“gelecekten söz eden her kimse namussuzdur, tek geçerli olan güncel olandır ve işte biz, çayırda yan yatmış can çekişen koyunlar gibiyiz, bir yandan can çekişiyor, bir yandan otlanmaya devam ediyoruz."
"...arabayla dolaştık mezarlıkta. küçük evleri andırıyorlardı; sütunlar, basamaklar filan. ve hepsinde kilitli, demirden bir kapı...kiminde çiçek vardı, küçük vazolarda ama çoğunun çiçekleri solmuştu. kiminde karı-koca düzgün bir biçimde yan yanaydı. kiminde birinin mezarı açık bekliyordu. genellikle ölmüş olan adamdı..."
Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşerenin biriyim. Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, onlar yalnız aptallardır.
kendinize yalan söylemeyin. kendisine yalan söyleyen ve sadece bu yalanları dinleyen insan öyle bir noktaya gelir ki; kendi içindeki veya çevresindeki doğruları fark edemez, bu yüzden kendine ve başkalarına olan saygısını kaybeder. saygısını kaybeden insan ise artık hiçbir şeyi sevemez.
“...yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir...
bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. hile yaptığın, yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun.”
-kızının o adamla evlenmesi hakkında ne dusunuyorsun?
-temiz bir cocuk. mutlu bir evlilikleri olur. kızımın zengin bir adamla evlenmesindense onu cok seven, kalbi ve ic dunyası zengin, iyi bir adamla evlenmesi beni memnun eder.
fırtınada bütün halatları kopan, son halattan da kurtulursa hangi limana düşeceği meçhul bir gemi gibi yalpalarken, aşkla örülü o son halatın beni sımsıkı kavradığını hissediyorum.
-neden yunanistan a bu kadar hayransın?
-cunku ısıgın ve yoksullugun ulkesi.
-sen tam bir romantiksin.
-henry miller: insanların az seyle mutlu olabilecegine inanan bir deliyim. burdaki ısık butun cirkinlikleri kapatır. yunanistan ısıgın ulkesi benim icin. burası kutsal toprak.
-ya halkın fakirligini gormuyor musun?
-inanın bana amerika da fakirlik daha kotu.
-tabi senin tuzun kuru boyle konusuyorsun.
-paranın olmaması ve sefil olmak ayrı seyler. atina ya kadar yol param var. sonrasında nasıl donecegimi henuz bilmiyorum. benim de param yok. ama ben kendi kanatlarıma inanıyorum. istedigim zaman yeniden baslarım. amerika nın en guzel yanı bu. seni hep yeniden baslayabilecegine inandırır.
-kadehi mi amerika ya ve kendine inanan henry miller a kaldırıyorum.
-hep beraber: yamas! cheers!
''insan Her Şeyi Yaratanın bir parçacığını içerir. insanlar buna Ruh adını verir. Bu formda (maddede tutsak) onun varlığı Onun planının bir parçasıdır, çünkü onu gözlemeden bir şey yaratmanın hiç bir anlamı yoktur. Aynen insan için ruhsal dönüşümlerini gözlemenin değerli olması gibi, Ruhları gözlemek Tanrı için değerlidir; O'na geri dönen değerlidir. Aynı zamanda, seçme özgürlüğü insanın kendisi ile kalır. insan herhangi bir yolu seçmekte özgürdür. Ama Sonsuzluğa giden yol dışında her şey geçici ve ölümlüdür. Ruhsal gelişme ve Ruh ile birleşme üzerine, Ruhsal doğadan bir Gözlemci olan tam olarak Şahsiyettir, ki, Yaratıcısı gibi, kendi gözlemi sayesinde maddi dünyada bir çok şeyi değiştirebilir. Örneğin, sadece kendi kaderini değiştirmek değil, başka insanların kaderlerini değiştirmek ve etraftaki dünyada değişimler yaratmak. ''
kabadayıyı severim...
it ve serkeşini değil de, şovalye ruhlu ve haksızlığa karşı korku hududunu usulünce aşanı...
şairanelik tüten her şeyin yanındayım!..