iyilik, iyilik ve kötülüğün diyalektiğine dayanır.
kötülük, bu diyalektiğin yadsınmasına,
iyilik ve kötülüğün kökten ayrılığına,
bunun sonucu olarak da kötülük ilkesinin
özerkliğine dayanır.
iyilik, kötülüğün diyalektik suç ortaklığını varsayarken,
kötülük, bağdaşmazlık içinde, kendi kendisinde temellenir.
dolayısıyla oyunun hakimi odur ve sonsuz çatışkının
hükümranı olan 'kötülük' ilkesi galip gelir.**
Psikolog ve bilim tarihçisi Michael Shermer konuyu derinleştirmiş ve kitap yazmış. türkçe'ye 'iyilik ve kötülüğün bilimi' adıyla varlık yayınları'nca çevrilmiş. radikal kitap ekinde çıkan kısa tanıtım yazısı şöyle; Michael Shermer'in 'iyilik ve Kötülüğün Bilimi', 'insanlar neden aldatır, dedikodu yapar, ilgi gösterir, paylaşır ve Altın Kural'a uyarlar?' gibi zorlu bir soruya cevap vermeye çalışıyor. Shermer, bunun cevabını, takımlarla kabilelerin büyüyüp şefliklere ve devletlere dönüştükçe, insanların da birçok primat türünde görülen utanç ve güven gibi ahlaki duyarlıkları etik ilkelere dönüştürmelerinde arıyor. Ahlakın varlığımıza ve davranışlarımıza derinlemesine işlediği ve türün tüm üyelerine yararlı olabilecek daha evrensel, hoşgörülü ve deneyleri temel alan bir etik anlayışın geliştirilmesi, Shermer'in başlıca önerisi.
filmlerdeki saçmalıktır efenim. çoğunda karakterler ya iyi ya kötüdür. halbuki bir insan genelde ikisini de barındırır ama diğer insanlara karşı olmasın kötülük *.
Ve şehrin yaşlılarından biri, 'Bize iyilik ve kötülükten bahset.' dedi.
Ve o cevap verdi:
'Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil.
Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde
azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?
Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile
yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer.
Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte,
kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz.
Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir;
sadece parçalanmış bir ailedir.
Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında
amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz.
Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz;
Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise,
kötü değilsiniz.
Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan
ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz.
Doğaldır ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..' demez.
Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa,
meyve için de vermek bir gereksinimdir.
Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz.
Ama, diliniz anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız,
kötü değilsiniz;
Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir.
Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz;
Fakat oraya topallıyarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz.
Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez.
Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin
ve topal birinin yanında asla topalllamayın.
Siz, sayısız konuda iyisiniz ve
iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz.
Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz.
Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor.
iyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı
ve bu özlem herbirinizde mevcut.
Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini
ve ormanın ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle
denize doğru akan bir sel gibidir.
Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden,
kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer.
Yine de özlemi fazla olanın, az olana 'Neden bu kadar yavaşsın,
neden duraklıyorsun? ' demesine izin vermeyin.
Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, 'Neden elbisen yok?'
diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.'
Her insanın ruhunda mevcut olan iyilik yapma ve kötülük yapma dürtüsü herkes de farklı şekilde ve belirli oranlarda şekillenir. insanların zaman içerisinde iyi veya kötü yönde değerlendirilip; her iki yönden birisine yönelmeside farklı faktör ve parametrelerden etkilenir. Mutlak bir iyilik durumundan ziyade "iyi olmak", her insanın içerisinde potansiyel kötülüğü, başkalarına maddi ve manevi zarar vermeyi, haksızlık yapmayı ve kötü şeyler yapma isteiğini kontrol altında tutabilme becerisi ile orantılıdır.
kadının biri beş vakit namaz kılar, allah ın bütün emirlerini yerine getirirmiş. günlerden bir gün bir kediyi evine girdi diye işkenceyle öldürülmüş. ve allah tarafından cehennemlik olmuş. kadının biriside kötü yollarda çalışıyormuş. bir gün yolda susuzluktan ölmek üzere olan köpek görünce. sağa sola bakınmış su yok fakat bir kuyu görmüş. köpeğe nasıl su verebilirim diye düşünürken aklına ayakkabısı gelmiş. ve ayakkabıya bir ip bağlayarak kuyunun içinden su çıkarmış ve köpeğe içirmiş. ve cennetle ödüllendirilmiş. iyi insanla kötü insanın arasında ki fark?
dünyanın çok küçük dönemleri hariç neredeyse sabit bir oranları vardır.en baştan beri "dünya daha kötü bir yer oluyor.gençler ahlaksızlaştı!" safsatalarını yayanlar kendi kötülüklerini başkalarının kötülükleriyle vicdanlarında bastırmak isteyenlerdir.ama biliyorum ki bu oran sabittir ve fazla oynamaz.dünya her zaman kötü bir yerdi.
insanlar neden iyilikten çok kötülükleri hatırlar? mesele tamamen kötülüğün tahrip gücünden kaynaklanır. kötülük el bombası gibidir, küçük olsa bile çok zarar verir. kötülük için emek harcamazsınız fakat iyilik için emek, çaba harcamalı, özveri olmalı ve plan yapmalısınız. iyilik ve kötülüğe en güzel örnek orman yapmaktır. ormanı bir kibritle yok edersiniz ama kendime ait bir ormanım olsun, orada kuşlar, çiçekler, hayvanlar barınsın... insanlar gölgesinde otursun derseniz yıllarınızı harcamanız gerekir... fide dikip can suyu vereceksiniz, onları kurumasına engel olacaksınız, don tehlikesine tedbir alacaksınız... zor iştir...