beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi. boş yere mağaramdan çıkarma beni.
alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna...
in that year we had an intense visitation of energy
when radio dark night existed and assumed control
and we rolled in it's web
consumed by static and stroked by fear
we were drawn down long from a deep sleep.
"Ben yalnız ve yalnız onu, böylesine içten, böylesine derinden severken, ondan başka birini ne tanıyor, ne biliyorken, ne de başka birine sahipken, nasıl olup da bir başkası onu sevebiliyor; sevmeye yelteniyor? bazen aklım bunu bir türlü almıyor."
"eve gelirken on paket sigarayla bir deste kibrit aldı. odasının ışığını yaktı. elindekileri karyolanın altına, boş bavula koydu. çevresine bakındı. yoktu. oturma odasını da aradı. orada da yoktu. bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. kadınlar da böyleydi. dünyada gereğinden fazla kadın vardı ama, bir teki yoktu."