gecen gun bir musterimle konusuyordum.
dedi ki aptal insana tahammul edemiyorum. yuzde elli iyi, yuzde elli kotu olsun bir insan ama aptal olmasın, zeki olsun, zeki insanlarla calısmak keyifli, isler oyle ilerliyor.
ne demek istedigini tabi ki anlıyorum.
ama ben is adamı ya da is kadını degilim. ilerletmem gereken bir isim, bir sistemim, bir carkım yok.
benim icin insanlar ikiye ayrılır. iyi kapliler ve kotu kalpliler.
varsın bi insan asırı zeki olmasın ama iyi kalpli olsun. gozlerimden kalp cıkartıyorum.
benim icin bir insandaki en onemli ozellik "iyilik".
sen sıradayken suratına bakıp önüne geçenlere, sırf farklı takımı tuttuğun için annene küfredebilenlere, eleştiri kabul etmeyip, özeleştiri yapmayıp ağzını yaya yaya eleştirenlere, toplu taşımada yer, yol vermeyi bilmeyen, verene de teşekkür etmeyenlere, bacaklarını açıp izleyip dinlediğinin sesini kulaklarına sokmayı marifet zannedenlere, her yalnız erkeği potansiyel sapık olarak damgalayanlara, kas gösterip ilgi çekmek için kendini parçalayanlara, sessiz kalan kadını taciz edip ürkütenlere rağmen, gereken tepkiyi gerektiği zaman vermenin, insanlığı korumanın, ince düşünceden sapmamanın bir karışımıdır.
hayat hep iyilikle kotulugun savası.
gaddarlık, kin, ofke var.
ama iyilik, anlayıs, merhamet, vicdan, empati, halden anlamak, ıhlamur kokulu huzur yayanlar, sevgisini ve asını paylasanlar da var.
hayatta herkes gorevini yapacak:)