bir kaç tane manzara fotoğrafından küçük bir sergi açtıktan sonra, bu serginin vermiş oldugu referansla gidip yarı çıplak manken fotoğrafları çekmekle çok iyi bir fotoğrafçı olunur.
1. adım amatörler için profesyonel fotoğraf makinesi satın al.
2. adım sen sanki seni habersiz çekiyorlarmış gibi poz ver.
3. adım bunu facebook'a at.
4. adım 150 kişi beğensin.150 kişi beğendiğine göre artık iyi bir fotoğrafçısın.
iyi fotoğrafçı olunmaz doğulur! gibi saçma sapan bir şekilde olunmaz. NAsıl ünlü bir fotoğrafçı olunur bahsine hiç girmiyorum çünkü onun fotoğrafçılıkla pek alakası yok. ya Çok şanslı olursunuz ya da zengin. Olmadı çevreniz geniş olur(!) Tavsiyelere başlayalım!
Fotoğraf anı dondurmaktır. Ama o makinelerinizden hiç biri gözün gördüğü kadar muhteşem yansıtamaz hiç bir şeyi. Ya da çok çirkin tabloyu çok iyi yansıtıverir bir anda. Makinenizi çözmekle işe başlayın. Eğer profesyonel olmak istiyorsanız manüel makineleri de iyi öğrenerek dijitalde harikalar yaratabilirsiniz. Ama unutmayın dijital olarak, otomatik ayarlarla herkes fotoğraf çekiyor. Öncelikle bir farkınız olmalı.
Çok iyi inceleyin. Hem kendi fotoğraflarınızı hem de başkasının fotoğraflarını. Şiir okuyormuşcasına inceleyin. Uzun, uzun bakın. Nerden çekilse daha güzel olurmuş, ışık hangi konumda, persfektif nasıl ayarlanmış, pozlama iyi yapılmış mı düşünün. Fotoğrafçının yerine koyun kendinizi.
Fotoğraf çekerken bir anda deklanşöre basıp basıp geçmeyin. Manuel makinenin bir katkısı daha. Bu işe zaman ayırın. Yavaş, yavaş özümseyerek çekin. insan fotoğrafının da doğa fotoğrafının da değişik kuralları vardır.Fotoğrafçıların anılarını anlattıkları, tekniklerini anlattıkları kitapları okumaktan kaçınmayın.
Doğal olan yapmacıktan her zaman daha iyidir. Doğal olanı bulun. Ama farklı olan doğal daha makbüldür.
Makine demiştim ya öğrenin bir fotoğraf makinesi nasıl çalışır. Işık nedir renk nedir.Işık=renk öğrenmeden deklanşöre bile dokunmayın.
Son olarak bu işin güzelliğinden de faydalanın. Bir ilçeye fotoğraf çekmek için sabahın köründe otobüs ile yola çıktım. Vardığımda hava tam istediğim gibiydi. Tek başıma dinlenmek için sırf birazcık stresten uzaklaşmak için oradaydım. Akşama kadar özümseyerek işimi hallettim kafamı boşalttım. Ama yorgunluktan rengim atmıştı. Rahatlayayım derken yoruldum diye düşünürken ara sokakların birinde boynumda makinem ile yürürken kalabalık bir çocuk topluluğu "hello! hello! edalarıyla seslenmeye başladı. Oyunlarından ayrılmışlar bana bakıyorlardı. Yabancı olduğumu düşündüler. O anı bozmamak için ingilizce dahil karşılık bile vermedim. içlerinden bir erkek bana doğru koşarak gülümsedi ve poz verdi. Elimle bir saniye işareti yaptım ve yansıttım 35 mm'lik filme çocuğu. Sonra çantamdaki hobilerden çocuklara verip sohbet ettim. Türkçe konuşunca oluşan şaşkınlıklarını da çekebilsseydim keşke. Yorgun, argın otobüs koltuğuna oturup gece dönüşü için hazırlandığımda göz kapaklarımda o çocuğun gülümsemesini görüyordum ve buna bile değmesi beni mutlu etti. Sonra o fotoğrafla bir yerel yarışmada ödül kazandım. Ama o ödül, deklanşöre basarken verilen hazı vermiyordu insana.
Bu işi ilk önce kendiniz için ve sevdiğiniz için yapın. Karı, kız tavlamak için yapanlara tek tavsiyem sadece biliyormuş gibi yapın.
ne yapar bilmem ama ara güler gibi olmalı fotoğrafçı dediğin!!! fotoğrafçılık uğruna bi çok şeyden gözünü kırpmadan vazgeçmeli. çünkü fotoğrafçılık serüven gibidir. her yeni adım bir başka merağı uyandırır gittikçe gidersiniz. arkanızdakilerden size kalan şey sadece "makinanızda kalan karelerdir" ve onların anımsattıkları elbette. iyi fotoğrafçılık çöznürlüğü yüksek pahalı makinalardan değil onu gören bir çift gözden geçer.
öncelikle daha sonra hayal kırıklığına uğramamak için bunun hobiden öteye gitmeyeceği kabul edilmelidir. yarı yada tam profesyonel makinalar ilk başladığınız dönemde gerekmez. basit bir dijital fotoraf makinasıda işinizi görebilir. denize kıyısı olan bir yerde yaşıyorsanız yakalayacağınız pozların çeşitliliği kat kat artar.
çektiğin fotoğrafları sergileyeceksen ya da yarışmaya göndereceksen resimden(isimle kafiyeli olsun diye resim dedim yoksa ben de biliyorum fotoğraf olduğunu) çok isim önemlidir. bununla ilgili vedat özdemiroğlu'nun** çok güzel bir yazısı vardı. eğer bulursam editus biditus yaparım.