itiraf ve gizem

entry2 galeri0
    ?.
  1. ikisi arasında çok kritik bir denge vardır genelde ve bu dengeyi kurmakta başarılı kadınlar efsane olurlar, üste birde güzellerse.
    1 ...
  2. ?.
  3. aşklarla halklarla yalnızlıklarla
    derlenmiş
    ve her sabah yeniden
    uzakları titreten
    bir mahşer bir coşku vardı
    ki orada
    boğularak çıldıran flamalarda
    yalarken marşlarımı yabancı hışırtılar
    kan akar akar da
    yeryüzünün şahdamarı atardı.

    dünya terütaze bir kadın
    üstündeydim yanaklarının
    elime isyanın tomarları batardı ona her uzanışta
    canım dünyayı dürtükleyen mızraklarla kanardı
    ve kanıma
    her daim bir kadının
    gözbebeklerinden girerdi hayat

    artık duymaktadır şehir kanına karışan çocukları
    ve barışırken tanyeri ufku öpen atlarla
    bu koşanlar
    bu denizler taşırarak yaklaşanlar
    sevişir gibi dövüşür
    yaralarla yaralarla

    dünya ki tarla
    ve ben iyi hatırlıyorum
    okulların o çılgın sisli kapılarında
    ılık mermiler sarıyordu geceyi
    her yakarış bir ateşti buzdan sevgililere
    ki beyinler yepyeni bir cinnet tanımındayken
    hainlikler girmemişken araya
    deprenir deprenir
    sayısız gözbebeği dehşetten
    ses gelirdi sevdaya

    bilinmez neden
    bakire bir yağmur yağarken şakaklarına
    demirden kıyılara göğsünü vurmak isterdi kızlar
    o bezgin zamanların karanlık köşesinde
    gezinip gezinip okşanırken zarif elleri
    dolanmaz mıydı benim boynuma da arzular bilinmez
    oysa benim rüzgarlarım
    dudaklarımdaki kanı emzirirdi dünyaya

    şimdi
    bayraklar susuz
    halklar çaresiz midir
    ve delikanlı döşümde ırmakları şehvetin
    aşklar çaresiz midir
    şimdi
    dudaklarımdadır inficar

    ben o bulutsuz şiddetin renkleriyle şahlanan
    arınmak arınmak isterdim insanların unutulmuş hıncıyla
    ve geceyle konuşan hırsların o arsız cazibesi
    ürkütürken beni anılarda
    ürkütürken beni sokaklarda kan
    bağrıma incecik parmaklar sokulur benim
    şimdi
    fısıltıdır çağlayan
    bak bana değmeye korkan kadın tenleri bunlar
    ve bütün yataklar yakılmış gibi
    yakılmış paracıklar

    ve susuzluk sular boyu yaşanan
    hayat ki yaşadıkça dinç öptükçe yanan
    o dünya tenimin cehennem kıyısında
    o dünya sınırsız güneşlere taşınan
    ve yaşamak ihanetle denenmiş dakikalar
    yaşamak ki aşk inanç ve namus kadar
    çarpardı kalbim örselenmiş vakitler arasında
    çarpıp çarpıp çocuk saçlara ağlaşan bir ırmak olurdu kalbim
    ben o zaman haykırmanın zevkiyle hazzın onulmazında
    erirken öyle mecalsiz
    bir gençlik yazında çatlardı yeryüzünün bakracı
    uzar dururdu önümde bir keder sisi
    ey azgın günlerimin iştahlı sevgilisi
    gelip kanıma aksan dinler miyim bir daha
    ki hırçın bir inatı öpen o dudak
    ya ben onu öpsem serinler miyim
    serinler miyim girsem gizemin zelzelesine
    ezilsem dobra dobra serinler miyim
    ki aşktanmış sabıkam

    asılı şehrin küstah kargaşasına
    o sular öpülmemiş göğe küsmüşse gözler
    öğrenir rüyaların ardındaki gizemi
    karanlığı özlemi
    katılıp kırgınların gezginlerin yasına
    yenilir sonra en kaçak dövüşlerde
    tazelenir
    artar sabıkam

    ve akşam
    artık sabahtır
    uzun aşk konuşmaları bittiğinde
    ve direttiğinde kendince hüzün
    artık
    yalnızca
    bir
    militan düşü
    ve bir aşkın
    düşüşü vardır

    sabahtır ve kımıldar toprak
    cana tılsımlar yerleştiren nedir
    ki aşktanmış bu ihtilal öncesi şafak
    melekler boşanır gözkırpışından
    onu artık yalnızca o itiraf titretir
    itiraf ve gizem itiraf ve özlem
    bu deniz bu göğse sığmaz desem
    aşk yorar
    hırpalar
    sonra terletir

    sıyrılır yüzümden tüm hayranlığım
    ol hüzün dehşetinde uzun buluşma saatleri
    uzaklaşır gökyüzünü kurşunlarmış sevdiğim
    ki çocukluk diretirken hala çok uzaklarda
    burda
    avaredir gençliğim

    tutarken beni yaklaşan ayak seslerinin yarışı
    her koşudan koşuya bir aşk arar yiğitler
    çürük kurşunlar değer habire göğsümüze
    sökün eder ardından bir yağmurun alkışı
    bak ruhumun bir yanı ne yapsam hep dışarda
    şehrin ağrılarında sıkılıp kararmışsa dişlerim
    ve gencecik dişiler kudurgan çarşılarda
    rüzgarları kışkırtan yapraklar gbi
    yapraklar gibi dökülüyorsa
    ve gülüyorsa yine de kuşlar
    gülüyorsa sevdiğim
    nedendir hep bir kırgınlığı dolaşmak
    nedendir
    savrulan bu gençliğim

    şimdi
    aşk o kızla çırılçıplak soyunmak ister
    elinde sarhoş ve kanayan bir kahkaha
    ve yeryüzü denizi köpürürken çatlarcasına
    çarkıfelek taht kurar yepyeni bir sabaha

    artık gizemdir konuşan yalnız
    deniz bir uğultudur ve gülmüştür kız
    denizi göğsünde gezdiren o kız
    kendini kendine ezdiren o kız
    yağmuru görmeden
    görmeden onu
    kimbilir belki de ölmüştür o kız

    ben ki itiraf ve gizemin koynunda yattım
    peşpeşe gençlik sancıları geldikte
    göğsümü ve kalbimi o itirafla kanattım
    gidebilirim
    kükreyen bu sokak şarkısını bırakıp
    süzülerek tren camlarından
    artık gidebilirim

    akşam aynı akşam
    ki aşktanmış sabıkam
    görsem
    gözlerimde ince kan benekleri
    şaşırsam
    katlanırken yollar uykusuz ayakların altında
    kendimi boşluklara atabilirim
    ve bir cümlecik mektuplar yazmaya uğraşan ellerimi
    öylece bırakıp gidebilirim artık
    akşam aynı akşam
    alıp saçların ve kalbini denizden onun
    katabilirim uzayan soluklu yağmurlara
    aşka inanca katabilirim

    sonra terler akar kargışlanan günlerden
    ey günlerimin gizemine giren yazılmaz sesler
    siz çocukların doğmamış kuşlarına el edin

    benim terim kanla karışık olmazsa bile
    serinlik dolu küçücük bir mendile
    emzirilebilir

    bak halk aynasında kan lekeleri
    bak uçuyor uçuyor ruhumun en serin yeri
    şimdi beni saran özgürlüğün terli elleri
    önünde yeni bir anlam kazanır toprak ve demir
    artık anlaşılsın uçmayan yerlerimin sancısı
    yoksa
    inficar yenilenir
    ve aşk dudaklarımda
    delirebilir

    ondandır ki
    akınlardadır hayat
    yepyeni akınlarda
    çarklara sokulan bir el gibi hatırlatır kendini
    ve sevda ve ölüm
    hala akıllardadır
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük