yerinde mizahı haddinde aksiyonu fıkra gibi bir baş rolü harika göndermeleri ve bağlantıları ile kült olmaya aday türk filmi.
oyuncu seçimi ve kurgu tam yerinde ayrıca film iki saat boyunca sıkmadan ilerliyor 40-50 dakikalık dizilerde filmlerde bile düşebilen tempo film boyunca sabit ve sizi içinde tutuyor.
kendi tarzında da türk sinemasında örneği yapılmamış olabilir ayrıca bundan da bahsetmek lazım ahmet ümit'in ''istanbul hatırası''n''da ki ne benzer veri işlemeleri ve beklenmedik bağlantılar.
eğer aynı başarıda bir senaryo yazılabilecekse devam filmi çekilmeli.
ve film içi önemli bir detay değil ama kiminle satranç oynuyordu imam çok merak ediyorum.
hoş, can gox başlı başına efsane sese sahip, ayrı mevzu.
itirazım var bu zalim kadare
itirazım var bu sonsuz kedere
Feleğin cilcesine
Hayatın silvesine
Dertlerin cümlesine
itirazım var
Yarım kalan sevgiye
Şu emanet gülmeye
YAşamadan ölmeye
itirazım var
Ben hep yenilmeye mahkum muyum?
Ben hep ezilmeye mecbur muyum?
itirazım var bu yalan dolana
Benim şu dertlere ne borcum var ki
Tuttu yakamı bırakmıyor
Benim mutlulukla ne zorum var ki
Bana cehennemi aratmıyor
itirazım var değişmez yazıma
itirazım var bu dertli şansıma
Sevginin sahtesine
Hayatın cilvesine
Dertlerin böylesine
itirazım var
Yalan dolu gözlere
Durulmamış sözlere
Dost olmayan yüzlere
itirazım var
Ben hep yenilmeye mahkum muyum?
ben hep ezilmeye mecbur muyum?
itirazım var bu yalan dolana
Benim şu dertlere ne borcum var ki
Tuttu yakamı bırakmıyor
Benim muttlulukla ne zorum var ki
Bana cehennemi aratmıyor
bana cehennemi aratmıyor
Filmin oyuncuları arasında Serkan Keskin, Hazal Kaya, Öner Erkan, Büşra Pekin, Osman Sonant, Umut Kurt, Özgür Çevik, Serdar Orçin, Güler Ökten, Mustafa Kırantepe, Sırrı Süreyya Önder ve Tansu Biçer yer aldı. Filmin yapımcılığını ise U10 film üstlenmiştir.
Filmin Konusu:
Selman Bulut, bir zamanlar antropolojiyle ilgilenmiş eski bir boksör, şimdilerdeyse bir camide görev yapan sıradışı bir imamdır. Bir gün camide namaz kıldırdığı sırada caminin içi silah sesleriyle yankılanır. içeride bulunan kişilerden biri yere yığılır ve hayatını kaybeder. Olay yerine gelen polis ilk delilleri toplar ve araştırma süreci başlar. Selman Bulut bu olay sonrasında harekete geçer ve şüphelendiği kimi kişi ve durumların üzerinden davayı çözmeye karar verir. Her ipucu işleri beklemediği bir noktaya götürür ve olaylar gittikçe daha gizemli bir hal almaya başlar...
Film 33. Uluslararası istanbul Film Festivali'nde en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini kazandı.
Künye:
Yönetmen: Onur Ünlü
Yapımcı: Onur Ünlü
Senarist: Onur Ünlü - Sırrı Süreyya Önder
Oyuncular: Serkan Keskin, Hazal Kaya, Öner Erkan, Büşra Pekin,
Osman Sonant
Müzik: Okan Kaya, Taner Yücel, Ahmet Kenan Bilgiç
Görüntü yönetmeni: Vedat Özdemir
Sanat yönetmeni: Nadide Argun
Kurgu: Emre Boyraz
Türü: Polisiye komedi
an itibari ile izlediğim ve oyuncu kadrosu ile beraber konusu da hoşuma giden film.
başrol oyuncusu lan ismail abimiz sebebi ile izleme ihtiyacı duydum. oyuncu kadro seçimi güzeldi. ama süreyya denen eleman yüzünden sinirim bozuldu. adama bir de emekli binbaşı demişler o daha da sinirimi bozdu.
dini bilgiler biraz ihsan eliaçık tarzı olmuş. hani son zamanlarda ortaya çıkan emperyalizm karşıtı müslümanlar vardı gezide o şekilde.
filmin konusu güzel. onun ile alakalı herhangi bir yorum da bulunmak istemiyorum. çünkü o kadar vasıflı birey değilim.
izlendiği zaman zevk alınabilecek bir film. gerek serkan keskin'in oyunculuğu gerek osman sonat'ın gerek diğer oyuncuların sergiledikleri performans tatmin edici.
evet ben de dini biraz rahat daha doğrusu açık görüşlü yaşayanlardanım ama bazı kısımlar var ki dinimize gerçekten uymayan konular. tabi bunu insan olarak algılayıp düşünmek lazım sonuçta imam da insan ama bunu görüp bazı insanların hal ve hareketleri değişebilir onu da göz önüne almak gerekiyor.
--spoiler--
filmde en çok hoşuma giden kısım kız ile erkek eve çıktıklarını söylediklerinde imam nikahı yaptıklarını söylüyorlar. imam efendi orada imam nikahı sizin nefsinize hakim olamamanızı temize çıkaracak bir şey değildir diyor. kendi çapımda küçük bir bilgi de ekleyeyim. diyanetin imamları bakın camilerde bulunan temelden yetişme hocaları demiyorum diyanetin imamları resmi nikah olayı olmadan öyle nikah kıymazlar. yani bunun devlet şeklinde de yanlış olduğu ortaya çıkıyor. bu işin böyle devam etmesi sonucu bazı ülkelerde muta nikahı denen bir şey çıkıyor ve insanlar yaptıkları cinsel ilişkiyi bunun ile bertaraf etmeye çalışıyorlar.
--spoiler--
izlenebilecek bir film.
puan denilirse bizim vasfımız ne ama ben 10 üzerinde 8 veririm.
1 puan süreyya için diğer puan da biraz dini rahatlığı abartmışlar gibi. ama verdiği çoğu mesaj da aslında dini nasıl yaşayacağımızı da gözler önüne seriyor.
en güzel laf da. insanlar fakir komşuları aç yatar iken uyumamak için zengin semtlerine taşınıyorlardı.
Bu dünyaya, zengin ve fakir arasında olan büyük boşluğa
Haketmeyen insanların haketmediği şeylere sahip olmasına
Hakeden insanların ise hiç bir zaman istediği şeye ulaşamamasına
iyi insanların her zaman kaybetmesine
Kötü insanların her zaman iyi insanlardan daha şanslı olmasına
Sevenlerin sevilmemesine
insanların ezilmesine
Dünyada olan haksızlıklara
yalana, dolana, hırsızlığa, cinayete, tecavüze
iyi insanların her zaman erken gitmesine
zamansız gelen ölümlere
Karşıtlıklara, yanlışlıklara, savaşlara
zamanın akıp gitmesine
Geri dönüşü olmayan hatalara
Değmiyicek kişiler için çabalayanlara
Sömürü düzenine
Cahillere
Saçmlıklara
küskünlüklere, dargınlıklara, tartışmalara
hastalıklara, yaralara, acılara
bebeklerin ölmesine
Evrenin yavaş yavaş bir insan gibi yaşlanmasına
Ağlamaya, üzülmeye, kahrolmaya
çabalamamaya
Değer vermemeye
Kısacası insanı insan yapan bütün şeylere itirazım var.
Üç parça halinde toplam on bir ayda izlediğim film.
Siz siz olun başladığınız filmi bitirin mümin kardeşlerim.
Serkan keskin, sırrı süreyya ve umut kurt'a rağmen filmi beğenemedim. Bi olay örgüsü kuramadım çünkü olayları tam hatırlayamadığım için. Yeniden izleyip editlemem dileğiyle.
meşhur şarkı zihnimde dönüp dolaşırken, baktığım heryer de sen varsın. belki iki kadeh içtikten sonra belki sıkıntılı bir günün sonunda o güzel yüzün ve gene bana yüz vermeyişin aklıma takılır kalır. belkide bundan dolayı itirazım vardır. unutmak gerçekten varsa, mümkünse unutanlardan tarif almayı o kadar istiyorum ki sanki unutacakmışım gibi.
--spoiler--
“insan sadece suçluyken kaçmaz. Bazen suçlandığın için de kaçarsın. Ama bir kere kaçmaya başladıysan bir şeyleri de muhakkak kaçırırsın elinden; bazen gençliğini kaçırırsın, bazen geleceğini, bazen de aklını... Fakat işin en güzel tarafı da bundan sonra başlar, çünkü aklını kaybedince korkularından da kurtulursun. Bu da seni özgürleştirir. Çünkü sadece korkaklar kendi akıllarına güvenirler ve bütün korkaklar hakikatin esiridir. Oysa hakikat, akıl veya başka bir şeyle kavranılmaz. Hakikatin ancak parçası olunur. Bunun için kurtul! Geçmişinden, geleceğinden, aklından... Kainatta ne varsa şu anda olduğunu görmüyor musun? Sadece burada, sadece şimdi... Gözlerini kapa ve kalbini aç. Aklını da bırak gitsin.”
--spoiler--
Arkadaş tavsiyesiyle izledim, iyi ki izlemişim dedirtti. Sherlock holmes havası da vardı sanki hafiften. Güzeldir, son dönemin en iyi filmlerinden birisidir.
24 saat içinde 2 kez izlediğim onur ünlü filmi. filmin sonunda insanı afallatıyor oluşu, ikinci kez izleme kararını almayı hızlandırıyor. hemen her sahnesinde sisteme olan eleştirinin incelikle işlendiğini ve bu sebeple de iktidar erklerinin çok hoşlanmayacağı bir film olduğunu da peşinen söylemek gerek.