yolsuzluk yapıldığını düşünen polisler tarafından yapılan baskın. şu anlık kişisel yorumumu kendime bırakıyorum, aysberg'in diğer yüzünü görmeden bir şeyler söylemek yanlış olur.
--spoiler--
iZMiR Emniyet Müdürlüğü ekipleri, bu sabah Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı bazı birimlerine arama yapıyor. Aramayla ilgili açıklama yapılmadı.
50'ye yakın gözaltı var
Soruşturma kapsamında 150 civarında ihale incelemeye alındı. izmir Büyükşehir Belediyesi'nde eskii ve yeni Genel Sekreterler ile Daire Başkanları'nın gözaltında olduğu belirtiliyor.
Emniyet'in izmir Büyükşehir Belediyes'ndeki ihaleleri bir yıldır takip ettiği belirtiliyor. Son operasyonda savcılık Sayıştay raporlarını da dikkate aldı.
Soruşturma içinde Büyükşehir Belediye Başkanı da var ancak gözaltına alınmadı.
KUŞADASI'NA DA BASKIN
Kuşadası ilçe Emniyet Müdürlüğü' ne bağlı polis ekipleri sabah saatlerinde belediyeye geldi. Memurların belediyeye girişine izin vermedi CHP' li Belediye Başkanı Esat Altıngün de belediyeye geldi...
ankara, istanbul, kayseri belediyelerinde dönen binlerce yolsuzluktan haberi olup da semtine uğramayan akp polisi izmir belediyesine uğramış. şimdi eğri oturup doğru bakarsak belediyeler bir partinin en kolay kusur bulunacak tarafıdır. akp ve kürtçü islamcı cemaatin aklına bu cinlik de ondan gelmiştir seçim öncesi. hatta daha da ileri gideyim son nevruz kutlamalarında pkk'lı orospu çocuğu leşlerinin posterlerinin asıldığı kutlama gösterilerini düzenleyen chp'nin gelecek belediye seçimlerinde izmir belediyesi'nden gitmesine sevinirim. o zamana merkez sağ ya da soldan makul bir parti ve aday çıkar nasıl olsa bu çakallar gene avucunu yalar. ancak sosyal taban bulamadıkları izmir'i bu tarz çete yöntemleriyle ele geçirebileceklerini sanmak ve buna teşebbüs etmek bazılarının başını çok fena yer ve bunu yapanları kimse kurtaramaz.
AKP saldırıyor, fütürsüz ve kontrolsüz bir saldırı... Bir milletvekili daha çıkarabilmek, insanların aklını karıştırmak için elinden geleni ardına koymuyor...
Önce güneydoğu'da BDP'lileri oyuna getirmeye çalıştı. Kendilerini sevmem ama BDP'liler haklarını söke söke alınca kuyruğunu kısıp mazlum edebiyatı yaparak pradan da puan kapmaya çalıştı...
izmir, onların "gavur" ilan edecek kadar hırslandıkları bir şehirdi. CHP'ye zarar vermek, karalamak için Deniz Fenerinde (Pardon, hükmü kesin olan deniz fenerinde) bir baskın, bir dava bile açılamazken CHP'li belediyelere ard arda baskınlar yapıyorlar...
Hiçbir şey bulamayacaklar elbet ama zaten amaçları da sadece suyu bulandıormak...
AKP, eleştirdiği o "tek parti" döneminin bin beteri uygulamalara imza atıp hala "demokrat" geçinebiliyor... devlşetin valileri AKP seçim kampanyalarına katılıyor, Hoca efendiye laf atan gençleri yuhluyor, AKP milletvekili adaylarına "nazar boncuğu" takıyor, seçim zamanlarında kömür ve erzak dağıtıyor...
Kısacası AKP var gücüyle çalışıyor... Çünkü bu dönem, son darbeyi vurmak istedikleri; yeni bir mübarek rejimi yaratmak için "fırsat" gördükleri dönem...
Türkiyeyi "dönüştürmek" için son dönem...
Ağızlarından fışkıran salyalara bakın, Türkiye'nin yarınını göreceksiniz...
deniz feneri yolsuzluğu, kpss sorularının çalınması, ygs'deki şifreleme olayına dair izmir büyükşehir belediyesinde belge veya döküman mı aranıyor acaba diye düşündüren baskın.
02.05.2011 tarihinde polis ekiplerince izmir Büyükşehir Belediyesi'ne karşı yapılan eylem. Ne tuhaftır ki daha polis ekipleri belediye binasına girmeden TV'lerimizin canlı yayın araçları ve kameralar belediye çevresinde ve Konak Meydanı'nda pozisyonlarını almışlar. Anlaşılan emniyet güçleri belediye binasına girmeden önce bunun haberini medyaya servis yapmış. Öyle ki Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bile baskını medyadan öğrenmiş. Belediye binasına gelince de emniyet kuvvetleri ile karşılıklı atışmaları olmuş. Denilen o ki arama izinleri olmayan emniyet güçlerinin belediye binasında kalmasına izin vermemiş ama arama izni derhal çıkıp gelmiş ve baskın adı verilen rezalet de devam etmiş. Burada medyamıza da yazıklar olsun demek lazım. Bu olay sanki ispatlanmış gibi baskın denilerek (!) web sitelerine veriliyor. Haberi ilgi çekici hale getirmek için insanları karalamayı umursamıyorlar. Aynı zamanda yanlış yönlendirmeyi de.
Elbette kimse gerizekalı değil. BU yapılanların AKP ve Kirli Siyaseti'nin bir parçası olduğu malum. AKP'nin bu yöntemi ilk değil çünkü. Daha önce de yapıldı ve yine yapılacaktır. Ne gariptir ki MHP'li vekillerin kaset skandalından hemen sonra CHP'li bir belediyeye bu yapılıyor. Ne gariptir ki hiç bir AKP'li belediye kanunsuz bir şey yapmakla suçlanmıyor. Adalet ve Kalkınma partisi sözde... O zaman Adalet ve Kalkınma Partisi'ne söylemek gerekir ki "Adalet topaldır ama eninde sonunda gitmesi gereken yere gider." Ertuğrul Günay gibi AKP'li bir bakan bile "Olayların zamanlamasından rahatsızlık duyduğunu" dile getirmiş.
Adaletin işine karışılmaz deniliyorsa eğer Recep Akdağ'ın, bir sağlık bakanının haklarında soruşturma açılan Van'daki sağlık kurumlarıyla ilgili yolsuzluk soruşturmasını neden durdurduğunu da araştırmak lazım. izmir AKP'ye oy vermediği için ceza üstüne ceza yiyor, sopa üstüne de sopa. Ama bilmeleri gereken şu ki; bu iş böyle olmaz. Biz salak değiliz, olmayacağız da. Yine kaybedeceksiniz, inadına oy verilmeyecek size. Sırf şu faşizan tavırlarınız bile oy kaybetmenize sebep. Ama insanları aptal yerine koymak, affedilemez.
Bu arada insanlar Konak Meydanı'na toplanarak protestolarını dile getiriyorlarmış. Binlerce kişi diyorlar. "Türkiye Laiktir Laik kalacak" diye bağıran binlerce kişi. Anlayana tabi... Artık akşam televizyonlardan bakarız. Bir de joplasınlar onları ki AKP tamamen unutsun izmir'i...
izmir de her şey süt liman güllük gülistanlıktır.hangi çılgın dokunup da dosyalarda yolsuzluk aramaktadır.
çok ayıp hem yolsuzluk olsa bile size de polis oldunuz diye gelip de her önünüze gelen yere baskın yapamazsınız.bi kere burası beyaz türklerin mahallesi:izmir.
burda dönen dolapları bir dolap sahipleri bir de allah bilir.
kayseri belediyesi'ndeki yolsuzluk iddaaları sümen altı edilir, dosyalar aylarca bekletilirken, elazığ'da benzer söylentiler varken, deniz feneri davası yıllardır dosya inceleme bahanesi ile bekletilir, sonuçlandırılamazken, kimse beni yolsuzlukların üzerine gidildiği için izmir belediyesi'nin basıldığına inandıramaz. aklınızı kullanın biraz, körü körüne partizanlık yapmayın. senin baskının kötü, benim baskınım iyi muhabbetleri çevirmeyin.
madem izmir'de yolsuzluk iddaaları var, tamam bas o belediyeyi, ama kendi belediyelerindeki idaaları da araştır, oraları da bas ta inanalım tarafsız olduğuna, gerçekten yolsuzlukla mücadele ettiğine.
bu tür baskınların içeriğinin boş olup olmadığı bir yana toplumun bir kesiminde yarattığı tepkiyi giderek derinleştirmekte, ayrışmayı ve partizanlığı giderek kemikleştirmektedir.
şahsen izmir bb'de yolsuzluk var ya da yok diyemem, henüz yargıya ulaşmış bir şey var mı o da belirsiz. ancak şu 1 haftada yaşanan süreci -kaset skandalları ve bu baskın- özellikle başbakanın mhp tabanına yapmaya çalıştığı şirinlik ve aynı zamanda bahçeli ile olan ağız dalaşı, ysk kararı ile bdp gerginliği muhalefet üzerinde çeşitli tarzda oyunların denendiği şüphesini uyandırıyor. bu anlamda muhalif kesimin refleksif tepkisini hoş görmek gerekir. bu süreçte hükümet ile alakalı en küçük olumsuz bir haberin bile yapılamaması, üstelik içi boş bir projenin yaygarasının kopması, muhaliflere hiç bir yerde yaşam hakkı tanınmamasına karşın hükümetin hale zulüm gördüğünü söylemesi hiç te inandırıcı değil.
naçizane görüşüm tüm bu örnekler dahilinde hükümetin o vadettiği %50 lik oy potansiyelini sadece bu tepki nedeniyle bile alamayacağıdır. eğer seçime yakın bir dönemde patlatacağı başka bombalar yoksa.
şunu görüyorum ki siyasi üslup ve politik anlayışımız hızla başka bir geleneğe doğru kayıyor. bunu giderek siyasi yaşamımızda her tabakada rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. öyle ki 90 lı yılları yaşamış biri olarak yine de o dönemin siyasi liderlerinin bugünden daha bir diplomatik bir dille biribirini eleştirdiğini hatırlarım. anahaber bültenleri ile yazılı basından artık giderek uzaklaşıyorum. bunda medyanın tekelciliği en büyük neden.
izmir bb'ye yapılan bu baskın da ve diğer olaylarlar da zaten öteki yani muhalif seçmenin halihazırdaki tercihini perçinlemekten başka bir işe yaramaz. zira ösym skanddal silsilesi ve heykel barbarlığı benim hükümetten kilometrelerce uzaklaşmamın iki nedeni. oysa takdire değer icraatları olmasına rağmen.
burada belirtmeden edemeyeceğim bir anekdotu ise aktarmam gerek. yorumsuz elbette. çalıştığım kurumda öüğrencilerle karşılıklı muhabbetimizin bir yerinde 1940 lı yılların seferberlik ekonomisi söze takıldı. haliyle ekmeğin karneye bağlandığı bu dönem hepimizin malumu. bir öğrenciden şu cümleleri duymak ise beni dumurdan dumura uğrattı. ona göre bir chp li vekil "ekmek bulamazlarsa pasta yesinler" demiş. varın yorumu siz yuapın seçmenin genel profili ile ilgili.