iz bırakan şiirler

    10.
  1. Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
    parmaklarımı kanatarak
    kırasıya
    çıldırasıya...
    Erkek kadına dedi ki:
    -Seni seviyorum,
    ama nasıl,
    kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
    yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
    yüzde hudutsuz kere yüz...
    Kadın erkeğe dedi ki:
    -Baktım
    dudağımla, yüreğimle, kafamla;
    severek, korkarak, eğilerek,
    dudağına, yüreğine, kafana.
    Şimdi ne söylüyorsam
    karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
    Ve ben artık
    biliyorum:
    Toprağın -
    yüzü güneşli bir ana gibi -
    en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
    Fakat neyleyim
    saçlarım dolanmış
    ölmekte olan parmaklarına
    başımı kurtarmam kabil
    değil!
    Sen
    yürümelisin,
    yeni doğan çocuğun
    gözlerine bakarak..
    Sen
    yürümelisin,
    beni bırakarak...
    Kadın sustu.
    SARILDILAR
    Bir kitap düştü yere...
    Kapandı bir pencere...
    AYRILDILAR...

    Nazım hikmet
    13 ...
  2. 1.
  3. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    bu evleri atla bu evleri de bunları da
    göğe bakalım

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    beni bırak göğe bakalım

    senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    bana dönesin diye bir bir kapattım
    şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat.

    (bkz: turgut uyar)
    4 ...
  4. 39.
  5. 'bir yere geldik ki
    hiçbir sokağın adı yok.'*
    3 ...
  6. 85.
  7. 7.
  8. güzeldim de galiba bunu nasıl söylesem:
    eline sağlık tanrım leyla çok güzel olmuş
    tanrım eline sağlık dünya da güzel olmuş
    keşke biraz ölmesem.

    (bkz: ibrahim tenekeci)
    3 ...
  9. 15.
  10. vatan haini

    '' nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet.
    nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. ''
    bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
    bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
    amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    " amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
    nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. "

    evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
    hainiyim, ben vatan hainiyim.
    vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

    nazım hikmet ran
    4 ...
  11. 5.
  12. ÖNCELEYiN
    Önce bir ellerin var
    Yalnızlığımla benim aramda
    Sonra birden kapılar açılıverdi
    ağzına kadar
    Sonra yüzün,
    Ardından gözlerin dudakların
    Sonra herşey çıkıp geldi
    Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
    Sen çıkardın utancını duvara astın
    Ben masanın üzerine koydum kuralları
    Herşey işte böyle oldu önce

    CEMAL SÜREYA
    3 ...
  13. 52.
  14. O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..

    nazım hikmet ran
    3 ...
  15. 38.
  16. "ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın
    arasında
    onu oraya sen koydun"*
    3 ...
  17. 18.
  18. büyük taarruz

    dağlarda tek tek
    ateşler yanıyordu.
    ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki
    sayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
    güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    birden bire beş adım sağında onu gördü.
    paşalar onun arkasındaydılar.
    o, saati sordu.
    paşalar üç dediler.
    sarışın bir kurda benziyordu.
    ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    yürüdü uçurumun kenarına kadar,
    eğildi durdu.
    bıraksalar
    ince uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı.

    nazım hikmet.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük