--spoiler--
Yarın;
Sesimi duyamayacağın kadar uzak olabilirim mesela.
Dokunamayacağın, göremeyeceğin, soramayacağın, kırılamayacağın,inanamayacağın.
Bir kez daha benimle gülemeyeceğin,
Bir kez daha ellerimi avuçlarının içine alamayacağın,
Gözlerini kaçıramayacağın
Tüm cümleleri söyleyip isteyip de susamayacağın..
Sarılıp uyuyamayacağın..
Aynı sokaktan geçemeyeceğimiz, aynı şarkıyı dinleyemeyeceğimiz,
kavga bile edemeyeceğimiz,
Kal diyemeyeceğin,
Ayrılamayacağın, hatta gidemeyeceğin kadar yok olabilirim.
el yıkama işinde çok titiz olan ve tuvaletten ne zaman kısa sürede çıksam eller ne çabuk yıkandı diye tatava yapan anneme birgün kafam iyiyken..
- renksiz captain : anne sana birşey itiraf edecem.
- annem : ne oldu.
- renksiz captain : sen tuvaletten erken çıkınca eller ne çabuk yıkandı diye tatava yapıyorsun ya
- annem : evet.
- renksiz captain : senin korkundan elimi yıkadıktan sonra bir süre suyu açık bırakıyorum o sırada ben elimi kuruluyorum.
- annem: bundan sonra seni dinlemeye devam edecem.
herkese renkli günler
itirafa genellikle bir suçluluk duygusu eşlik eder. vicdani bir zorlama sonucu insan, ruhunu hafifletmek amacıyla içini döker. itiraf aynı zamanda bir kişinin kendinden üstün, yüce bir gücün varlığını kabul etmesi ya da hissetmesiyle ilişkilidir.
insanın yaptığı kusurlu bir davranıştan, hareketten sonra vicdanıyla ters düşerek olayları başından sona anlatarak sorumluluğu kendi üzerinden atmaya yönelik hareketidir.
"davadan dönen ülkücü ömer tanlak anlatıyor..." diye giriş yapılmış ve 1980 yılında, aydınlık yayınları tarafından kitap haline getirilmiştir.
--spoiler--
beş yıl kadar içinde bulunduğum bu çevrenin iç yüzünü gördükten sonra onlardan kesinlikle kopmaya karar verdim. bu kararımdan sonra bildiklerimi ve gördüklerimi basına aktararak kamuoyunu aydınlatmayı kendime görev bildim. eskiden birlikte çalıştığım arkadaşlarımın da doğruyu görerek benim yolumu izlemelerini diliyorum. bana, çevreme herhangi bir şey olursa, sorumlusu alpaslan türkeş ve mhp dir.
--spoiler--
kesinlikle savunma amaçlı değildir. bilgi amaçlı yazılmıştır.
edecek bir durumun yok ise bahçedeki ottan ne farkın var, onunda itiraf edecek bir şeyi yok. Eğer çok ise de cennete yerin zor böyle bişey işte itiraf.
aldatma ve aldatılmanın insanlardaki yansımasını gözler önüne seren zeki demirkubuz filmi. oldukça da başarılı bir film. başrolde taner birsel (harun) ve başak köklükaya (nilgün) kamera karşısına geçmiş. özellikle kavga sahnelerinde başak köklükaya, aldatan ama aynı zamanda incinmiş kadının duygularını çok iyi yansıtıyor izleyiciye.
demirkubuz filmlerindeki karanlık bu filmde neredeyse filmin tamamını ele geçirmiş. gecenin karanlığı ya da gündüzün ışığı değil kastım, filmlerde duygusal yönden çöken insanların içine düştüğü karanlık bu. kendini karşısındakine ele vermeyi zayıflık olarak gören insan, ne istediği hayatı yaşayabiliyor ne de duygularını vurduğu prangalarla mutlu olabilir. işte harun da böyle bir insan. sıradan, bildiğimiz erkek tipi, bir özelliği yok. sonunda karanlığından kurtulmayı seçiyor ve nilgün'e "benimle gel" diyor. bunu söyleyebilmesi karanlığını yırtacağının bir göstergesidir bana göre.
demirkubuz filmlerinin başka özelliği de film sonunun net olmamasıdır. sanki devam edecek düşüncesi ve beklentisi veriyor, bu filmde de olduğu gibi. belki de demirkubuz filmlerinin izleyen üzerindeki etkisinin bu denli fazla olmasının sebebi de budur. izleyici, filmin sonunda biten karenin devamını zihninde canlandırıyor ve olmasını istediği şekilde filmi kendince sonlandırıyor. izledikten sonra birkaç gün zihninizi meşgul etmeyen bir film, asla zeki demirkubuz filmi olmaz, olamaz. bu filmin devamında ne oldu; nilgün harun'la diyarbakır'a gitt mi; mutlu olabildiler mi yoksa yine bir aldatma ile yüzleşmek zorunda mı kaldılar? işte bu soruların cevabı ve filmin devamı izleyenin zihninde. herkes filme istediği gibi bir son yazabilir. reklam repliğindeki gibi, "gerisi size kalmış".
itiraf etmenin, suçu işlemekten daha zor olması, aslında kabul etmenin zorluğuyla bağlantılıdır. kabul ettiğinde gerçeğin içine düşer, onunla yüzleşirsin. harun'un yapmak istediği de buydu. gerçekle yüzleşip, daha önce en yakın arkadaşının karısıyla olan ilişkisinden duyduğu vicdan azabını bastırmaya çalışmak. arkadaşının ölümüne sebep olmasının sorumluluğunu üstünden atmak. evet, itiraf edince olan kötü olaylar silinmiyor, lakin kişi psikolojik olarak rahatlama yaşayabiliyor. harun'un en yakın arkadaşı taylan'ın annesinin evine gidip, yaptıklarını itiraf etmesinin sebebi de buydu. sonrasında toparlanmasını da bu itirafa bağlayabiliriz.
aldatma ve aldatılmanın insana neler yaptırdığını, bu hissin insandaki etkilerini görmek için filmi mutlaka izleyin derim. kabul etmek istemediğiniz gerçeklerinizle yüzleşin.
durağan yapısından ötürü herkese cazip gelemeyecek bir film. yanılmıyorsam filmde müzik de yoktu. lakin anlatılan hikaye ile verilen duygu filmi izlenilmeye değer kılıyor.
son sahnede, adamın tüm olanlara rağmen başkasından hamile kalmış eski eşini, tekrar birlikte olmak için çağırması; izleyicilerin "oha" demesine neden olabilir.
--spoiler--
-benimle gelir misin?
+ya olup bitenler?
-olan oldu. her şey gelip geçiyor.
+hiçbir şey geçmiyor. geçen yalnızca zaman.
-başka çaresi var mı?
+yok.
--spoiler--