Bir hiç iyilik için gözlerim
evetliyor bir mavi, bir gri,
bir kırlangıç, bir buz pembeyi
Bir hoş esinti omuzlarımı serinletiyor
iki göreli güç dövüşürken yerellik çıkmazında.
Bu an; bu baskıcı bu tiksinç bu anlamsız
bu hoşgörülü bu eşsiz bu gül yüzlü
zaman parçası
Karanlık bir kutu belleğimde
(yaşamamışlığımdan)
Bir Romen sarayının dürtüyor görkem bulutunu,
iç karanlığımda yineliyorum
Görümünü; kusan aslan başlarının
bakışıklı çiçek tarhlarının,
etkiye açık yaşımda-
oylumu sonsuz denize açılan
mermer alanla bütünlenen utku tahtının.
Ve bu an itelediğim ilençlediğim,
kutlandığım, tapınarak sarmalandığım
bu anda
Toprakla kapanmış bir deniz cesedi üzre
oturmuşum o ak melek tenli tahtın
gülünç taslağında...