sadece maddi imkansızlıklara değil, iktirada karşı da ayakta durmaya çalışan, rüzgara doğru giden izmir büyükşehir belediyesini eleştirme nedenleridir.
izmir'de oy kullanan kesmin yarısının oyunu alan bu belediye, izmir'de yaşamayan, hayatından belki bir kez izmir'e gelmiş kişiler tarafından acımasızca eleştirilmektedir. oysa ki bu belediyenin geliri, gideri, yaptıkları, yapacakları ortadadır.
gaziemir'e kadar gelen, bittiği her halinden belli olan metro, kimi nedenlerden dolayı açılamamaktadır ama izmir'e hayatında bir kez gelmiş kişinin bu konuda zerre bilgisi yoktur. billboardlarda reklamını gördüğümüz şey, neden hiçbir muhalefet yöneticisi tarafından eleştirilememiştir, neden biri de " izmir büyükşehir belediyesi metroyu bitirmemiştir kardeşim, bu adamlar billboardlara yalan yanlış şeyler yazmıştır " dememiştir?
başörtülü birine paso vermediği söylenen izmir büyükşehir belediyesini bu uygulaması gayet haklıdır.
oradaki fotoğrafta yüz, belirgin şekilde görülmelidir. şapkayla çekilen fotoğrafı da kabul etmeyen büyükşehir belediyesi gayet objektif davranmaktadır.
yıllardan beri üç büyük şehirde en ucuz ulaşımı sağlamış bu belediye eleştirilmelidir, halka eziyet çektirmediği için...
bir elinin verdiğini diğer el görmediği için bu belediye eleştirilmelidir. bu belediyeciliğe yakışmayan bir harekettir, doğrusu medyayı çağırıp reklam yapmaktır. yahu yardımın amacı reklam değil midir zaten?
arsenik konusunda halka bazı şeyleri açıklamadığını " mertçe " söyleyen bu kişiler eleştirilmelidir. belediyecilikte üç kağıtçı olmak bir gerekliliktir ve izmir büyükşehir belediyesi'nde ne yazık ki bu tip kişiler bulunmamaktadır.
izmir büyükşehir belediyesi'nin yaptığı yanlışlar mutlaka vardır ama bu yanlışlar diğer belediyelere kıyasla çok daha azdır. her seçimde oy olarak chp belediyesinin hanesine yazılmaktadır bu doğrular...
onlara da kaynak yok denecek kadar az. onları da hükümet sevmiyor. ama orda belediyecilik gayet iyi ilerlemeye devam ediyor.
ama bizim aziz kocaoğlu saolsun hani neredeyse bi çivi çakmadı. bu sebeple eleştiririm işte. eleştiriyorum da, ki eleştiri her zaman da olacaktır. olmalıdır ki, gelişelim a dostlar.
eleştiremezsin bu belediyeyi ve aziz Kocaoğlu nu(valla chpliler ananızı bellerler, çok medeni oldukları için).
hep aynı teraneler. gerçekten bunları duymaktan sıkıldım. eleştiri de kabul etmiyorlar. soruyorsun;
otogar yolunu kazdın, tamam, Halkapınar zaten delik deşik oldu ona da tamam, ulan aynı anda Alsancak kazısına neden başladınız? bitireydiniz bir tarafı önce... trafiğin içine ettiniz.
"ama işte öyle olursa da akp onu öyle şey"... (bak yine aynı teraneler)
bir tramvay hattı çekeceksiniz altı üstü canına okudunuz milletin. izmirli ne diyor biliyor musun aziz ; "sokacağım onun yapacağı tramvay hattına". neden? çünkü bokunu çıkarttınız.
yaşayan şehir, yaşanılacak şehir diye reklam yaptınız ya bir aralar, bu palavralara izmir dışındakiler inandı sadece haberiniz olsun.
hadi konu belediyecilikten açılmışken size belediyecilik tarihinin belki de en büyük yolsuzluğundan bahsedeyim...
tabii bizde kitaplardan yada bizzat bunu yaşayanlardan öğreniyoruz, bir zamanlar istanbul'da bir "iSKi rezilliği" patlak vermiş.
Su müdürü, iş yaptırdığı müteahhitlerden para topluyor, bu paranın bir kısmını partisine bağış olarak aktarıyor, bir kısmını cebellezi ediyormuş.
"Azgın kart teke sendromuna" kapılıp yanında çalışan çocuğu yaşında bir kıza tutulup, eşini boşamaya kalkmış, aldığı rüşvetin bir kısmını nafaka yapmak istemiş, eşi de rezilliği medyaya açık etmiş.
Paralara el koyulmuş, su müdürünü de içeri tıkmışlar.
içeride baldırına bir de bıçak yiyen su müdürü, görünürde "sıradan bir vatandaşın öfkesi" nedeniyle, aslında "konuşmaması" için...
O da mesajı almış, susmuş, konuşmamış ama bu arada kız da başkasına kaçmış! Ne hikmetse, mahkemede tanıklıklarına başvurulan bütün müteahhitler de bağışları "gönüllü" olarak yaptıklarını, hiçbir zorlama altında kalmadıklarını söyleyivermişler...
Maşallah istanbul'un bütün kapitalistleri de gizli solcuymuş herhalde, iktidar koalisyonunun ortağı sosyaldemokrat partiyi destekliyorlardı da bizim bundan haberimiz yokmuş!
bu hikayeyi duyunca kıçımla güldüğüm elbette doğrudur.
iSKi skandalı, partiyi de yedi belediyeyi de.
Kendilerine solcu süsü veren hokkabazlar, istanbul'u bir daha geri gelmemek üzere yitirdiler. Onlara destek olmak amacıyla adaylıklarını koyan şarkıcılar türkücüler bile işe yaramadılar.
Parti de tarihe karıştı. Gitti, kendine solcu süsü veren daha eski bir partiye eklemlendi.
Onlar da bir daha, bırakın iktidarı, küçük ortaklık yüzü bile göremediler. Hatta bir dönem meclis dışı bile kaldılar.
Belediye reisi de o partiden milletvekili oldu ve bir daha da sesi soluğu çıkmadı, on beş yıldır "low profile" gösteriyor. Eh, "high profile" gösterecek yüzü yok.
isim vermiyorum, çünkü su müdürü diyetini ödedi, cezasını çekti, bitti gitti.
Adnan Menderes'in son sözlerini tekrarlamama izin verirseniz, "katiyyen muğber değilim, hiçbir iğbirar duymuyorum" ... Onlar duyuyorlarsa onu bilemem, kendi küçüklükleri olur. (Muğber, gücenmiş, küskün demek oluyor. rahmetli Menderes Osmanlıca konuşurmuş hep.)
okuyacağımız yok ama sen yine ne boka yazdın bu kadar diyeceklere konuyu tarihteki başka bir yolsuzluk operasyonuna getirmek için...
izmir'de bir "operasyon" yapılmıştı, iki belediye reisiyle birlikte tam yüz yirmi kişi gözaltına alınmıştı. imar kanununa muhalefet, ihaleye fesat karıştırma, suç işleme amacıyla örgüt kurma, falan filan. Bildik yolsuzluk türleri.
Ankara'da bir ilçede de buna benzer bir rezillik yaşanmıştı zamanında...
Bunlar, kendine solcu süsü veren "bilinen" partinin adamları.
Eski defterleri neden durduk yere kurcaladık?
her daim koparılan bir yaygara var ya hani, özellikle belli bir zümrenin de desteğiyle, "belediye yolsuzluklarını AKP yapar, ötekiler sütten çıkmış ak kaşıktır" gibilerden bir puşt tezgahı döndürülür de, bazı şeyleri yaşlılar unutmasınlar, gençler de öğrensinler diye...
tek işleri kaldırım söküp kaldırım yapmak. 3 ay toz duman içinde yürürsünüz bitmez bu kaldırımların yapımı. ben 9 sınıftayken göztepe metrosunu yapmaya başladılar. biz de sevindik oha süper metroyu kullanırız artık daha rahat oluruz hatay trafiğinden kurtuluruz falan diye. 9.sınıfta başlayan metro yapımı ben 12.sınıftayken bitti. hiç hayrını göremedik. demem o ki süper hızlı çalışırlar belediye işçileri. bomboş geçirirler günlerini. yok yere para kazanırlar. ama çalışmayarak geçirdikleri mesailerden aldıkları paranın hayrını görürler mi o da tartışılır.