itiraf

    3.
  1. bir can yücel şiiri

    Nahit Hanım söyledi yine
    neden babama yazmışım da
    anama şiir döktürmemişim
    Kaç kere yazdım
    cebimden uçup gittiler
    beni,on yedi yaşında beni yıkayan
    Anneme şiir yazacak kadar şair değilim!

    Güle Güle (1993) adlı şiir kitabından alınmıştır.
    7 ...
  2. 84.
  3. Aldatmanın ve aldatılmanın insan psikolojisi üstündeki meşakkatini ve itiraflar derinleştikçe de yaşanılan hüzünle harmanlı rahatlama hissini anlatan zeki demirkubuz filmi.
    Mazlum ve zalim rolünün tek bir karakterde toplanmasını sevdim, hiçbir olayın göründüğü gibi olmadığını göstermesini de.

    "Sen de çok acı çekiyorsun. Acı çekmek bir şey değil ama, neyin acısını çektiğini bilmemek kahrediyor insanı. için için çürüyorum. Korku içinde, şüphe içinde ölüyorum. Ruhumu kemiriyor bu. Artık dayanılır gibi değil."
    6 ...
  4. 96.
  5. Bazı şeyleri kendi içinde halledememek, bu dünyadaki en çıkmaz sokakmış.
    6 ...
  6. 58.
  7. Birini cidden seversin onun da seni sevmesini beklersin ama öyle görünen yüzünü değil her şeyinle hatalarınla da sevmesini. Sonra bir fırsat gelir tabi sen karar vermişsin önceden atlarsın hemen söylersin yaptığın hatalarını için rahatlamıştır ama bir yandan karşındakini süzersin tepkisini ölçer merak edersin bu yaptığın fiilin adıdır itiraf. Ama sonuçları iyi olmaz genelde.
    7 ...
  8. 81.
  9. dünyaya pozitif bir katkım oldumu bilemem. olduysa bile farkında değilim. ne elden düşürülmeden okunan bir kitabım, ne şahane denilerek millyarlara el değiştiren bir resmim, ne sevgiliye okunan bir şiirim, nede dile pelesenk olmuş bir şarkım var. ancak henüz hayattayım ve herşeyi başarabilme umudum var.
    5 ...
  10. 103.
  11. senelerdir yüzüne bile bakmadığım ama bana her nasıl olduysa kendi kendine aşık olup gelen; güzellikle reddettiğimde naz yaptığımı, kovarak reddettiğimde yine naz yaptığımı, sövdüğümde yine naz yaptığımı zanneden biri var ki gördüğüm yerde suratına kusmak istiyorum. çünkü bu insan bir ergen değil, 30 küsür yaşında kazık kadar "adam". kendimi son 6 aydır isteyen herkesin sahip olabileceği bir et parçası gibi hissediyorum. çünkü karşımdaki "insan" için ne hissettiğimin hiçbir önemi yok. kendisi seviyorsa alabilirmiş gibi davranıyor. bir gün kendime hakim olamayıp ağız burun gireceğim, karakolluk olacaksak da bir temiz döveyim de öyle olalım, içimde kalmasın diyorum artık.

    bu mal sayesinde bir insanın başka bir insandan nasıl midesi bulanır onu da anladım şu ölümlü dünyada. lütfen akıllı birini gönder artık allahım. lütfen.
    5 ...
  12. 22.
  13. aldatma ve aldatılmanın insanlardaki yansımasını gözler önüne seren zeki demirkubuz filmi. oldukça da başarılı bir film. başrolde taner birsel (harun) ve başak köklükaya (nilgün) kamera karşısına geçmiş. özellikle kavga sahnelerinde başak köklükaya, aldatan ama aynı zamanda incinmiş kadının duygularını çok iyi yansıtıyor izleyiciye.

    demirkubuz filmlerindeki karanlık bu filmde neredeyse filmin tamamını ele geçirmiş. gecenin karanlığı ya da gündüzün ışığı değil kastım, filmlerde duygusal yönden çöken insanların içine düştüğü karanlık bu. kendini karşısındakine ele vermeyi zayıflık olarak gören insan, ne istediği hayatı yaşayabiliyor ne de duygularını vurduğu prangalarla mutlu olabilir. işte harun da böyle bir insan. sıradan, bildiğimiz erkek tipi, bir özelliği yok. sonunda karanlığından kurtulmayı seçiyor ve nilgün'e "benimle gel" diyor. bunu söyleyebilmesi karanlığını yırtacağının bir göstergesidir bana göre.

    demirkubuz filmlerinin başka özelliği de film sonunun net olmamasıdır. sanki devam edecek düşüncesi ve beklentisi veriyor, bu filmde de olduğu gibi. belki de demirkubuz filmlerinin izleyen üzerindeki etkisinin bu denli fazla olmasının sebebi de budur. izleyici, filmin sonunda biten karenin devamını zihninde canlandırıyor ve olmasını istediği şekilde filmi kendince sonlandırıyor. izledikten sonra birkaç gün zihninizi meşgul etmeyen bir film, asla zeki demirkubuz filmi olmaz, olamaz. bu filmin devamında ne oldu; nilgün harun'la diyarbakır'a gitt mi; mutlu olabildiler mi yoksa yine bir aldatma ile yüzleşmek zorunda mı kaldılar? işte bu soruların cevabı ve filmin devamı izleyenin zihninde. herkes filme istediği gibi bir son yazabilir. reklam repliğindeki gibi, "gerisi size kalmış".

    itiraf etmenin, suçu işlemekten daha zor olması, aslında kabul etmenin zorluğuyla bağlantılıdır. kabul ettiğinde gerçeğin içine düşer, onunla yüzleşirsin. harun'un yapmak istediği de buydu. gerçekle yüzleşip, daha önce en yakın arkadaşının karısıyla olan ilişkisinden duyduğu vicdan azabını bastırmaya çalışmak. arkadaşının ölümüne sebep olmasının sorumluluğunu üstünden atmak. evet, itiraf edince olan kötü olaylar silinmiyor, lakin kişi psikolojik olarak rahatlama yaşayabiliyor. harun'un en yakın arkadaşı taylan'ın annesinin evine gidip, yaptıklarını itiraf etmesinin sebebi de buydu. sonrasında toparlanmasını da bu itirafa bağlayabiliriz.

    aldatma ve aldatılmanın insana neler yaptırdığını, bu hissin insandaki etkilerini görmek için filmi mutlaka izleyin derim. kabul etmek istemediğiniz gerçeklerinizle yüzleşin.

    (7/10)
    5 ...
  14. 115.
  15. Kilo vermek benim hayalim. Çok defa kilo verdim. Annem daha fazla zayıflamamı istemiyor, uzun kadınlar şişman olmalı ona göre. Dert değil be sözlük, herkesi memnun edemem *

    Edit: Farkettim de. Ben 2 sene önce çok memnundum kilomdan. Hiç kilo vermeyi düşünmüyordum he. Hatta bir arkadaş sen spora gitsene demişti. Ben de gayet mağrur şekilde " ne için?" demiştim. O günlerden bugünlere vay anasını...
    4 ...
  16. 11.
  17. özellikle kavga sahnelerinin samimiyetiyle dikkatimi çeken müstesna bir zeki demirkubuz filmi.insan psikolojinin çok iyi yansıtıldığı bir film.tavsiye edilir...
    (bkz: zeki demirkubuz)
    4 ...
  18. 24.
© 2025 uludağ sözlük