bugün

her yerde. kuzu kuzu iyi kadınları bekliyorlar.
Şu an çalışıyor. Bugünü cumartesi zannedip şehir dışından gelen misafire gel abi yarın pazar zaten dedim aq.
Stokta kalmamışlar.
Kadınların götünü kaldıran yine erkeklerdir. kimse kusura bakmasın.

Sabah akşam kadınların orası burası hakkında onlarca entry giriyorsunuz. Gereğinden fazla değer verip, beklentileri üst seviyede tutuyorsunuz. kadınların da herkes gibi bir insan olduğunu unutuyorsunuz.

Bir erkeğin çok iyi biri olması onun ideal eş adayı olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde serseri ve keş olması da.

Ne iyi ne de kötü olun bu hayatta. iyi olun çünkü iyiliğinizi hak eden birileri mutlaka vardır. Gerektiğinde Kötü de olun çünkü, iyiliğinizi suistimal edecek olanlara karşı kötü tarafınız her zaman sizi koruyacaktır.

Ve en nihayetinde, Şu hayatta babanız da olsa, Kimseye de güvenmeyin..
Aga madem eleştiriden kaçınmıyorsun, şu yazdıklarına dair bir şeyler söyleyemeden edemeyeceğim, yazmazsam içimde kalacak. çünkü bu kadarlık anlatımda dahi fatal error bakış fışkırıyor. (Hani maksadım da gömmek falan değil):

"iyi ya da kötü her ne karar verirsem, sen mükemmel bir adamsın bunu sakın unutma." Demiş kız.

Bak karar çoktan verilmiş. Sen mükemmel bir adamsın = benim aradığım kişi kesinlikle sen değilsin, sana sebebini direkt söyleyemeyeceğim için seni övmem gerekiyor.

muhtemelen zararsız, istediği şekle sokabileceği, muti biri olduğunu düşünüyor. Pratik faydası olan özellikler ama istek uyandıran şeyler değil.

Kız erkeklere güvensiz değil, seni istemiyor. Kaldı ki, hiçbir kadın yüzde yüz güvenebileceği bir erkeği istemez. Çok güvenilir erkek = sıkıcı erkek. Konu güvense, seni muhtemelen aşırı güvenilir ama ilişkiden beklentisi yüksek ve haliyle kendisini hızlıca orantısız bir sorumluluk altına sokabilecek birisi olarak görüyor.

“ulan ben mükemmel işte hani, bir şans versen falan? yok.”

Birincisi, sayılan özellikler mükemmellik falan değil. ikincisi, senin bakış açınla o şans veren taraf. bu zaten başlı başına fatal error. ikiniz de içten içe biliyorsunuz ki, muhtemel bir ilişkide o lütufta bulunan taraf, sen ödül kazanan tarafsın. Herhangi bir kadın (başka zorunluluklar ve çaresizlik söz konusu değilse) ödül kazandığını düşünmediği bir ilişkiye neden girmek istesin? Sen kadın olsan şans veren taraf olmak ister miydin? Şu ana kadar sende istek uyandıramadım ama yeterince süre alırsam göreceksin ki, aslında ben bu gördüğünden çok daha emre amadeyim, diyorsun. verilmiş kararı perçinliyorsun.

“ulan kaç tane "sen çok iyi adamsın." mesajı aldım amına koyayım. haddi hesabı yok ama gel gör ki, aşk konusunda yapayalnızım”

Aga işte burada bir problem var. Hani bu 1-2 kere olsa dersin ki, bunlar manyak, irrasyonel davranışlar sergiliyorlar. Sadece soruyorum; bir şey bu kadar tekrar ediyorsa problemin kaynağı daha yakınlarda olabilir mi acaba? Bunun cevabı muhtemelen sende ve sen muhtemelen bunu görmeyi istemiyorsun. Ya da ne bileyim, kadınların isteklerine dair varsayımların yanlış olamaz mı?

“güzel bir işim, ortalama bir tipim, aslanlar gibi kişisel bakımım ve de karakterim var. maddi durumda zengin değilim ama "çok şükür" tadında. sevgilime çok fazla hesap ödetmeyen de bir adamım her konuda”

Bunun sonuna “ara ara da o hesap ödeyecek tabi” demenin hiçbir anlamı yok. Dikkat edersen saydığın özelliklerde kimliğe dair bir şey yok. Tezgahta duran ve iş gören bir materyalin özelliklerini sayar gibisin. Onu yaparken bile “bunlar yeterli gelmiyorsa hesapları da öderim” diyorsun. Yeterli gelmediğine şahit olmuşsun zaten, pro versiyonuna hesap ödeme özelliği koymak çok iyi bir pazarlama stratejisi olmasa gerek.

“sorun bu ülkenin geri zekalı kadınlarının ne bok istediğini asla bilmemesi”

Kabullenme sürecinin üçüncü aşaması; öfke. Ben doğrudan söyleyeyim sana; kadınlar ne istediğini çok iyi biliyor, sadece sana istedikleri kişinin sen olmadığını doğrudan söylemek istemiyorlar. ve senin çıkardığın sonuç kadınların irrasyonel davrandığı. (Bazı örneklerde bu mümkün ama öfke aşamasına geldiğine göre elinde anlamlı büyüklükte tekrar eden örneklem olduğunu varsayıyorum)

“bilen kadınların da gidip benim gibi adamlar yerine esrar keş, hapse girenleri "adam etmeye" çalışırlar ve sonra tecavüze uğrayıp, terk edilirler.”

ya bu biraz fazla dramatize edilmiş hali ama evet, böyle senaryolar da yaşanıyor. Neden acaba? Kadın beyninin erkek beyninden daha az işlevli olduğuna yahut kadınlarda kritik konularda irrasyonel kararlar vermeye sebep psikiyatrik rahatsızlık oranının yüksek olduğuna dair bilimsel hiçbir çalışma yok. bu konularda yakın performanslar gösteriyoruz.

Bütün örnekler için geçerli olmamakla birlikte; Saydığın suça meyilli tiplerin ortak özelliği, kadının güdümüne girmeye meyilli olmamaları ve hayatın standart gidişatını olumsuz yönde bile olsa manipüle edebilmiş olmaları. Kadın için yanlış varsayım; bu tiplerin bu ‘gücünü’ zaman içinde bir şekilde kontrol altına alabileceğini ve zararın kendilerine yönelmeyeceğini varsayması. Kaldı ki, bu tipler için hayatlarının gidişatında kadın genellikle öncelik değil, yan unsur. Bunu kasıtlı olarak tasarlamıyor olsalar bile kadına amade değiller. Bunca berbat özelliğe rağmen bu özellikler yanıltıcı varsayımlara sebep olabiliyor. Yoksa kimse hayatındaki kişinin her an kendini öldürebileceği veya yıllarca hapse düşebileceği varsayımıyla yaşamak istemez. Çekici olan suçlu olmak yahut şiddetin kendisi değil hasılı. Her şeye rağmen bu uç örneklerde kadın davranışının irrasyonel olduğu açık. ama bunlar bütün topluma baktığında aşırı uç örnekler. Yani ortada senin gibi iyi erkekler ve madde bağımlısı suçlulardan oluşan iki seçenek yok. O skala baya geniş ve çoğu eşleşme o aralıkta oluyor.

“tüm bunlar yaşandı ve ben asla o kadınlara üzülmedim. çünkü ben varken, sen gidip onu tercih edersen sadece tercihin bedelini ödemiş olursun.”

seçilmemenin verdiği öfkeyle böyle şeyler söylediğini varsaymak isterim. Kimse öldürülmeyi, tecavüze uğramayı, şiddet görmeyi hak etmez.

“bu "iyi erkeklerin" sorunu, böylesine leş bir kadın jenerasyonuna denk gelmesidir.”

yok böyle bir şey. takribi 10 bin yıldır benzer dinamikler işliyor. tezahürleri çağa göre farklılaşıyor sadece. Bu jenerasyonu farklı kılan bir şey yok. Mevcut problemi görmemek adına kadınları irrasyonel canlılar konumuna itip kendini kurban konumuna koyuyorsun.

“Karakteriniz ayrı leş, duygularınız ayrı leş, ulan "sevgi" nedir onu bilmiyorsunuz. ürememesi, hatta toplum içine çıkmaması gereken ruh hastası dengesiz varlıklarsınız.”

bir an için şu söylediklerine objektif bakmaya çalış. Sence bu mümkün mü? Bütün kadınlar deli.

“çok değil 30-40 senin öncesi kadınlarının asaletine, evliliklerine ve eşlerine nasıl sahip çıktıklarına bakın.”

asalet dediğin şey seçeneksizlikten kaynaklı olabilir mi acaba? evinin kadını, çocuklarının anası rolü dışına çıkmanın toplumdan silinmek ve dışlanmak manasına geldiği, maddi özgürlüğün kadınlar için çok sınırlı olduğu şartlardan bahsediyoruz. Kaldı ki, onda bile tasvir edilen o asalet çok gerçek olmayabilir. illa o dönemlerde yaşamak şart değil. En basitinden; bu tür ailelerin o zaman bile mükemmel olmadığını, örneğin 1920’leri, 30’ları, 40’ları, 50’leri anlatan toplumsal gerçekçi romanlarda görmek mümkün. Hatta bu bizim coğrafyayla da ilgili değil, evrensel diyebiliriz. Rus edebiyatında da, batı edebiyatında da örnekler görmek mümkün.

geleneksel aile yapısını hala en iyi ve en sağlıklı toplumsal yapılanma olarak gören birisiyim ama duvara tablo gibi asılacak kadar idealize etmeye de gerek yok. O zamanın kadınlarına baktığımız gibi erkeklerine de bakmak lazım.

Kadın için roller belliydi ama erkeğin rolü de hiçbir zaman bugünkü kadar kolay olmadı. Ona bakarsak; 1-2 nesil öncenin erkeklerinin hiçbirinin sızlandığını yahut kadını hayatının merkezine oturttuğunu da göremezsin. Hele de Kaynaklarını kadına amade etmeyi idealize ettiğini hiç göremezsin. o dönemler erkeklik baya meşakkatli bir şeydi ve kadın tarafından da bu sebeple belli bir saygıyı hak ederdi. Yemek ısmarlama gücünün yerinde tarlayı vaktinde sulamak, evin çatısını onarmak, harman kaldırmak, yük taşımak, fabrikada akşama kadar sırtından ter akıncaya kadar çalışıp masaya yemek koymak vardı. Ve o zaman da kadını hayatının merkezine koyup amade olmak cezasız kalmazdı.

“ama ben erkeğim ve soruna karşı taraftan, kendi açımdan bakarım.”

Temel sorun bu zaten. Kendi perspektifinin kadın için de temel perspektif olduğunu varsayıyorsun.

“Ne istediğinizi de bilmiyorsunuz? seks mi? bana uyar. sevişmek mi? ona da varım. sevgili olmak mı? eğer düzgün bir kadınsan bana uyar.”

evet, zaten kadınların iletişim şekli budur. Karşısına çıkan erkeğe “aga ben seks istiyorum, gerisi beni bayar” derler.

Ya allah aşkına bu nasıl bir beklentidir? bir kadın ilişki de isteyebilir, sadece seks de isteyebilir ancak bunu anlamak senin elinde. Kendi tecrübelerinizi bir kenara koyun, Bunların açıkça ifade edildiği kaç örnek gördünüz çevrenizde? Aynen dediğin gibi; bu tamamen erkek mantığının ideal iletişim beklentisi ama kadınlar böyle iletişim kurmuyor işte. (Mantıklı sebepleri var da, çok uzatmaya lüzum yok) bu değişecek bir şey değil, somut gerçek ve bunu kabullenmek durumundasın. Böyle pazarlık gibi yürümüyor bu işler.

“her yola da geliyorum hani. öyle zor bir adam falan da değilim. üstüne romantik, tutkulu, esprili, diksiyonu düzgün, ağzı efsane laf yapan bir adamım.”

Mesela az önceki beklentine uygun şekilde bir kadın açıkça iletişim kursaydı bile sen şunu söylediğin anda kadın doğrudan tornistan yapardı.

O kadar sakil ki söylediklerin, kadına resmen ‘yanlış kişiyle konuşuyorsun, koşarak uzaklaş’ diye bağırıyorsun.

Her yola geliyorum = am için her şeyi yaparım. Öyle bile olsa bunu niye söylüyorsun ya?

Öyle zor bir adam da değilim = öyle çaresizim ki, benden ne istersen anında yerine getiririm. Şu an böyle bir erkek var karşında, köprüden önce son çıkıştasın, kaçtın kaçtın yoksa seni saplantı haline getirip duygusal patlamalarla kafanı ütüleyebilirim. böyle değilsen bile verdiğin mesaj bu.

Romantiğin = duygusal olarak zayıfım. Abi bir erkek romantiğim demez. Dememeli. Romantik anlar olur ve bunu bazen gösterir. Standard gelişi romantik olan erkek, kadından daha duygusal erkek, demektir. Kadın zaten buna sahip karşısında neden böyle bir erkek istesin?

Tutkulu; çok anlamlı bir laf değil. Söyleniş biçimine göre saplantılı vibe’ı verebilir. Kendine ait bir tutkusu olması önemli. Burada kadına karşı tutkunun kastedildiği açık.

Esprili, diksiyonu düzgün; bunlar subjektif konular. Doğrudur, diyelim.

Ağzı iyi laf yapan; ağzı iyi laf yapmaktan kasıt, çeşitli konularda akıcı konuşabilmekse iyi ama o ağızdan çıkan şeylerin verdiği mesajlar daha önemli.

“tüm ortamlarda bu konuda yalnız olduğumu dile getirdiğimde "lan senin bir adamım nasıl yalnız olabilir?" tarzı ortak reaksiyonlar da alan bir adamım.”

Muhtemelen bunu diyenler erkek veya senin kadınlar karşısındaki tutumundan haberdar olmayan kişiler.

“ben de kusuruz değilim, elbette seçimlerimde hatalarım, ara ara yanlışlarım bu hayatta oldu. hani öz eleştirinden de asla kaçınmadan, hatta en sert eleştiriye daima kendime yapan bir adamım.”

Kimse hatasız değil. Hatta böyle olmak da iyidir. Mükemmel olmak ve gözükmek, karşı cinsle ilişki konusunda dezavantaj bile olabilir. Biraz kusur hem şüpheyi dağıtır, hem de karşıdakini rahatlatır.

“ama bundan sonra kimseye eyvallah yok. yalnız da kalırım, sorun değil. sonuçta belli ihtiyaçları kendi kendime ya da "dışarıda çözmek" gibi opisyonlar hep mevcut.“

o kadar çaresizim ki, seks için para ödemem gerekir, mesajını da vererek tüy dikmiş oldun. Bunu elbette bir kadına söylemezsin ama bunda kötü olan şey, bu mesajı kendi bilinçaltına vererek perçinliyorsun. Gerçekten bir ilişki istiyorsan oraya çaktığın her çiviyi bir gün sökmen gerekecek.

“ancak ben ailem yani annem ve babam gibi harika bir ilişki yaşamak istiyorum. bunu da inkar edemem. çünkü sevince ve sevilince hayat daha güzel.”

Çok doğal bir istek ve samimiyetle gerçekleşmesini diliyorum. Gerçekten sevilmek ve sevmek hayatı güzelleştiren şeyler.

Gel gör ki, sen bunu, bugüne kadar işe yaramadığı açık olan yöntemlerini ve varsayımlarını değiştirme zahmetine katlanmadan çabasız elde etmek istiyorsun. Olmadığında ise öfkeye kapılıyorsun. Bak, şu an vardığın nokta çok naif ama az önce öfke kusuyordun. Nihai beklentilerin makul ama varsayımların bariz yanlış gözüküyor buradan.

Bir şeyler söylerken öğretici bir konumda olmayı hiç sevmem ve kimse için bu kadar vakit ayırıp yazmam. O yüzden bunu bir gösteriş, malumat satış yazısı gibi görmemeni umarım.

Ama yazdıklarını okurken daha en başında senin kadına ihtiyacı olan taraf olduğun belli oluyor. En azından bu algıyı besleyecek şekilde ifade ediyorsun kendini.

Bunu hiçbir kadın istemez.

Zaten neden istesin?

Kadın kendine ihtiyaç duymayan, kendi ihtiyacı olduğunda meseleleri çözen, olayları yöneten, karar veren, uygulayan ve aksiyon almaya hazır birini ister hayatında. Çünkü ortalama bir kadın için hayat zaten yeterince zor. (Ne derseniz deyin, bugün de erkekten daha zor. Erkek için de zorluklar var, evet ama erkeğin rolü şikayetlenmeyi kaldırmaz)

Bu rolü kabullenmek zorundasın. Senden beklenen şikayet etmen değil. Duygusal patlama yaşama hakkın çok fazla yok. Erkek bu kadar duygusal olamaz.

Bunlar hesap ödeme gücünden, romantikliğinden, ağzının laf yapmasından çok daha önemli şeyler.

Sadece kadını hedefleyen bir erkeğin onu aldığında misyonu tamamlanıyor. E bu da o kadın için hiç iyi bir şey değil. Senin bu hayatta kadından daha anlamlı ve uğruna çaba göstermeye değecek amaçların olsa, sevmeyi sevilmeyi zaten elde edersin. Erkeği çekici ve sevilir kılan şey bu. Böyle bir şey zaten erkeği, kendisi, eşi ve çocukları için işe yarar kılar.

Kaldı ki, böyle bir insanın kadın ve romantizm üzerine bu kadar kafa yoracak vakti de olmaz, dolayısıyla hayatının merkezi kadın da olmaz. Olmamalı da zaten.

‘kadın beni kabul etsin’ kafa yapısının temel sebebi de bu zaten. ‘Acaba bu kadın bana layık mı’ bakışı erkek için sağlıklı bir bakış. Sen daha en başında şans istiyorsun.

Lan bu kim ki, bana şans verecek, diyemiyorsun, çeker gider diye. Kendini gerçekleştiren kehanet gibi.

E nasıl olacak? En baştan söyleyeyim; Kendine değer vererek değil. Bu, işlevsiz, basit bir slogan çünkü çaba gerektirmiyor. Kendini değerli kılmaktan başka çaresi yok. Bunu da önce kendin için yapmak gerekiyor, kadın için değil.

Hesap ödeyebilmek bunu sağlamıyor, diyesiyim vesselam.
Kilyos'a doğru gitmişti eve döndü şimdi. Eheh.
iyi erkek mi? Yav siz şuna zengin erkek desenize...
Siz arayana kadar birileri kapıyor o iyi erkekleri. Evli hepsi.