çok doğru bir saptamadır, zor anında yardım ettiğiniz, elinizdeki imkanları paylastıgınız lavuk ya da hatun, kendine gelmeye baslayınca size ters gitmeye falan kalkar, ama düsünmez ki zamanında ona herkes bok muamelesi yaparken sahip çıkan sizdiniz. işte bu olayı en iyi anlatan tümcedir. ''gerektiği yerde, gerektigi kadar merhamet edin'' derim.
"yapayımda denize atayım halik balik hesabı" diye düşündüğünüz bir iyiliğin atalarımızın dediğinin tersi olarak ayağınıza dolaşmasıdır.zira bu günümüzdeki insanların kalitesini ortaya koymaktadır.evet istisna yoktur.her zaman merhametten maraz doğar.
Bu iyilik denen şey nasıl bir şeymiş böyle? Kimse yapılmasını tavsiye etmiyor.
(bkz: Acıma acınacak duruma düşersin)
(bkz: Merhametten maraz doğar)
(bkz: Besle kargayı oysun gözünü)
(bkz: Acıma yetime döner koyar götüne)
bu da diğerlerinin aşağı yukarısı aynı mealde olanı.insancıl yaklaşımla iyiliği savunmayı ölesiye istesek de insanlar yaptıklarıyla bu sözlerin doğruluğuna beni inandırdılar.Borç para veririsin kötü olursun.Yol verirsin kötü olursun.Davet edersin suistimal olur.Elini verirsin değil kolu başka uzuvlarını da kaybedersin.Hele ki arkadaşlarına yardım etmek istersin o zaman arkadaşsız kalırsın.
merhamet eden her insanın, defalarca tecrübe edip, doğruluğuna inandığı sözdür. merhamet ve iyi niyet, aptal zannedilmenize sebep olur daima. bu erdeminizi kötü yönde kullanmayacak insan çok azdır. işte bu yüzden, bundan sonra, yaşasın kötülük!
iş yerinde yaşanan gerçek bir olaydır. Pazartesi günü sabah 7:30'da istenmeyerek kalkılır, hazırlık yapılır ve işe gidilir. Sabahın köründe karga b.kunu bile yemeden hadi onu geçtim ben daha çayımı ve sigaramı içememişken benim tabirimle müşteri diye adlandırılan bir yaşlı teyzemiz odadan içeri girer.
buraporaitirazımvar: (Ulan bi durun .mına koyim bi çayımızı sigaramızı içelim) Buyur teyzecim.
teyze: itiraz edecem ben, hastaneden geliyom köpek toktor beni buraya gönderdi.
buraporaitirazımvar: (sabah sabah gene işimiz var a.g. beynimi ziker şimdi bu yarım saat) dur hele teyzecim celallenme hemen, buyur bi otur.
teyze: Saol yavrııım Allah razı olsun.
buraporaitirazımvar: Cümlemizden teyzecim, buyur dinliyorum.
teyze: Hastaneye rapor almak için başvurdum. Beni ne muayene ettiler nede kurula aldılar öle kafalarına göre rapor verdiler itiraz ediyom ben.
buraporaitirazımvar: Tamam teyzecim raporunu bi ver bakalım.
Rapor aldım sistemi açtım, raporu sistemden kontrol ettim ve teyzeye sordum.
buraporaitirazımvar: nerde kullanacaksın raporu teyzecim.
teyze: yavrıım zor durumdayım kiramı ödeyemiyom. elektrik su param duruyo devletten para yardımı istiyom onun için rapor aldım bu raporda işime yaramıyo.
buraporaitirazımvar: Tamam teyzecim.
Neydüğü belirsiz bir işçi olarak çalıştığım için arzuhalci miyim veri hazırlama mıyım belli değil. Her neyse dilekçesini yazdım teyzenin imzasını aldım ve dilekçeye raporun fotokopisini ekledim ve döndüm.
buraporaitirazımvar: Teyze bunu alt kattaki gelen evrak şubesine bırak git adresine yazı gelince yazıda yazan hastanenin sağlık kuruluna başvur.
teyze: ben okuma yazma bilmem yavrım kimsem yok. Başka bi yolu yokmu bu işin.
buraporaitirazımvar: (sabah sabah işim gücüm yok bide elden yazı vermekle uğraşacam offffff a.g. of) tamam teyzecim sen burda otur bekle ben geliyorum.
Teyze yaşlı olduğu için ve Allah rızası için aşağı indim gelen evraktan dilekçeye giriş aldım ve son bir kez daha evraklardan birer tane daha fotokopi çektirdim ve yerime geçtim.
buraporaitirazımvar: Teyzecim hangi hastaneye gitmek istersin.
teyze: ....... hastanesine gitmek istiyom yavrım.
buraporaitirazımvar: tamam teyzecim sen danışmanın orada oturma yerlerinde bekle ben yazıyı yazıp imzalatıp getiriyorum.
Yazısını yazdım ve şube şefine yazıyı paraflatmak üzere odasına gittim.
buraporaitirazımvar: (gene yok şef a.g. ya) Şef nerede Yusuf bey biliyor musunuz?
Yusuf: biraz önce sigara içmeye gitti.
buraporaitirazımvar: (tarağı yedik 10 dakkaya gelmez şimdi bu)teşekkür ederim kolay gelsin.
Şefi 5 dakikalık aralarla 3. kez ziyaretimden sonra şükür yazıyı paraflatabildim, aynı şeyi şube müdürümüze yaptırmak üzere odasına doğru yöneldim. Vay a.g. ben böyle işin oda yerinde yok. Temizlik görevlilerinden birine sordum toplantıda olduğunu söyledi. Tabi bu arada hala teyze bekliyor ve beklemekten sıkılmış olduğunu herkes görsün diye oflayıp pufluyordu. Her neyse yerime geçtim ve sigarayı kaptığım gibi yanında vazgeçilmezi olan çaya doğru hızlı bir şekilde koştum, 2 dakikada hızlı bi şekilde çay ve sigarayı aradan çıkartayım dedim ve yaptım da. Geri yerime doğru geçerken bide ne göreyim kapının önünde şubeden sorumlu müdür yardımcısı beni bekliyor.
Müdüryardımcısı: Neredesin sen teyzenin yazısı varmış bekletiyormuşsun onu yarım saattir. hemen yazısını yaz yanıma getir.
buraporaitirazımvar: Şube müdürümüz toplantıdaydı ona paraflatmadan size getirmeyim dedim müdürüm. Hemen getiriyorum.
Anlayacağınız teyzemiz çok bekledi diye sinirlenmiş bizi Müdür Yardımcısı Beyefendiye şikayet etmiş. Müdür yardımcısı da işten kaytardığımızı sanıp gelip bizi azarlıyor. Bizde amandır teyzenin okuma yazması yokmuş, durumu kötüymüş yemek yiyecek parası yokmuş diye insanlık namına yardım ede duralım teyzemiz fazladan 20 25 dakika bekledi diye gitsin ona buna şikayet etsin.
O zaman neymiş sözlük başta hayır duası aldın diye herkese kanıp merhamet etmeyecekmişsin. Maraz'a zemin hazırlamayacakmışsın.
yapılan iyiliğin karşısında görülen negatif olayların ışığında söylenen sözdür. lakin yapılan iyiliğin allah için onun kulu için yapıldığının bilincinde olmak gerekir.
merhametten maraz doğmaz. maraz merhamet edilen insanın insan olamamasından doğar. eğer böyle düşünüp ne merhameti diye vazgeçersek ne kaldı o zaman geriye.
bir istanbul ya da bilemeyeceğim, metropol gerçeğidir. anadolu'nun hiç de saçma olmayan orta halli şehrinden kopup gelen, gençliğinin bahar dalları yeni filizlenmiş öğrenci kişiye bu, yıllar içinde biraz sinir, biraz gözyaşı biraz da hayretler içine sokulup çıkartılarak, başına vurula vurula, burnuna sokula sokula öğretilecektir. hele kişi biraz da saftirikse, maddi imkansızlıklarla boşaltmak zorunda kaldığı evin sahibi "ya yeni kiracı bulamaz da kredi borcunu ödeyemezse.." diyerek oturur saatlerce ağlar bile.
(bkz: eski ev sahibinin depozitoyu vermemesi)
Doğrudur, haketmeyene iyilik yapar adam yerine koyarsan, ona biçtiğin kiymetin sebebini kendinden menkul sanıp, sana da aşağı bir değer biçebilir. Haliyle değer vermeyin öyle önünüze gelene, haddinden fazla muhabbet, muhatabınızda yersiz ve haksız bir özgüven doğurabilir, bununla kalmayıp size tepeden bakmaya bile başlayabilir, sizden kat be kat aşağı konumda olmasına rağmen.
2 yıl aradan sonra yine yazıyorum demek ki ben malım arkadaş merhamet etmek benim en büyük mallığım amk.
yine olay çalıştığım yerde geçiyo kendisi doktor sorunları var boşanma süreci geçirdi menapoz falan çocuğum olmayacak diye ağladı sızladı bizde yardımcı olalım dedik...
arkamızdan iş çevirip şube müdürüne laf yetiştirmiş odada 1 gramlık huzurumuz vardı anasını sikti.
şubede ki çalışanların hepsi yer değiştirdi bi sik gibi ben kaldım amk sabahtan akşama kadar susuyoruz odada...
bütün huzurumu siken şahsiyet sana acıdığım günlere acıyorum amk yüzün gülmesin diyorum rahatımızı bozdun ya seninde ta amına kosunlar...
Hayatın yüzleştirdiği gerçeklerden biri..Sürekli marazlarla karşılaşılmasına rağmen kaliteli insan evlatlarının vageçemedikleri haslettir iyilik yapmak.
Bir bilgenin dediği gibi " ben kendimi değiştireceğime insanlar kıymet bilmeyi öğrenmeliler!"
Bu ve benzeri atasozleriyle alakali dusuncelerim var. Iyilikten maraz doğar demisler, evet doğabilir. Iyilik her zaman iyilikle karsilanacak diye bisey yok cunku. Bir iyilik yaparken karsilik beklemeyeceksin ki. Karsilik bekliyorsan yapacagin iyiligin ne anlami kalir? Iyilikten maraz dogar diyen, bu sozu kendine motto edinmis insanlar o iyiligi karsilik bekleyerek yapmistir. Ayrica iyilikten maraz dogar deyip de iyilik yapmaktan vazgecen insanlarin kimseden iyilik bekleme hakki yoktur.