türkiye gibi ülkeler aradaki farkı turizmle kapatır. aslında üste para bile koyacaz da bu akp hükümeti turistlerin bikinisine falan karışıyor, hatta bikini alamasınlar diye spekulasyon sonucu bikini fiyatları tavan yaptı.
Az gelişmiş ülkelerin en önemli sorunudur.ithalat kotolarıyla (gümrük vergileri) ve ihracat teşvikleriyle(yerli sanayinin ve istihdamın artması) önlenmesi gereken bir durumdur.
ülke içinde katma değer yaratılamadığını, üretimin ithalata bağlı olduğunu dolaylı olarak ekonominin de dış ekonomilere bağımlı olduğunu, üretebildiğin ve sonra da ihraç edebildiğin ürünleri de ithal ettiğin ham ya da yarı mamül maddeleri kullanarak ürettiğini, üretim yapmadığın için istihdam yaratamadığını, oluşan ticaret açığını kapatmak ve ithalat ödemelerini gerçekleştirmek için dövize ihtiyaç duyduğunu, bu dövizi karşılamak için borçlandığını ya da sıcak para çekebilmek için kuru düşürüp faizleri yüksek tuttuğunu, akabinde düşük kur sebebiyle insanları üretimden uzaklaştırıp ithalata yönelttiğini pekala gösterebilir. lakin göstermeyedebilir, evet iktidar herşey yolunda diyorsa yolundadır arkadaşım. şahsen ben rte ulusa yani bana seslenirken karizmasından çok etkileniyorum, ihracatımız şu kadar oldu şu kadar yabancı yatırım çektik sayıp dökerken öyle melül melül ekrana bakıyorum. bu dış ticaret açığını nasıl kapatırız derseniz bence biraz dindar biraz ışıkçı-ampülcü biraz da takiyyeci ihraç etmemiz lazım yurtdışına ki dış ticaretimiz dengeye gelsin. baksanıza burada hayasızca saldırıyorlar çocuklara, kapıkule'nin habur'un kapısının önünde mutlu mesut yaşasın haytalar.
ekonomiden piyasadan anlamam . peki kardeşim benim anlamadığım ithalat ihtiyaç için yapılır, dünyanın en çok ithalat yapan ülkeleri yine en zengin ülkeler abd ve avrupa birliği ülkeleri. demek ki ithalat adam gibi yapılırsa sorun yok.
kendi içinde kaliten artar , galiba biz saçma sapan şeyler ithalat ediyoruz.
ithalattan niye bu kadar zarar görüyoruz onu anlamıyorum. ihtiyacı olan şeyi karşılarsa insan zarar görür mü ya.
bir otarşi, ya da sosyalist görünüp işçi sınıfını açlık sınırında yaşatmayan ülke olma göstergesidir. şu an bütün batı ülkelerinde, hadi şunu bütün müreffeh ülkelerde, cari açık vardır, hem de oldukça fazladır. bunun sebebi ise artık sanayilerin işgücünün ucuz olduğu ülkelere kaydırılmış olmasıdır. bu devletlerde kişi başına düşen milli gelir de fazladır, hayat standardı da fazladır. avrupa bu seviyeye 200 yıl kan ağlayarak, birbirini boğazlayarak gelmiştir.
fakat bizim milletimizin de bu seviyeye 40 yılda gelme gibi bir hayale kapılıp, ardından rahat hayata alışarak, yılda iki kere cep telefonu, yılda bir de bilgisayar değiştirerek, her maaş zammında daha pahalı araba alarak cari açığa yaptığı üretimsiz katkı da takdire şayandır. daha sonra bu milletten birilerinin çıkıp da otarşi -yani ilkokul deyimiyle kendi kendimize yetme- yıllarındaki sefil hayatı bilmeksizin ve şu anki standardını bırakın terketmeyi, daha da ilerletmeyi düşünerek cumhuriyetin ilk yıllarında cari açık olmamasını göstererek vikviklemeleri komik kaçıyor.
behey ekonomi bilmezler, hem cep telefonun son model olacak, hem tek başına arabana binip bütün gezeceksin -toplu taşımadan ayrılmak sınıf atlamadır bu ülkede-, hem marka giyineceksin hem de "vay anam cari açık var, atatürk döneminde, inönü döneminde yoktu" diye ağlayacaksın. kusura bakma ama tek üretimi tarım ürünü olan, amacı kendine kendine yetmek olan yeni emekleyen bir ekonomi gayet mantıklıdır ama onda yaşayan birey olmanın da fedakarlıkları vardır.
arabanızı satın, cep telefonu modelinizi sabitleyin, hergün otobüsle işinize gidin gelin, doğalgazı az yakın, bilgisayar olarak hala 486 dx kullanın ve tüm ithal gıda maddelerinden vazgeçin ki, cari açığımız belki kapansın. bütün kamyonlar, tırlar, fabrikalar durursa belki bu cari açık sıfırlanabilir.
çok afedersiniz bir bok üretmeyip her boka sahip olmak istememizden kaynaklanır. pazarda patates satan abilerimizde 800 ytl'lik 3 megapixel kameralı cep telefonu var, patates satarak mı kapatacağız bu açığı, mütemadiyen artıyor.