selanik e gelen yahudilerin çoğunluğu osmanlı zamanında ispanya dan selanik e göç yoluyla gelmişler.
Sabetaycılık, 17. yüzyılda izmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih kabul eden mistisizme ve Kabbala'ya dayanan inanç.
Sabatay kolları ( Mezhepleri)
3'e Ayrılır
Karakaşlar,
Yakubiler,
Kapancılar ya da Kapaniler veya izmirliler
Sevi’nin ölmesi/kayboluşu sonrasında Selanik’te yerleşen dini cemaat, çeşitli olaylar sonucunda farklı dini pratikleri benimseyen üç ana gruba/mezhebe/fraksiyona ayrıldı. Bu üç ayrı grup, mezhep taassubuyla, farklı yerlerde ibadet ediyor, kolay kolay kız alıp vermiyor ve hatta ölülerini bile aynı mezarlığa gömmüyorlar. Aralarındaki gizli rekabet ve husumet hala sürmektedir. Değişik adlar alan bu grupların nesl-i şerîf denilen en yüksek asil ailelere mensup birer reisi var. Bunlar, cemaat ihtiyarlarının reyleriyle seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalırlar.
Sevi’nin kayınbiraderi olan Yakov Qerido’yu onun halifesi kabul eden Yakubiler, daha sonraları ortaya çıkan ve Mesihi ruha sahip olduğunu iddia eden Baruhya Ruso‘nun (Osman Baba, Osman Ağa, Osman Bevvap) hilafetine inanan karakaşlar ve sadece Sevi’ye inanan Kapancılardır.
Osman Baba Bektaşi tarikatında Dede'lik derecesine kadar yükselmiş olup, mezarı Bulgaristan'ın Khaskovo köyününün güney batısında (Google Earth: 41.8500 25.4667) bulunmaktadır.
Kapan'ın ibranicede izmir’im anlamına geldiği söylenmektedir.
Kapancılar sakallarını, Yakubiler başlarını traş ederler. Fanatik Karakaşlar ise, sakallarını da saçlarını da traş etmezler.
Jacob Frank’ın 1726-1791 (Jacob Leibowicz) kurduğu Frankistler de sabetaycı harekete olan benzerliklerinden dolayı not edilmelidir. Jakob Frank adındaki haham, 1759'da Polonya'lı Yahudilerin kitlesel vaftizini yaptırarak Hristiyanlığa döndürmüş. Bunların dış görünümü Hristiyan, gerçekte Yahudidirler. Frankistler, “günahın kurtarıcı gücü” olduğuna inanır. Bir vaazında, “Sizi gelmiş geçmiş tüm yasalardan, tüm töre, anane ve inançlardan kurtarmaya geldim,” diyor.
Sabetaycı Olduğu Söylenen Kişiler
Sabetaycı olduğu söylenen kişiler bu bilgileri hiç bir zaman doğrulamamıştır. Türkiye'de Sabetaycı olduğunu söyleyerek resmi makamlara Musevi olmak üzere başvuran Ilgaz Zorlu 1969 adında tek bir kişi bulunmaktadır. Resmi rakam bu nedenle bir kişidir. Yayınlanan listerin güvenirliği her zaman sorgulanmıştır. Bu listeler soyadı benzerliği, kişinin memleketi veya ecdadının memleketi, gömülen mezarlıklar, kişinin çevresi ve arkadaşlıkları, gittiği okullar, evlilikleri, ortaya atılan isim kuralları onomastik gibi doğruluğu kolayca sorgulanabilecek ölçütlere göre hazırlanmaktadır.
* isim kuralları teorisine göre Türkiye’de Sabetaycılar isimlerini belli kurallara göre seçmişlerdir:
* ibranice ile Türkçe arasındaki ses benzeşmelerini dikkate alarak
* Tevrat'ta geçen ismin Arapça ve Türkçe karşılığını alarak
* ibranice ve Türkçedeki aynı sessiz harflerden oluşan isimleri yakınsatarak
* Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek
* Ladino ve Yiddish dilindeki Musevi isim ve soyisimlerin Türkçesi kullanılarak
* Tevrat’ta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb. ek getirerek
Sabetaycı Mezarlıkları
Sabetaycılar gerek ilk dönemde yoğun olarak yaşadıkları Selanik’te, gerek daha sonraları Türkiye’nin basta istanbul olmak üzere izmir ve Bursa gibi şehirlerine yerleştikten sonra ölülerini ayrı mezarlıklara defnetmeyi tercih etmişlerdir. Selanik’te mahalle olarak da diğer dinlere mensup insanlardan ayrı bir yerleşim düzeni kurmuşlardır. 1924 ahali mübadelesi gereği geldikleri Türkiye’de de belli merkezlere yoğun olarak ilgi göstermiş ve içe kapanık bütünlüklerini böylece korumaya çalışmışlardır. Ancak zamanla farklı mahalle ve şehirlere yerleşerek bir nevi fiziki asimilasyona uğramakla birlikte, cemaat yapılarını korudukları görülmektedir.
istanbul’da, Karakaşlar cemaatinin mezarlığı, Üsküdar Bülbül Deresi’nde yer alıyor. Sabetaycılığı sürdürme konusunda diğer cemaatlerden daha aktif olduğu belirtilen bu cemaatin mezarlık konusunda da hassas davrandığı görülmektedir. Bülbül Deresi Mezarlığı'nda az sayıda da olsa bazı Kapancıların yer aldığı belirtiliyor. Yakubiler ise Maçka’daki mezarlığa ölülerini defnetmektedirler. Yakubiler'in yoğun olarak izmir’de yaşadıkları belirtiliyor. Kapancılar cemaatinin ise Feriköy Mezarlığı'nda satın almış oldukları ayrı bir bölüme ölülerini defnettikleri biliniyor. Sabataycıların mezar şekli ve taşlarının işlemesi tamamen farklı. Genellikle seramik üzerine çıkartma resim, bu mezar taşlarında yer alır. Yazıların üslubu da farklılık arz ediyor. Dikkat çeken nokta ise "Ey zair..." diye başlaması. Araştırmacı Salim Meriç'e göre bu mezarlar şekil olarak da dönem dönem farklılık arz etse de, kendilerine özgü Yahudi sembolleri, Jakin & Boaz sembolleri, Kabalistik semboller, akasya çiçek işlemeleri ve Müslüman mezarlarından farklı geometrik şekil vermeler dikkat çekmektedir.
'Sakladım söylemedim derdimi, gizli tuttum, uyuttum...' istanbul'un Üsküdar, Bülbül Deresi'nde dik bir yokuşun başında yer alan, büyükçe bir mezarlığın içindeki mezar taşlarından birinin üzerinde yazılı bu sözler... Üzerleri fotoğraflı, kıbleye göre yerleştirilmemiş, ziyaretçilerinden dua veya fatiha istemediklerini yazı ile belirten mezarlardan sadece biri. Belki de Tevrat'daki "Mesih, bülbüllerin en çok öttüğü yere gelecek." ibaresinden seçtiler burayı kendilerine kabristan olarak. (1)
Kabbala Nedir?
Kabbala Tevrat inmeden çok daha önceleri Yahudi ruhban sınıfının geliştirdiği bir öğretidir.Büyü ve şeytani güçlerle bağlantı sanatıdır.
Gelenek veya Ağızdan kulağa anlamına gelen Kabbala sır esasına dayalıdır.Masonik öğretinin temelini oluşturur.
--------
Mısırlı Dr. Fehmi Şinnâvî’nin kaleminden Ittihat ve Terakki, Selanik Dönmeleri (Sabetayizm), Masonlar, Yahudiler ve Sloganları:
“Dönmelik Yahudiliğin Kabbala mektebinden ilham almaktadır. Bu ekolde temel sloganlar devrimcilik, ilerlemecilik, özgürlükçülüktür.
…Dönme örgütlerin temel düsturları özgürlük, eşitlik, kardeşlik kelimeleridir. Yahudiler Fransız devriminde bu düsturları dile getirdiler. Ama kardeşlik derken amaçlan Yahudilerle iyi geçinilmesiydi. Eşitlik derken Yahudilere iyi davranılmasıydı. Özgürlük derken ise Yahudilere alabildiğince özgürlük verilmesiydi. Onlar kardeşlik, eşitlik ve özgürlük sözlerinin altında kendileri için gerekli olan şeyleri isterler. Kimsenin reddedemeyeceği bu sloganlara sığınarak beynelminel bir kimliğe ve bilince bürünmüşler; vatan ve kavim bilincinin üstünde yeni bir bilinç yaratmışlardır.
Dönmeler Istanbul locasından sonra Selânik locasını kurdular. Selânik locası Avrupa’daki tüm locaların ruhanî babası durumundaydı. Artık en yetkili âzâlar Avrupa devletlerine Selânik locasından gönderiliyordu. Ittihat ve Terakki örgütünü de kuran onlardır. Sen isme bak hele. Yapmak istedikleri şeyin tam tersini söylüyorlar. Ittihat ve Terakki birlik ve yükseliş anlamına geliyor. Halk ve diğer kesimler birlikten devletin birliğini, yükselişten de devletin yükselişini anlarlar. Fakat onlar Yahudilerin birliğini, Yahudilerin yükselişini kastederler. Sultan Abdülhamid Yahudilerin neler yapmak istediğini iyi bilen akıllı bir adamdı.
Şöyle diyor:
“Sekreterim Ahmet Celâl Paşa’ya Mısır’dan Ali Kemal Bey adlı bir zâttan gönderilmiş bir mektup buldum. Orada doktor Abdullah Cevdet’in, doktor Ishak Sukûti’nin, doktor Bahâuddin Şakir’in doktor Nâzım’ın, doktor Ibrahim Temo’nun adı geçiyordu. Hepsi de ya Fransa’da ya da Italya’da kurulmuş Mason localarına mensup kişilerdi. Bu localar Osmanlı devleti içerisine yerleştirdikleri üyelerine çok büyük meblağlara ulaşan paralar gönderiyorlardı.”
Bu örgütlerin dışında yabancı devletlerin elçilikleri de devrimcilik iddia eden, ittihat ve terakki davası güden bu komitecilere kulak açıyor, onlarla görüşmelerde bulunuyordu. Onlara Osmanlı emperyalizminden kurtulmaktan dem vuruyorlar, Kızıl Sultan diye andıkları Abdülhamid’in egemenliğinin yıkılması gerektiğinden bahsediyorlardı.
Dünya Yahudiliğinin komuta merkezinin Selanik olduğunu söylemiştik. Çünkü burası yarıdan çoğu Yahudi olan bir kentti. Nüfusu 340 bin civarındayken, Yahudilerin adedinin 200 bin civarında olduğu bilinmektedir. Kısaca Selânik Avrupa’daki Yahudi mahallesidir diyebiliriz.
Yahudiler dünyaya açılırken kendi isimlerini kullanmazlar. Masonluk teşkilatları halinde ortaya çıkarlar. Amaçları kirlidir. Masonluğun ürettiği gruplardan biri de Jön Türklerdir. Yani genç Türkiyeliler.
Abdülhamid dönemiyle ilgili şöyle bir gerçek vardır:
Serasker Avni Paşa Ingilizlerden büyük yardım aldı. Yüksek dereceden mason olan bu zat Abdülhamid’in amcası olan Abdülaziz’in tahttan hal edilmesinde ve yerine Sultan Murad’ın tayin edilmesinde de rol oynamıştı. Sonradan anlaşıldı ki, Mithat Paşa, aynen Avni Paşa gibi yüksek dereceden bir masondu. (Hani şu kandırılmış Arapların Ebu’d-Düstûr, yani anayasanın babası diye övdüğü sadrazam!) Ingiltere tarafından piyon olarak kullanılan Mithat Paşa’nın amaçlarından biri Osmanlı ülkesi içinde yeni sorunlar çıkarmak, diğeri de bizzat yönetimin merkezi olan sarayda dengeleri altüst etmeye çalışmaktır. Mithat Paşa ülkenin harp gailesiyle uğraşmasında da büyük katkıları olan bir zâttır.
Kısaca Yahudi kaynaklı bir örgüt olan masonluk gerek Osmanlı devletinin, gerekse diğer devletlerin yönetim birimlerinde çalışan kişileri kendi adamlarından ayarlamaya çalışmış, ayrıca hedefe varmak için kesif bir casusluk faaliyetinde bulunmuştur. Hükümetlerin gönderdikleri gizli mektupları okuyan, tercüme eden ve masonluk merkezlerine bildiren özel adamlar vardır.
Müslümanların gafletinden faydalanarak girişilen ince hesaplar meyvesini vermiş, Islâm âlemi bu duruma düşmüştür. Onların en tehlikeli kararı, hatta peygamberleri öldürmek, ineğe tapmak kadar büyük bir cürüm olarak nitelendirebileceğimiz son oyunları Islâm hilafetini çökertmek olmuştu. Böylece Yahudiler Müslümanlara karşı tarihteki en büyük zaferlerini elde ettiler.”
**********
KAYNAK:
Dr. Fehmi Şinnâvî, Hilafet: Modern Arap Düşüncesinin Eleştirisi, tercüme eden: Sadık Ömeroğlu, Insan Yayınları, Istanbul 1995, sayfa 75, 77 ve devamı.
--spoiler--
dönme örgütlerin temel düsturları özgürlük, eşitlik, kardeşlik kelimeleridir
--spoiler--
bu ibare yalanların merkezinde yer almaktadır. demek ki, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kötü şeylermiş !
amaç, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik karşısında mum gibi eriyecek olan başkanlık özlemlerine yol verecek ortamı yaratmak. bu yalanlar planlanan faşist rejimin ideolojik temellerini yaratmanın işaretleri.
bu algı yaratma kumpasında, halkın içinde yaşayan yahudi düşmanlığı perde olarak kullanılarak, aslına özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramları, yani özlediğimiz demokrasi fikri yok edilmeye çalışılıyor.
ittihat ve Terakki hakkında derinleme bilgi sahibi olmazsanız eğer böyle sadece Selanik'in özellikle Sebatay'cı tarafına vurgu yaparak hatta oradan inceden Atatürk'e gönderme yaptığınızı sanarak komik duruma düşersiniz...
O zaman ne yapıyoruz; ittihat ve Terakki Cemiyeti hakkında biraz bilgi veriyoruz öncelikle...
ittihat ve Terakki'nin kuruluşu aslında o herkes tarafından malum olunan Enver-Talat-Cemal triosunun bir araya gelişinden çok önceye dayanmakta, cemiyetin ilk nüvesini Askeri Tıbbiye'de ittihad-i Osmani ismi ile ibrahim Temo, ishak Suküti, Abdullah Cevdet ve Çerkes Mehmet Reşit oluşturmuştur (2 Haziran 1889)
Şimdi bakıyoruz bu 4 "kurucuya"...
ibrahim Temo: Manastır doğumlu, Ohrili Arnavut kökenli bir aileden gelmekte
ishak Sükuti: Diyarbakırlı fakir bir ailenin çocuğudur...
Abdullah Cevdet: Arapgir,Malatya doğumludur, babası Diyarbakır Birinci Tabur Katiplerinden Hacı Vasfi Bey'dir...
Çerkes Mehmet Reşit: Adından da anlaşılacağı üzere Çerkes'dir.
Hadi geçelim en meşhurlara:
Enver Paşa:istanbul Divanyolu doğumlu...
Cemal Paşa: Midilli doğumlu
Talat Paşa: Edirne doğumlu...
Ha asıl vurgu yapılan "Masonik" bağlantılar ise o zaman Emanuel Karasu'ya gitmemiz gerekecektir.
2. Abdülhamit'in baskı rejimine karşı "gizli cemiyet" olarak örgütlenen ittihat ve Terakki için gizlilik hayati önem taşımaktaydı. Bu noktada Makedonya Risorta Masonik Locası'nı kurucusu ve üstad-ı azamıdır. Karasu (Yahudidir kendisi) Talat Paşa vesilesi ile mason localarını ittihat ve Terakki'ye açmayı teklif etmiş, ittihat ve Terakki Cemiyeti gizli toplantı yapabilme adına yaptıkları istişareler sonucu teklifi kabul ederek taktiksel ve pragmatist bir hamle yapmıştır.
Ha ittihat ve Terakki'de mason yok mudur başta Talat Paşa olmak üzere sonradan Mason olan çok sayıda ittihatçı olsa da ittihatçılar hiçbir zaman bi taraflara "dönmemiştir", "dönme" olmamıştır.
ittihatçılar vatan sevgisi yüksek, devlet yönetme kapasitesi zayıf vatansever bir grup idealisttir... Bugünkü modern cumhuriyetin temellerini attıkları da yaptıkları fahiş hataların yanında eklenmelidir...
Bu entry de ittihat ve Terakki fukaralarına gelsindir...