iyi sözcüğünün pek çok anlamı vardır. mesela adamın teki annesini beş yüz metreden tüfekle vurursa, o adama iyi nişancı denir ama bu, iyi birisi olduğu anlamına gelmez. *
insanların birbirleri hakkında söyledikleri en büyük yalan. yıllardır benim gözlerime baka baka beni bu kelimeyle nitelendiriyorlar. ne boktan iş iyi olmak. tanısanız sizde seversiniz çok iyi birisiyim.
iyi şeylerin zamanlı ya da zamansız olmasıyla nedense çokça ilgilenmişizdir ama elimize hiçbir iyi şey geçmemiştir bunca uğraşa rağmen. Aslında iyi diye tanımladığımızın şeyin göreliliğini bir kenara bırakırsak algılanması da oldukça farklı. iyi dediğiniz her şey iyi midir gerçekten? Kantın niyetini de kullanalım ama bir yerlerden iyinin fenomenini bulalım. Bizde, insan olan bizde, genelleyememe özrü var. Bu özür genellikle zeka geriliği olan bireylerin tipik semptomudur. Yani bir yerde olan terimi, olayı, objeyi başka bir mekanda aynı şekilde kavrayamaz. Aslında bizim iyimiz diyebileceğimiz hiçbir şey yok, ya toplumun iyisi vardır ya da kişinin -kişininki genelde toplum içselleştirmesidir-. Onca alan var insanın başarılı olabileceği neye göre seçer, en iyisini ister hep iyinin manasını bilmeden, iyilik dediğimiz aslında eyleme yüklediğimiz bir nitelik ama insana tümüyle geçmesine engel olunamıyor.
Hayat boyunca bir çocuğun gülüşündeki masumluk öğretilir, kulak dibinden dayatılır hep sevimlilik sıfatı. Olaylara olağan tepki vermek iyidir bu yüzden farklı tepkiler vermek ifade anlamında çeşitlenir. Neyi öğreniriz dediğimizde araştırarak öğrenmeyi öğreniriz mesela ama araştırma sonucu direkt verilse de hayır demeyiz ki hayır diyenler kendi iyilerini depolar ve bir kuşak ötesine kusmak için zaman kollar. iyi ya da kötü üzerine felsefe yapmak ahlaklılık, erdemlilik gibi kavramları da bitişiğinde getirir böyle durumlarda birini kabul etmeyip bir noktada ayrıldın mı zaten kendi kuramına yaklaşmıştırsın. Kendi kuramımı düşünüşümü birilerine açmak kendimi çözülebilir olarak göstereceği için de bundan vazgeçmek dışında benim için seçim yok gibidir.
insan hep özgür iradesinin olduğunu düşünür tıpkı her an ölümü seçebilecekmiş gibi ama yaşam ağır basar ve hazırlıksız ölür. insan seçince ya da elinde bir seçme hakkı olunca sapıtıyor ve bundan aşırı hoşnutluk duyuyor hunharca savuruyor. Bir partiyi seçiyor onun bağımlısı oluyor, takım seçiyor taraftar oluyor, küçük gruplarda kendi olabilmeyi yahut kendilik boşluğunda boğulmayı seçiyor bir bakıma. Seçme hakkının kalmamasını da seçiyor. Ölümü seçenlere hep imrenerek bakmışımdır en ciddi karardır bu. Tüm ahlak felsefeleri ölümü bırak kendi ve başkalarının iyilik haline zarar vermeyi yasaklar. Ama bunları elinin tersiyle itip kendi iyisinde bir uç nokta bulur intihar eden kendi hayatının kontrolünün kendinde olduğunu gösterir, ölüm bir kez olur ve insan bunu çoğunlukla seçmeye cesaret edemez-etmez.
iyilik veya kötülük üzerine bunca yazı yazmam ve ardından başlığı iyi şeyler yazmak istiyorum koymam ironik değil. Bende uç olmasada kendi noktamı kendi iyiliğimi seçmek istiyorum. Benim için yazınca ferahlatacak yazı iyidir empoze etmeyi engelleyen kendi halinde, tüm sistemli yazılar iyidir. Bu arada bu yazım kötü oldu.