Kapanmış, kararan dar yollardan aşağıya şarkı söylediler giderlerken
Yan taraftaki hangara,
Ve dizdiler treni yüzlerle ümitsizce şen.
Göğüsleri dövülmüştü hep beyaz renge çelenklerle ve serpintilerle
Adamlar gibi, ölen.
Duygusuz hamallar gözetledi onları, ve bir serseri rastgele
Ayakta durdu bakarak sertçe,
Üzülerek onları görmeyeceğinden yayladaki kampta
Sonra, acıma duygusu olmadan, sinyaller baş salladı, ve bir lamba
Göz kırptı bekçiye.
O kadar gizlice, sanki örtbas edilmiş haksızlıklar gibi, gittiler.
Bizimkiler değildiler:
Hiçbirzaman işitmedik bunlar hangi cepheye gönderildiler.
Ne de işittik hâla alay ederlermiydi orada
ne demek istedikleriyle kadınların
Onlara çiçek veren.
Geri dönecekler mi çalınmalarına büyükçanların?
Vahşi trenyüklerinde?
Birkaçı, birkaçı, çok az sayıda olan , davullara ve bağırışmalara,
Sürünebilir geri, gürültüsüz, kıpırdamayan köy kuyularına
Yukarıda yarı bilinen yollarda.