etti. Ben de kollarımla özellikle kafa bölgemi korumaya çalıştım. Bu sırada saldırganlardan ya da çevreden gelenlerden Adam öldü, bırakın cümlesini işittim. Ancak beni darbelerden/saldırının etkisinden esas koruyan çalışma arkadaşım olarak bahsettiğim yanımdaki arkadaşım A.D. ve eşiyle birlikte olay yerinden geçen ve saldırıyı görüp beni korumaya çalışan 30 yaşlarında bir yurttaş oldu (daha sonra ayağa kalkınca tanıştım kendisiyle). Saldırının hemen ardından KÖZ, ÖDP, DiP, Halkevleri, Devrimci Hareket ve burada ismini hatırlayamadığım (kusura bakmasınlar) gibi siyasi çevrelerden yoldaşlarımız olay yerine gelse de saldırganlar hızla bölgeden uzaklaştılar ve muhtemelen çok yakında bulunan TKP binasına sığındılar. Saldırının sona ermesi ile birlikte, saldırı esnasında yanımda olan ve aynı zamanda Eğitim-Sen üyesi bir akademisyen olan eşime de tepki göstermesi nedeniyle fiili saldırıda bulunulduğunu, ilk saldırı anında kendisinin de ittirilerek yere düşürüldüğünü, daha sonrasında ise elinde bulunan Parklar Bizim izmir flamasının alınması çabasıyla bacağının tekmelendiğini öğrendim (Eşime yönelik fiili bir saldırı olsa da kesinlikle linç boyutuna varmamıştır). Bahsettiğim fedakârca koruma çabaları sonucunda saldırıdan çok büyük yaralar almadan, sağ kaburgamda bir batma hissi, sağ ve sol dizlerimde darbeye bağlı şişlik, her iki kolumda morluk ve sıyrıklar, orta düzey boyun ve sırt ağrısı ile atlattım.
Yaşanan saldırıyı yukarıdaki şekilde ayrıntılarıyla özetledim. Ancak bu saldırı hiç de şaşırtıcı olmadı. Daha önce SiP/TKP tarafından, Mustafa Suphilerin TKPsinin tarihsel geleneğine sahip çıkanlara yönelik ve 60-65 yaşlarında bir emekçiyi hedef alan, onlarca kişinin katıldığı saldırının görüntüleri hafızalarımızda (hafızalarımızda değilse Youtubeda da bulunabilir). O yaştaki bir devrimciye saldıran, onu yaralayanların, alanda Karşıyaka Halk Forumunu temsilen bulunan, bu forumların sürekliliğine önem veren, geliştiriciliğine inanan bana, siyasi rant elde etme, forum ruhunu bozma çabalarına tepkim nedeniyle saldırmaları hiç de şaşırtıcı değil. Olayın ardından görüşülen TKP Yöneticisi (sanırım il başkanı) ibrahim Bulutun saldırının üstünü örtme çabaları da tüm bu halleriyle gayet uyum içinde gerçekleşti. Bundan 30 gün önce böyle bir saldırı gerçekleşse Eline bayrak alan linççi oluyor derdim, ancak 31 Mayıstan bugüne, eline her bayrak alanın linççi olmadığını yaşayarak öğrendik, önemli dersler çıkardık. Dün Parklar Bizim izmir yürüyüşünde kitlenin hemen hemen tamamı tarafından atılan Diren Lice, izmir seninle sloganı da 1 ay önceki tüm ezberlerimizi sorgulatır nitelikteydi. Evet, elinde her bayrak olan linççi potansiyeli taşımıyor, ancak görünen o ki içindeki linççi/faşisti daha fazla tutamayanlar, eline ulus devlet bayrağını alarak, kof niceliğine güvenerek devrimcilere saldırarak ilerleme sağlayabileceğini düşünmekte. Tarih ve devrimciler, yoldaşlarımız bunların benzerlerini daha önce mahkûm ettiği gibi yine mahkûm edecektir. Fakat özellikle belirtmek isterim ki, dün alanda partili kimliğim ile bulunmasam da her zaman üyesi olmaktan onur duyduğum partim Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), ilgili çevreden özür istememektedir. Unutulmasın ki, devrimcilerin hukuku bu kalıplara sığmaz.
Arayan, soran, yazan tüm dostlara sevgi ve teşekkürlerimle.
akşama doğru her iki tarafında açıklama yapacağı olaylardır. en son Türk bayrağını devrimcilerin bayrağı olarak söylemeleri devrimci cephede büyük yankı uyandırmış ve tkp yine oportünist olmakla suçlanmıştı. bu olaya ilişkin tkp'li birinin gözünden ise olay şöyle gelişmiş...
karıştığı iddia edilen "linç"e dair örgütsüz bir tanıdığımdan aldığım bilgi şu:
--spoiler--
birincisi olay pusu değil, kuyruklu yalan. olay direkt meydanın orta yerinde gerçekleşiyor. sdp'li e. denen şahıs ve eşi tkp'lilerin yanına geliyor. e.'nin eşinin elinde bir sopa var. tartışma çıkıyor, sertleşiyor ve tkp'li birkaç genç kadının elindeki sopayı alıp e.'nin kafasına gözüne 2-3 ekleştiriyorlar. araya girip sdp'lileri uzaklaştıranlar da yine tkp'liler oluyor. bunların hepsi 30-40 saniye falan sürüyor.
arkadaş açıklama yapacakmış. "acımadılar, bari eşime vurmayın dedim ama onlar kahkahalarla dövdüler"le dolu açıklamasını dünya basını ile birlikte biz de heyecanla bekliyoruz.
tkp'yi ve sdp'yi birazcık tanıyan herkes olayın gelişimini üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir. olayı ilk duyduğumda "sdp'liler kavga çıkartmıştır, bizimkiler de biraz hırpalamıştır" diye düşünmüştüm, haklı çıktım.
bu adamların lafıyla kimse tkp'ye tavır falan almaz. sdp'li hayvan sürüsü birkaç sene önce ödp'li gençlere bildiğin pompalı tüfekle ateş edip yaraladığında sesini çıkartmayanlar, emep'liler bir devrimciyi linç edip öldürdüğünde (evet işte o linçti) ses etmeyenler tkp'yi dışlayacakmış.
resmi açıklaması yapılacak saldırıdır. durum ciddi çünkü.
vallahi ben sdp li yoldaşların yalancısıyım. * birazdan gelecek ama resmi açıklama o zaman utanacak mısınız bilmiyorum? ama komünistte utanma ne arar la...
--spoiler--
Ben çok yorgun olduğum için alandan erken ayrıldım.Tam olayı görmedim arkadaşları arayarak durumu öğrendim.Bir arkadaş ve eşine 20 kişi pusu atıp linç etmeye kalkmışlar.Ben artık fazla uzatmıyacam lafı.Bizim faşistlere karşı sokaktaki pratiğimizi bilen bilir.Ve kimse bana bu alçakları yoldaş gördüremez bu saatten sonra.Devrimcileri barikat başında bırakıp terk eden,şuana kadar devrimci dayanışma namına hiçbirşey yapmamış,faşistlere şuana kadar hiç bir saldırısı bulunmamış bir parti biri kadın 2 SDP'liyi linç ediyor.Kimse bu insanları bana artık sol olarak gördüremez.Size iP'le aynı muameleyi yapacağız.Resmi açıklama yapılır yapılmaz paylaşırım.
--spoiler--