iz bırakan şiirler

entry99 galeri0
    74.
  1. Ne yalanlarda var ne hakikatte,
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış,
    Boşuna gezmişim yok tabiatta;
    Içimdeki kadar iniş ve çıkış!..
    Necip fazil
    1 ...
  2. 73.
  3. 72.
  4. Bütün pencerelerde bekleyen benim,
    ve
    ve
    O çalmayan bütün telefonlarda
    Aylardır konuşan da.

    Kabul.
    Bir kez yolda karşılaşalım
    onunla da avunacağım.
    Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
    Sesini duysam, susacağım.
    Yel esiyor ama
    Değirmen dönmüyor.
    Kuraklık bu,
    Adın ekmeğe dönüşmüyor

    Turgut Uyar
    1 ...
  5. 71.
  6. bil ki bir düelloda
    acı bir şey vardır
    ölüm korkusundan da:

    dün en güvendiğin adam
    karşı tarafın şahididir
    ve daha acıdır bu
    ölümden de korkusundan da

    (bkz: cemal süreya)
    1 ...
  7. 70.
  8. iki güneş geçti bir gece
    Biraz yağmur yağdı bana
    Biraz ben yağmura…
    Sevdiğim bir şarkı çıktı radyoda
    Yarısına ben eşlik ettim
    Yarısına gözlerim…
    Anlatmak istemiyorum ama
    Ben seni burada çok özledim!

    ceyhun yılmaz
    1 ...
  9. 69.
  10. Hepsini yazamayacagim adi sadece mona roza dinlemeyenlerin dinlemesini kesinlikle isterim.
    0 ...
  11. 68.
  12. yaş 35, seyyid tahayı ziyaret, şehrin kalbi ve yar o ki şiiri.
    0 ...
  13. 67.
  14. seviyorum seni,
    ekmeği tuza banıp yer gibi.

    geceleyin ateşler içinde uyanarak,
    ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.

    ağır posta paketini,
    neyin nesi belirsiz,
    telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.

    seviyorum seni...
    denizi ilk defa uçakla geçer gibi.

    istanbul’ da yumuşacık kararırken ortalık,
    içimde kımıldayan bir şeyler gibi.

    seviyorum seni...
    yaşıyoruz çok şükür der gibi.

    nazım hikmet
    2 ...
  15. 66.
  16. hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
    benimle meydan oku her çaresizliğe
    benimle uyu, benimle uyan
    birlikte varalım onuncu aylara
    ben bir eylül,
    sen haziran…

    ümit yaşar oğuzcan
    0 ...
  17. 65.
  18. Mona Roza.

    Şu vakte kadar beni daha fazla etkileyen şiir olmamıştır.
    0 ...
  19. 64.
  20. Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
    Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver!
    Yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer!
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın....

    Ram ol bana, ruhun yeni bir âleme girsin...
    Yazmış kaderin: Aşkıma ömrünce esirsin!
    Aklınla, şuurunla, hayâlinle bilirsin.
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın..

    Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
    Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
    Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
    Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...

    Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
    Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
    Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
    Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

    Hüseyin Nihal ATSIZ
    2 ...
  21. 63.
  22. necip fazıl kısakürek-zindandan mehmede mektup

    Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de, geri adam, boynunda yafta...
    Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
    Kavuşmak mı? .. Belki... Daha
    ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
    Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
    Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
    Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık
    konak. Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
    Bir âlem ki, gökler boru içinde!
    Akıl, olmazların zoru içinde.
    Üstüste sorular soru içinde:
    Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut
    mu? Buradan insan mı çıkar, tabut mu? Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
    Kaydını düştüler, mühür basıldı.
    Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
    Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
    Bahçeye diktiği üç beş karanfil... Müdür bey dert dinler, bugün
    'maruzât'!
    Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
    Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
    Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem! Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
    Sayım var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
    insanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik, mintanlarla et. Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
    Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
    Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
    Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
    Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem! Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
    Dakika düşelim, senelik paydan!
    Zindanda dakika farksızdır aydan.
    Karıştır çayını zaman erisin;
    Köpük köpük, duman duman erisin! Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
    Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
    Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
    Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
    Kanla dolu sünger... Beynimi içtin! Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
    Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
    Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
    Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
    Güneşe göç var da, kalan biz miyiz? Ses demir, su demir ve ekmek demir...
    istersen demirde muhali kemir,
    Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
    Garip pencerecik, küçük, daracık;
    Dünyaya kapalı, Allaha açık. Dua, dua, eller karıncalanmış;
    Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
    Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
    Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
    iplik ki, incecik, örer boşluğu. Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
    Karanlığında nur, yeniden doğuş...
    Sesler duymaktayım: Davran ve
    boğuş!
    Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
    Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
    Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
    Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
    Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
    Gün doğmuş, gün batmış, ebed
    bizimdir!
    (1961) Necip Fazıl Kısakürek
    2 ...
  23. 62.
  24. Atatürk ten son mektup

    siz beni halâ anlayamadınız.
    ve anlamayacaksınız çağlarca da...
    hep tutturmuş 'yıl 1919, mayıs'ın 19'u diyorsunuz.
    ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.
    mustafa kemal'i anlamak bu değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil.

    bırakın o altın yaprağı artık,
    bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
    siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
    hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?
    mustafa kemal'i anlamak yerinde saymak değil.
    mustafa kemal'in ülküsü, sadece söz değil.

    bana, muştular getirin bir daha,
    uygar uluslara eşit yeni buluşlardan...
    kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
    uzaya türk adını atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
    mustafa kemal'i anlamak avunmak değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil.

    hala, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
    hala oturmuş, 10 kasımlarda bana ağlıyorsunuz.
    uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!
    uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların...
    mustafa kemal'i anlamak göz boyamak değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil...

    beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız;
    laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
    bilim ağartsın saçlarınızı... kitaplar...
    ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
    mustafa kemal'i anlamak ağlamak değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil.

    demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü...
    görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
    birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
    hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
    mustafa kemal'i anlamak itişmek değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil.

    arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
    bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
    bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
    paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!
    mustafa kemal'i anlamak aldatmak değil,
    mustafa kemal ülküsü, sadece söz değil...

    halim yağcıoğlu

    ilkokul 3e giderken ezberlemiştim hey gidi hey.
    0 ...
  25. 61.
  26. sen bir denizdin
    bense bir nehir
    bizi izliyordu bütün şehir

    yoruldum ve durdum sana akan diğer nehirleri kıskandığımdan

    şimdi sen
    susuz bir denizsin
    bense kurumuş bir nehir
    kendine başka eğlence buldu şehir

    vedat özdemiroğlu
    0 ...
  27. 60.
  28. Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme, ben cahil kalayım!.. (Nazım Hikmet)
    2 ...
  29. 59.
  30. her hafta bi düş pazarı, kurulur bu sokakta.
    hünerler sergilenir, defolar saklanır.
    pazarlık yeridir burası, bi eksik bi fazla.
    herkes bir şey kazanır ya, kaybeder biraz da.

    o gün bütün tezgâhlar renklidir bu sokakta.
    avare dolanmalar zevklidir.
    taze kokar çiçekler.
    etiketler gizlidir, belli olmaz pas.
    çünkü satılan sevgidir bu sokakta.

    boş bi kalbe muhteviyat aranır bu sokakta.
    sevgi yırtıklarına taze tenler yamanır.
    kötüdür içten içe.
    bi ışık yanarken,
    bi başkası mutlaka kararır bu sokakta.

    bahar gibidir ama, kara kış bu sokakta.
    bi satır güzel sözü, arayış bu sokakta.
    çoktandır burda evim, alışmışım nafile.
    sende kabul edersen gülüm kalalım bu sokakta.

    izleyip öylece dur ve düşün.
    utancını gizle, bak yüzüme.
    izleyip öteden, seyret sessizce düşün kendini,
    nedir yerin bu aşağılık sokakta.
    0 ...
  31. 58.
  32. 57.
  33. aşk kaçmaktan çok
    kovalamayı sever
    görmekten çok özlemeyi
    dokunmaktan çok düşlemeyi
    ve aşk öyle haindir ki
    nerde imkânsız varsa onu sever.
    özdemir asaf .
    0 ...
  34. 56.
  35. seni dusunmek guzel sey, umitli sey. dunyanin en guzel sesinden, en guzel sarkiyi dinlemek gibi birsey...
    1 ...
  36. 55.
  37. Sana;
    Evet sana
    batıdan doğduğunu sandığın güneşin,çocuğu
    Sana, avuçlarımda ufalanmış kırmızı kiremitler getirdim
    Hani oynardık aynı sokağın hava kararmadan önceki saatlerinde.
    Aynı gülen annelerin
    Aynı adımlarla yürüyen babaların
    Uyuduğu evlerden koşmuştuk yollara.

    Sana güzel yüzlü, kara kirpikli,
    ağlayan kardeşim benim,
    sana aynı topraktan bir parmak çaldım.
    Hani başka yerlerde fasülye yetiştirmeyi de öğretmişlerdi bize.
    işte onun gibi iplik gibi, pamuk gibi toprak veriyorum sana.

    Yoksa biz hep aynı ağladık seninle
    Derdimiz oldu sonra duvardaki izler
    sokağa düşen canlar,sarsıntılar, duvarlar.
    Sonra senin canını iki dağ arasında bıraktılar
    benimkini taş üstünde koymadılar.

    Güzel kardeşim benim,yaralı yüzüm benim
    Seni ağıtlara sürüklediler
    Beni ah’lara
    Sana elimle toprak getirdim,
    Sana elimle kırmızı kiremitler , demir gökyüzü getirdim.

    Hadi uyanalım kardeşim, hadi…
    Hadi uyanalım kardeşim, hadi…
    Hadi uyanalım kardeşim, hadi…
    Hadi uyanalım kardeşim, hadi…

    Dila Akduman
    oramda buramda izi çoktur bu şiirin..
    0 ...
  38. 54.
  39. Sesinde ne var biliyor musun
    Bir bahçenin ortası var
    Mavi ipek kış çiçeği
    Sigara içmek için
    Üst kata çıkıyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Uykusuz Türkçe var
    işinden memnun değilsin
    Bu kenti sevmiyorsun
    Bir adam gazetesini katlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Eski öpüşler var
    Banyonun buzlu camı
    Birkaç gün görünmedin
    Okul şarkıları var

    Sesinde ne var biliyor musun
    Ev dağınıklığı var
    ikide bir elini başına götürüp
    Rüzgarda dağılan yalnızlığını
    Düzeltiyorsun

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söyleyemediğin sözcükler var
    Küçücük şeyler belki
    Ama günün bu saatinde
    Anıt gibi dururlar

    Sesinde ne var biliyor musun
    Söylenmemiş sözcükler var. camal süreya .
    1 ...
  40. 53.
  41. Her Gün Seninle

    Güzel olan
    Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
    Erimek yarını olmayan zamanlarda
    Durdurmak bir yerde bütün saatleri
    Bütün kuralları kırıp parçalamak
    Sonra varmak o yerlere
    Mevsimlere dur demek
    Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
    Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
    Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
    Delicesine içmek
    Ve unutabilmek her şeyi ansızın
    Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
    Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
    Güzel olan
    Sevmek seni Tanrılar gibi
    Seninle Tanrılaşmak.

    Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin
    Ne bu şehir kalacak
    Ne bu duygusuz sürü
    Bu korkunç kalabalık
    Her vapur seni getirecek bana
    Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
    Kapılar sana açılacak
    Senin için söylenecek şarkılar
    Şiirler senin için yazılacak
    Her evde bir resmin
    Her meydanda bir heykelin olacak
    Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
    Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
    Kopup ötelerden, ötelerden
    Yalnız bana geleceksin
    Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin.

    Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
    Sende buldum erişilmez hazları
    Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
    Duyguların en ölmezini sende duydum
    Susuzluğum dudaklarında dindi
    Yalnızlığım ellerinde
    Çoğu gün unuttum açlığımı
    Sende doydum.

    ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
    Anladım yaşadığımı her nefes alışta
    Seninle geçtim bütün zamanlardan
    Seninle var oldum
    Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.

    Boynunda bir yer vardır, ben bilirim
    Ne zaman oradan öpsem,
    Değişir gözlerinin rengi
    Yanar dudakların, terler avuçların
    Dökülür kapkara aydınlık gibi
    Omuzlarına saçların
    Gitgide artar kalbinin vuruşları
    Bir musiki halinde dünyamı doldurur
    Ansızın bütün sesler kesilir
    Zaman durur
    Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde
    Her gün seninle yeniden var oluruz
    Eriyip kaybolduğumuz yerde.

    Sesini duymadığım gün
    Yaşanmış değil
    Açan çiçek değil
    Öten kuş değil
    Yüzünü görmediğim gün
    içimde yıldızlar sönük
    Güneşler güneş değil
    Seni sevmediğim gün
    Seni anmadığım gün
    Olacak iş değil.

    Her günüm seninle geçsin
    O güneşe en yakın
    Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
    Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
    insan ayağı değmemiş ormanlarda
    Uzaklarda, en uzaklarda
    O gemilerin uğramadığı limanlarda
    Işığım ol, alınyazım ol benim
    Vatanım ol, evim ol
    Yeter ki bir ömür boyu benim ol
    Her günüm seninle geçsin.

    Ümit Yaşar Oğuzcan
    1 ...
  42. 52.
  43. O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..

    nazım hikmet ran
    3 ...
  44. 51.
  45. Ben mi koştum bu hünsalığa?
    Gece taşarken kadın topuklarından,
    Bilerek ya da bilmeden sevdim diyenler,
    Yasını kazarken yüreğimin.

    Güz mü yanlış rengiyle?
    Kışlar mı yaşam aralığı kadına?
    Kutlandık ezgisi böyle uzak,
    Yalnızlık, yalnızlık bitimsiz.

    Gece: ipek dokusu çözüldüğünde
    Ellerim: eksik cennetim benim.

    zelda nilgün marmara
    2 ...
  46. 50.
  47. Boşver Be Yaşı Başı

    gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?..
    şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
    sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
    koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
    gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
    gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
    Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
    ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
    bırak aksın yollarına.
    yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
    sen inan yüreğine,
    hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
    büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman.
    aklın da maaşallah yerinde,
    e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
    akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
    boşver yaşı başı,
    aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?
    takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
    o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
    atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir
    kış günü, öl gitsin...
    parayı pulu savurup,
    bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
    savrul gitsin...
    Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim,
    kendi yüreğinden başka kim?.
    Aklını al da öyle git,
    ister bir duvara, ister bir od aya, ister kıra
    bayıra vur da git.
    Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle
    bırakmadıkça birine.
    O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
    seveceksen ve öleceksen uğruna...
    yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa...
    yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
    sen mi biteceksin?
    çekeceksen bile bayrağı,
    yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin?

    Can Yücel
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük