çok çok doğru olan bir laf, ecdadımız işi biliyormuş ya ciddi anlamda....
geçen sene bir kız arkadaşımın numarasını porno sitesine koymuşlar, yollu falan diye, yanına da bir kaç tane nü fotoğraf falan neyse, kızı arayan arayana... bir anda sherlock holmes gibi hissederek olayın içerinse buldum kendimi... malum siteye girdim, fotoğraflara baktım ve arkadaşımın tek olmadığını anladım...
en az 10 farklı kız, fakat bu kızların hepsi aynı şehirden... çoğu da buraya benim gibi okumaya gelen kız vasfında... neyse hepsinin numarasını aldım, bir whatsapp grubu oluşturdum. durumu izah ettim hepsine, kimden şüphelendiklerini vs. sordum. en son hepsinin tanıdığı, hepsiyle bi geçmişi olan bir kişiyi tespit ettik... çocuğu aradım, fotoğrafları ve telefon numaralarını zorla kaldırttım, resmen tehdit ettim yani... neyse çocuk kaldırdı hepsini, olay açığa kavuştu...
bu kızlardan birisi gitmiş savcılığa şikayette bulunmuş, beni de tanık falan diye yazdırmış. tabi ki en büyük hakkı şikayette bulunması ama beni neden karıştırıyorsun abla işin içine ?
simdi olay aileme intikal etmiş istanbulda, olayı benim yaptığımı düşünüyorlar, açıklayana kadar neler çektim... gittim savcıya ifade verdim, şimdi de mahkemeye çağırıyorlar...
Eh be bu da mı gol değil. Efendim biz adam olmayız. Ne badireler atlattık hâlâ ders almadık. Bundan sonra da almayız. Efendim şimdi insanlara iyilik için dört dönmeye çalışan biri olarak yapmayın. Gerçekten yapmayın. Bir limitiniz olsun. Hayır demeyi bilin. Kimse hayır dediğiniz için sizi suçlamaz. Evet dediğiniz için ilerde kötü olursunuz.
ilk kişi x olsun. Ben de sg. X'le daha önceden aynı okuldaydık. Yıllar sonra beni aradı. Eşinin zor durumda olduğunu, sağlık sorunları yaşadığını, çocuklarını kaybettiklerini, bunun için de kredi çekmeyi düşündüğünü söyledi. Aslında ben kredi çekmeyeyime getirmek istiyordu. Bu kadar olaydan sonra onu yüz üstü bırakamazdım. Belirttiği tarih üç ay sonraydı. Altı yıl oldu hâlâ cevap yok.
ikinci olay ise yine altı yıl önce yaşanan t isminde biri. Sağlık sorunları olduğunu biliyoru. Bir gün bayram değil seyran değil aradı. Bir üniversite hastanesine tedavisi için gitmesi gerektiğini, yol ve muayene ücreti için kendisine borç verebilme durumumun olup olmadığını söyledi. Söylediği meblağı verebilirdim. O da o kadar inandırıcı idi ki hatta sen zarar görme bunu bir kura bağlayalım dedi. Duymamış olayım sağlıkla ilgili bir durumda kısa bir zaman dilimi için gerek yok, sen tedavini ol, söylediğin tarihte verirsin dememe rağmen o kadar ısrar etti ki sırf içi rahat olsun diye peki sen nasıl istersen dedim. Aradan altı yıl geçti. T bu süre içerisinde rahat bir yaşam sürdü. Ben sıfırı tükettiğim zaman diliminde utana sıkıla isteyemezken bir de bu çemkirmeye başlamaz mı? Üstteki sözü boşuna söylememişler.
Üçüncü örnek. O. Tam bir o yani. Duygu sömürüsü, yalan hat safhada. işini görene kadar yalaka. işi bittikten sonra dünyanın en kötü insanı sizsiniz. Başkalarının acıları üzerine mutluluk kurmaya çalışan, dolandırıcılığı meslek edinmiş biri.
Bir sınırınız mutlaka olsun. Öyle her ağlayana, sızlayana acımayın. Acırsanız acınacak duruma düşersiniz.
Bir örnek daha. istanbul'un bir semtinde dolaşıyorum. Yanıma bir teyze yaklaştı. Bir ekmek parası tarzında şeyler istedi. Nedir bu durum, neden vs konuşurken evinin durumunu anlattı. Eşini, çocuklarını, torunları vs. Dedim ki ekmek parasıyla olmaz bunlar. Gel şu markete gir ve istediğini al. Ben de gittim kasanın orda bekliyorum. Efenim muzdan, ketçapa, dilim patatesten, tavuğa, koladan, çikolatalara kadar her şey vardı. Yani insan temel gıda maddeleri bekliyor ama yine sg bir oyunun içerisindesin diyorum kendime. Bir taraftan da hiçbir şey demeden hesabı ödedim. Çıktıktan sonra elinde paketleri gören başka biri daha ona almışsın bana da al şeklinde yaklaştı.
Siz tanrı değilsiniz, yardım kuruluşu da, tanrı rolüne bürünmeye hiç gerek yok. iyilik yaptıktan sonra siz kötü oluyorsunuz.
aşağıdaki anıdan sonra söylenecek atasözüdür.
bir akrabamız üniversite okumak için komşusunun evinde kalan gence anne babadan uzak diye bir miktar harçlık verir. çocuk o bir miktar harçlıkla içki içer. gece eve dönünce tam kapının önünde, para veren komşunun ayakkabısının içine kusar ve sabah olaylar gelişir. yani iyilikten maraz doğar.
Bu sözün yanına yakışan en iyi söz;
" insanoğlu çiğ süt emmiş!"tir.
Aslında daha çok, yapılan iyilikle alakasız olarak; iyilik yapılan kimsenin - bu tabiri kullanmayı pek sevmesemDe- mayasının bozuk olmasıyla alakalı!
Her insan iyiliği kaldıramıyor. Kanında Nankörlük dolaştığını maalesef bilemiyoruz. Bu nedenle, iyilik yaparken çoğu zaman temkinli olmakta yarar var. iyilik yapmış olduğunuz insanı çok sevseniz dahi, geri dönüşünün kötü olma olasılığını hesap ederek iyilik yapın.
Ben buna " mesafeli iyilik" diyorum. *Aldığım Büyük bir ders sonrası vardığım karardır.
Ataları haklı çıkaran söz.iyi niyetli olun ama kimseye hak etmediği değeri vermeyin.insanoğlu nankör.iyilik yaptıkça fazlasını ister ve çıkarı bitti mi gözü hiçbir şeyi görmez.
aslında gerçek iyilik nedir onun tanımını yapmak lazım.
gerçek iyilik, insana sürekli bir fayda sağlayacak bir dokunuş yapmaktır.
mesela, akranları bisiklete binerken, bisikleti olmayan bir çocuğa bisiklet almak iyilik değildir.
neden?
çünkü o artık hayatının her döneminde, istediği şeyleri başkasının karşılıksız olarak vermesini bekleyecek, çaba göstermeyecektir.
bırak karışma, çocuğun hayatına, biraz hasret çeksin, ona ulaşmak için çaba göstersin, çalışsın.
