I.Mahmut zamanında Avusturyalılardan Belgrat'ı geri almaya muvaffak olan sadrâzam Hacı ivaz Mehmet Paşa'nın oğlu olup 1724'te istanbul'da doğmuştur. Dergâh-ı âli kapıcı başılığı ile devlet hizmetine girmiştir. Halil Bey, birinci ve ikinci imrahorluklarda ve çavuşbaşılıkta bulunduktan sonra, 1768 seferi başlarında rikâb-ı hümâyundan sadaret kethüdalığına tayin edilerek 1769' de birinci imrahor iken sefere çıkmak şartiyle vezirlikle Rumeli valisi olarak Silistre tarafına tayin edildi ise de, oraya gitmeden evvel Hotin faciası ve Moldovancı Ali Paşa'nın azli üzerine 12 Aralık 1769 da sadrâzam ve serdar- ı ekremliğe tayin edilerek dört gün sonra Babadağı ordugâhına gelmiştir.
Bu sırada Rus kuvvetleri Buğdan'dan Eflâk'a, geçip Bükreş'i işgal ile Yergöğü'ye taarruz etmişti. Düşmanı, işgal etmiş olduğu Bucak'tan çıkarmaya karar verilerek harekete geçilmiş ise de Kartal mevkiinde üç koldan Ruslara baskın yapalım derken daha evvel davranan Rus taarruziuyla vukua gelen mağlûbiyet üzerine serdar-ı ekrem şaşkın bir hale gelmiş ve orduda hiçbir nüfuzu kalmamıştır.
Bunun üzerine pâdişâh sadaret ve serdar-ı ekremliğe, âsi Karadağlılara karşı muvaffakiyet temin eden Bosna valisi Silâhtar Mehmet Paşa'yı münasip görerek, Halil Paşa'dan mührü alıp Mehmet Paşa'ya vermek üzere Kapıcıbaşı Vidinli Ali ağa'yi memur etmiş ve yeni sadrâzam gelinceye kadar da kendisine vezirlik verilmiş olan Edirne bostancıbaşısı Ahmed Ağa sadaret kaymakamlığına tayin olunmuştur.
20 Aralık 1170 de elinden mühr-i hümâyun alman Halil Paşa'nın vezirliği kaldırılarak malları müsadere edilmeden emekliik suretiyle Filibe'de oturtulmuştur.
1773 Aralık tayinlerinde şeyhulislâm olan biraderi ivaz Paşazade ibrahim Molla Bey'in delaletiyle vezirliği iade edilen Halil Paşa, Ağrıboz muhafızlığına tayin edilmiştir.
Halil Paşa, 24 Şubat 1775'te Bosna valisi olup 3 Eylül 1775'te Selanik sancağı verilmiş, bir sene sonra azledilmiştir. 1777 Ağustos'ta Sivas valiliğine tayin edilen Halil Paşa, memuriyeti başına giderken (9 Ekim) da Nallıhan'da, ansızın vefat etmiştir. Sadaret ve serdar-ı ekremliği bir sene yirmi gündür.
Halil Paşa, vezir oluncaya kadar Boğaziçi'ndeki yalısında zamanını hoş geçirmiş, eli açık, yemesini içmesini bilir, cömertliği israf derecesine vardırmış bir zattı. Kendisiyle birlikte orduda bulunan Resmî Ahmed Efendi, Hülâsatül-itibar isimli tarihçesinde:
"Müşarünileyh sadaretinde kötü adam değil ama sevdayı mücessem, kızıl yüzlü, avucu delik bir müsrif adam idi. Aslında küllî düyuna müsteğrak olmakla sadaret îradı kifayet etmeyip ordu hazinesinden altı yedi yüz kese akçe istidane eyledi" demektedir. *