bilimi temelinden değiştiren ve hakikat olan E=mc2 yi insanoğlunun tartışmasız bir şekilde tanrıyı keşfi olduğu hakikati ve gerçeği göz önüne alındığında bilimle alakası olmayan ve bilime bir arpa boyu yol kat ettirmemiş maymuncuk anahtarı kılıklı teorinin savunucuları olarak geçinen sözde bilim adamlarının tanrıyı ister istemez kabul etme durumudur.
sıkça yapılan bir yanlış olarak "darwinist" sözünden kastedilen "evrim teorisini kabul eden(ki başlı başına saçma bir tanımdır bu, teoriyi kabul etmek, pekii..)" ise, yer çekimi teorisini kabul eden yaratılışçı'ların saçma sapan bir şekilde giydirmeye çalıştığı adamdır.
papağanlara bilgilendirme notu 1: darwinist: resmi bir tanımı olmasa da, ya "evrim sadece doğal seleksiyonla gerçekleşir, başka tespit edilebilir bir nedeni yoktur" diyebilecek kadar bilgisiz, bu devirde hala var mıdır meçhul olan, varsa bile zaten bilimadamlarının zebellahının kaale almayacağı****, veya evrim teorisini "sosyal" boyutta değerlendiren, sosyal darwinist de denilen "ideoloji" mensubu. darwinizm kelimesi bilimsel arenada kullanılmaz pek. evrim teorisi ve darwinizm aynı dalgalar değildir anlaya(maya)cağınız.
papağanlara bilgilendirme notu 2: bir kuramın/teorinin(hadi diyelim ki teori kavramının bilimsel olup olmadığı tartışılabilir olsun) bilimsel olup olmadığına zaten bilimadamları karar verir. ayak takımı, kahvehane tayfası değil. -bkz: peer review- yani sunulan argüman zaten başlı başına kendi içinde bir mantıksal safsata oluşturmaktadır burada. neyin bilim olup neyin olmadığına herkesin karar verebilme yetkisi olsaydı şu an hala elektriği bile keşfedememiş olacaktık.
papağanlara bilgilendirme notu 3: başka bir safsata da evrim teorisi vs din safsatasıdır ki, bunun sadece cahil cühela insanlar tarafından dile getirilen bir kaygı olduğu, örenğin, cehaletin fink attığı şu platforrmda bile gayet fazlaca dile getirilmiştir. mesela şu vardır bu konuyla ilgili:
cünkü izafiyet teorisi sadece zamanla ilgili olarak degil yildizlarin birbirlerinden uzaklasmakta oldugu ve isik tayflarinin bundan dolayi mütemadiyen kizila dogru kaydigi konusuyla da ilintilidir. bu konuyu teleskopcu edwin hubble tamamiyla kesfetmistir.
dogrudur, bu mesela kuran´daki bilgi verimiyle kiyaslanacak olursa, allah´in kesfi anlamina gelmektedir. yildizlarin su an icin birbirlerinden uzaklastiklari filmi geriye dogru oynatacak olursak, yildizlar birbirlerine yaklasacak, en sonunda birbirlerinin icine gecerek bir noktadan ibaret hale geleceklerdir. buna da biz "big bang" diyoruz. big bang sanirsam "yoktan varedilmenin" bilimcesidir. hersey bir noktada yaratilmis, sonra da birbirlerinden "kontrolllü" bir sekilde ayriltirilmislardir (kontrollü, cünkü kontrolsüz olsa,ve daha hizli olsa atom izotoplari birbirlerini yakalayamayacak, birbirlerinin cekim etkileri altina giremeyeceklerdir, yok eger yaklasim daha yavas olsa, bu sefer de atom parcaciklari birbirlerini cok daha güclü bir sekilde cekecekler, ve "genisleme" gerceklesmeyecektir. o cok kritik ayrisim big bang´te gerceklesmemis olsa, ne atom, ne yildizlar, ve buna binaen ne gezegenler, ne hayat ne de biz, olmazdik. big bang´teki "patlamanin" -ki bilindigi patlamalar genellikle bir seyleri yok ederler, big bang evren tarihinde cok önemli bir seylerin olusuma basladigi tek patlamadir- kontrollü olmasinin bütün evrenin olusumunda cok önemli bir yere sahip oldugunu bize göstermektedir.)
steven hawkings evrenin genisliyor olmasinin ve yildizlarin, galaksilerin birbirleri üzerindeki cekim durumlarinin bu genislemeyle gitgide daha kritik hale gelmeye basladigini söylemistir.
herkes neye nasil inanacaginda serbesttir. ancak mantik ve bilim bu serbestligi kisitli hale getirmektedir. bir insan bütün bunlari duyup ögrendikten sonra, hücrenin kendisini birden bire cok karmasik bir bicimde bölmeye basladigina, dogal seleksiyon denilen sacmaliga, inanamaz. yani tabii, isterse inanir, ama inanirsa kendi mantigiyla celiskiye düser. dogal seleksiyon denilen sey, mesela masaldan baska bir sey olamaz. canlilarda, en kücük bir biriminin evrimini tamamlamamis olmasi durumunda yari yariya calismayacak bir sürü sistem vardir. sindirim sistemindeki bütün uzuvlar birden olusmadan canli sindirim yapamayacak ve ölecektir. ve bu öylesine kritiktir ki, midenin salgiladigi bütün enzimler de aynen yerli yerinde olmak zorundadir. ya da görme kabiliyeti, öyle yüzyillar, binyillar icinde gelisemez, o bütün bir sistemdir, ve bir kismi calismazsa, diger hicbir kismi calismayacaktir. duyma hakeza öyledir. canlilardaki bütün sistemler birbirleriyle son derece girift bir bicimde baglanti halindedirler, ve kendi fonksiyonlarini devam ettirebilmek icin o fonksiyonalitenin icindeki en kücük birime, muhtactirlar. böyle bir durumda, ki bu canlilar icin tamamen normal bir durumdur, seleksiyon olsa, ne ucma kabiliyeti, ne görme, ne sindirim kabiliyeti, gelisebilir. zaten....üreme kabiliyeti mükemmel olmayan bir canlinin dogurdugu sey, derhal ölecektir. onun mesela derhal gelismemesi halinde, yani mesela onbin yil sürmesi halinde, dünyada canli varlik kalmayacaktir. iste bu yüzden dogal seleksiyon denilen sey, deli sacmasidir, sistemlerin gelismeleri öyle binlerce yil süremez, cünkü sistem mükemmel olmazsa, bu durum canlinin hayati fonksiyonlarin etki etmekte ve canli derhal ölmektedir. bu sistemlerin herbirinin tesadüf falan bir yana birakilarak, birdenbire calisir halde "üretilmis" olmasi gerekir. yoksa bu girift sistemler calismayacaklardir. sindirim sistemindeki uzuvlar ,hepsi birden mükemmel olmadigi bir durumda canli ortaya ciktigi daha ilk gün yemekle icmekle ilgili cok büyük problemler cekecek, ve hic de öyle yillarca yasayamayacaktir.
evrimciler kanser arastirmalarinin hizla yol aldigi günümüzde cok feci köseye sikistirilmakta, hücrenin bölünmesinin karmasikligi karsisinda, öyle bir seyin tesadüfen olamayacagini kendi mantiklari da kavradigi icin, son derece zor duruma düsmektelerdir. zira kanser hücrenin "kontroldisi" bölünmesiyle ilgili bir hastaliktir, ve bak, sistemdeki o sekil bir hata canlinin ölümüne sebep olmaktadir. kanserli hücreler bile ayni kalitede kanserli hücreler üretmektelerdir. hücrenin bölünmesi konusu iyice aydinlanmadan ortaya atilmis bir teori olan evrim teorisi, bu arastirmalar devam ettikce,iyice derin yaralar almaktadir. hele dna ve dns konularinin tesadüfen olusmasi konusunda evrimciler kendi iclerinde bile celiskilere düsmektedirler. dna ve dns, "allah tarafindan yazilmis software´ler" dirler ve tesadüfen olusmalari imkansizdir. her canlinin degisik dna ve cok degisik dns yazilimi olmasi gercegi canlilarin birbirlerinden türedigi seklindeki bir görüsü gecersiz hale getirmektedir.